Bir birimize bağırırız, çağırırız, yırtınırız adeta. Okadar gürültüye rağmen ne sesimizi duyura biliyoruz nede karşımızdakini duyuyoruz. Bazen kendimizi okadar kaptırırız ki bağırmaya, karşımızdaki bizi duysa bile artık nafile. Bağırmaktan beynimiz durmuş, kalbimiz katılaşmış ve gözlerimiz kör olmuştur. Sonra anlaşılmamaktan şikayet eder ve daha fazla bağırırız. Güzel olan ne varsa, görmeyi veya hatırlamayı bırakın, yok etmişiz. Karşımızdaki de düşmanımız, rakibimiz herhangi bir yabancı falan değil; en yakınlarımız. Belki bize bizden daha fazla değer verenlerdir; annemiz, babamız, eşimiz, kardeşlerimiz.
Peki neden mi bağırıyoruz? Karşımızdakini duymamak-anlamamak için, bencillik ve kibir yani. İçimizdeki yezidi saklayıp-korumak için.
Bakmayın ''biz'' diye yazmama, aslında kendimden söz ediyorum. Ve bakmayın benim şimdiye kadar ''Allah-Peygamber-Ehli-Beyt'' dememe. Hiç birini zerre anlamamışım.Ramazan da yazdığım 'Riya' yazısı eksik kalmış. Kibir'den kendimi unutmuşum.
Hep isterdim Aşura günü Kerbela da olmayı. Allah'tan olmamışım. En iyi ihtimal Tasua gecesi İmam Hüseyin (as) tarafından geri gönderilenlerden olurdum.
Anne-babasının hakkını gözetmeyen biri, Allah a kulluğu ve Peygamberin (saa) hakkını ne bilir?
Kardeşleri ile paylaşmayan, çatlamış dudaklarla avucundaki suyu içmeyeni nerden anlasın?
En yakınının en ufak hatasına bile yaygarayı koparan, derdini kuyulara dökeni hiç anlamamıştır.
Sevdiklerine merhametli olamayan ve adaletli davranamayan, katili için '' Ona eziyet etmeyin'' diyen İmam Ali yi (as) duymamıştır.
Olması gereken en basit görevlerini yaptığında sevdiklerinin başına kakan, Hz. Zeyneb in fedakarlığını görememiştir.
Sevdiğinin bile gönül kabesini yıkan, Yezid ordusuna karşı Kabe yi savunan Muhtarı hiç tanımamıştır.
Konuşmamla, azda olsa tavırlarımla Velayet taraftarı olduğumu söyleyen ben, farkında olmadan içimden hep karşı tarafta durmuşum. Yıllarca içimdeki yezidi büyütmüş, koruyup kollamışım. Şu an ''Bize ziynet olun'' diyen İmamlarımızın (as) yüzüne bile bakamam. Aşk Mektebinde sınıfta kalmışım.
Belki birileri bu yazının sebebini merak ediyordur, söylim. Kalbini kırdığım, aslında benim için çok değerli olan bir 'küçük kız çocuğu'. İçimde yıllardır sakladığım, varlığından bile haberdar olmadığım yezidi bulup ilk darbeyi vurarak bana gösterdiği için, ona sizin huzurunuzda hem teşekkür ederim hemde özür dilerim.O bunu yapmasa idi belkide yıllarca farkına varamayacaktım. Yani bu yazının asıl mimarı o.
İnşallah Allah'ın yardımı, 14 Masum'un (as) kılavuzluğu ve sevdiklerimin desteği ile içimdeki yezidi mağlup ederim. İşte ozaman yazdıklarımın, söylediklerimin bir manası ve ibadetlerimin bir karşılığı olur. Belki ozaman Aşk kervanında yol alırım. Ne demişler? Ailesine faydası olmayanın topluma faydası olmaz. Önümüzdeki haftalarda hadislerle konuyu aktarmaya çalışacağım.
Bunları burda yazmamın sebebi ise: Birincisi, birçoğumuzun içinde bu yezit vardır, herkese farklı şeyler yaptırır. Bazımızda az, bazımızda çok. İstedimki benim gibi göremeyen varsa, geç olmadan görsün. İkincisi: Bendeki Yezid'e ufakda olsa bir darbe vurmak için.
Selam ve dua ile...