Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Tarihimizle Yüzleşmek
Namık Kemal Zeybek


Birileri “Tarihle Yüzleşmek” kavramını çok kullanıyorlar. Amaçları da pek hayırlı değil… Daha çok da Atatürk’ü ve Cumhuriyeti karalamak için ortaya atılıp duran bir kavram haline dönüştürdüler. Dersim dediler, İstiklal Mahkemeleri dediler, Sonsuza Uçan Kelebekler dediler. Dediler de dediler… Desinler… Konuları kurcalayan herkes aynı zamanda kendi zamirini ortaya koyar.

Gelin biz de derin bir yüzleşme yapalım. Osmanlı… Osmanlı… Diye sayıklayanlara soralım. Hangi Osmanlı? Bir Beylikten bir Cihan Devleti çıkaran Osmanlı mı? Yoksa O Cihan Devletini Selçuklunun mirasını da yok olma tehlikesine sokan Osmanlı mı? Hangisi?

Osmanlıyı Osmanlı olmaktan çıkarıp Batının yalakası haline getirenlerden biri olan Mahmut oğlu Abdülmecit’ten övgü ile söz edenler, onunla ilgili sempozyum düzenleyenler, iktidar da olduğuna göre sözüne ettikleri Osmanlı yükselten değil çökerten Osmanlı. İktidarın şakşakçıları da aynı iz üstündeler.

Nedir yükselten? Nedir çökerten?

Osmanlı, Ahmet Yesevi-Hacı Bektaş Veli çizgisinin hayat veren ikliminde toprakta tuttu, yeşerdi ve üç kıtayı kaplayan bir çınar haline geldi. Bu işi hala anlamayanlara Yeniçeri Sancağındaki yazıları gelin bir okuyun ve üzerinde düşünün diyorum.

Devletin Yeniçerileri, Kapıkulu askerleri ve Sipahiler Bektaşi’dir. Yesevilik Türkiye Coğrafyasında artık Bektaşilik haline dönüşmüştür. Gelin Sancağı okuyalım: “Hacı Bektaş Veli’nin Bindiği Cansız Duvar… Mazharı Nur-i Alidendir, ona ol yadigar… Nare-i düldül ederdi Arş-ı Alada karar. Şat hazare bin kafiri bir narada etti şikar. Dedi, Arslan’ım Ali’dir, kudretine girdikar… Lafeta illa Ali, Laseyfe illa Zülfikar… Koydular başın ol Şah’ın Kerbela meydanına… Bastılar parmakların Şah Hüseyin kanına… Urdular miskin pelitle kıymadan gerdanına… Bu hakaretler yaraşmazdı O Şah’ın şanına… Düşmeden kanı yere, Ol demde çağırdı gübar… Lafeta illa Ali, Laseyfe illa Zülfikar…

Ahmet Yesevi-Hacı Bektaş Veli çizgisi, Allah’a aşk ile yönelmek, insana hizmeti temel kabul etmek, dinde samimiyet, kadının hayattan dışlanmaması, başka inançlara müsamaha, din yoluyla insanların sömürülmemesi ve BİLİMİN DİNİN VE HAYATIN YOL GÖSTERİCİSİ sayılmasıdır.

Sultan Yavuz Selim’den başlayarak bu çizgiden uzaklaşma ve aklı öteleyen, kabukçu bir din anlayışı, Mısırdan getirilen alimler yoluyla bir virüs gibi Osmanlıya sokulmuştur. Bilimi kendisine hayat rehberi yapan Fatih Sultan Mehmed’in torunları, Vehhabiliğin Türkiye uzantısı sayılabilecek Birgivilik ve sonunda Kadızadelilik felaketine teslim olmuşlardır. Kadızadelilerin birçok fikri vardır da en tehlikelisi müspet bilimlere karşı yürüttükleri savaştır.

Osmanlı adım adım bilimden uzaklaştı; taassuba saplandı. Batı Orta Çağlar boyunca içine gömüldüğü karanlıktan kurtulup bilimin aydınlığına ulaşırken, Osmanlı onların attığı karanlığı sırtına aldı. Ve altında kaldı. Bilimden uzaklaşan Osmanlı donup kalırken batı aydınlanma çağını yaşadı. Bilim ve Teknoloji atılımı yaptı. Sanayi devrimini gerçekleştirdi. Ve olanlar oldu. Osmanlı tasfiye sürecine sokuldu.

“Zalimlerin ne haddine bizde günah” Böyle diyor Ahmet Yesevi. Elbette günah bizde. Biz dinimizin aydınlık ikliminden uzaklaşıp; en karanlık yorumları ve kabukçuluğu din haline getirdik. Böyle bir dinin şekillendirdiği zihni mühtevadan nasıl çağdaşlık ve gelişme beklenir. Olsa olsa batılıların ürettiği malları en kolay elde edip tüketmek büyüme ve kalkınma zannedilir. Yani ithalata dayalı ekonomi modeliyle sahte ve şişirme büyüme efsanesi. Gün gelir bir FED kararı üzerine bir de GEZİ eklenir ve balon patlar. PERDE… Sonra yeni bir tiyatro…

Globalizmin Türkiye kuyruğunun resmi tarihçileri ve yüzleşmecileri… Evet gelin bu derinlikleri konuşalım.

 

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
18-07-2013 11:36 - 3320 Okunma
Namık Kemal Zeybek yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
Osmanlı'da Alevi Katliamı 16-04-2014 tarihinde eklendi
İslam'ın Tek Mabedi Cami mi? 07-10-2013 tarihinde eklendi
Paket Maket 02-10-2013 tarihinde eklendi
Cami Cemevi 17-09-2013 tarihinde eklendi
Bugünün Türkiye'sinde Temel Çelişki 05-09-2013 tarihinde eklendi
Din İşleri Yüksek Kurumu kurulmalıdır 07-08-2013 tarihinde eklendi
Tarihimizle Yüzleşmek 18-07-2013 tarihinde eklendi
Yol geçen hanı 17-06-2013 tarihinde eklendi
Yavuz bir çelişki 08-06-2013 tarihinde eklendi
Reyhanlı 21-05-2013 tarihinde eklendi
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
21-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım