Yine bir Ramazan ayındayız ve yine ümmetin en eski hastalıklarından biri olan Riya tüm semtomları ile baş göstermekte. Bu öyle bir hastalıktır ki; adamı gündüzleri Hz. Ebuzer gösterir ve akşam ezanı ile birlikte Muaviya (la) sofrasına oturtur.
Temizlenme ve arınma ayı olan Ramazanda Emevi dini tavan yapar ve adeta gözümüzün içine sokulur. Birileri bu ayda İslam adı altında Emeviliği zorla zihnimize sokmaya çalışır. İslam’ı ya Emevi kuralarına göre yaşayacaksın ya da Emeviliği İslam sanıp, İslam’dan tiksinip nefret edeceksin; bütün amaç bu.
Bu yazının muhatabı ister Şia olsun ister Sünni, Muhammedi İslam’ı yaşamaya çalışanlar değildir.
Oruç tutarak açlığı-susuzluğu idrak edip, fakirlerin, açların ve susuzların halini anladığını sanan bazı kişilere sormak istiyorum:
Ömrünüzde bir an olsun Hz. Ebuzer'in açlığını anladınız mı? Hz. Ebuzer kimdir, neden ve nasıl yalnız bir şekilde Rebeze çölünde öldü ve o yüce şahsiyetin katilleri kimlerdir? Peygamber torunlarının (as) susuzluğunu biliyor muzunuz? Hiç hatırladınız mı? O susuzluğu bırakın oruçlu iken, su içerken bile hissedebiliyor musunuz?
Elbette bilemezsiniz ve anlayamazsınız. Koca bir günü Muaviya (la) sofrası hazırlama veya o sofraya oturma telaşı ile geçiren, koca bir yılı Peygamber (saa) sünnetinden bihaber yaşayan ve bir ay boyunca başka şahısların bidatlerinde anlını yere yapıştıran bir zihniyetten bunları bilmesi ve bilse bile idrak etmesi beklenemez.
Bir de Ramazan ayında ilimde değil de, reytingde yarışan hocalar var. Nerdeyse her meşrebe göre bir hoca var. E tabi Emeviliğin bu kadar çok yüzü olursa, reyting-hocaların çeşidine şaşırmamak gerekir.
Kimisi ağlıyor, kimisi uyarıyor, maşozistler için azarlayan bile var. Sorularda güler misin ağlar mısın cinsinden: Üç kuruş zekat'dan nasıl beş kuruş daha düşülür. Karısını-kocasını aldatanlar, cennete havuzlu villa olmasa da 2+1 daireyi kapma derdinde, kimisi cennette kiminle evli olacağını sormakta (sanırsın izdivaç programı); oruçlu iken boğazıma kaç damla su kaçıra bilirim diye pazarlık yapanlar vs.
Güzel ahlakın tamamlayıcısı olan bir Peygamber (saa) in ümmeti olduğunu söyleyenlerin merak ettiği başlıca konular bunlar.
Bunların zavallılıklarına mı acırsın ya da dini ne hale soktuklarına mı kızarsın bilemiyorum.
Tabi Ramazan ayının olmazsa olmazını unutmamak gerekir:
Fakirleri ve muhtaçları teşhir ve rencide ederek, onları bir reklam metası olarak kullanıp vicdanları rahatlatma ayini. Bu işi koca bir toplumun nerdeyse her bireyi kendi çapına göre yapmakta.
Bütün bir yıl çalma-çırpma, kul hakkı yemede iyi kazanç elde edenler, İftar çadırları kurup Ramazan sonrası için yatırım yapmakta. Çapı biraz küçük olanlarda en azından Muaviye (la) sofrasının bedelini bir kısa mesajla 5 Lira sadaka vererek vicdanını rahatlatmakta. Hatırlatmak isterim, dünyada açlar akşam ezanı ile birlikte değil Muaviye (la) sofrası bir kuru ekmek bile bulamıyor.
Sadece ve sadece kendi egonuzu tatmin etmek için verdiğiniz beş kuruşla yoksulluk bitmez. Kimse milletin niyetini nerden biliyorsun diye sormasın. Eğer amaç egolarını tatmin etmek olmasaydı, birileri bu paraları cebe indirirken ve teröristleri finanse ederken hesap sorarlardı.
Vicdan rahatlatmanın belki de en iğrenç örneklerinden birini de Diyarbakır’da gördük. 14 yaşındaki bir kıza tecavüz eden şahıs işini bitirdikten sonra: 'Senin yaşında bir kızım var, sana acıdım Ramazanda yanıma gel de karnını doyurayım.' diyerek ne kadar dindar ve vicdanlı olduğunu gösteriyordu kendince. Bu bireysel bir örnekten daha çok, Emevi zihniyetinin bu ülkeyi nasıl teslim aldığını göstermekte.
Oyuncak bebeklerden tahrik olup, Ramazanda oruç tutmayanlara karşı 'mücahit' duyguları kabaranlarda bu zihniyetin ayrılmaz bir parçasıdır.
İşte 'dindar' yöneticilerin başta olduğu Müslüman Türkiye den Ramazan manzaraları. Ben riyadan başka şey göremiyorum. Kuran'ın nazil olmaya başladığı ayda ne yazık ki görüntü bu. Kur’an demişken, acaba kaç kişi bu ayda canlı Kur’an Hz. Ali (as)’ın şehit edildiğini biliyor? Belki reyting hocalarından biri anlatır bunu millete.
Ya 'Durmak yok yola devam' ya da Muhammedi Ramazanlar dileği ile...
