Ülkemizde ve İslam âleminde birçok kişinin adı “ALİ RIZA”dır. Onlar sekizinci imamın adıyla adlanmışlardır.
Ülkemizde ve İslam âleminde birçok kişinin adı ALİ RIZA’dır. Onlar sekizinci imamın adıyla adlanmışlardır.
İmam Ali Rıza, İslam Peygamberi’nin torunlarının en seçkinlerindendir. Ehlibeyt çizgisinin maneviyat ve bilim başkanlarından...
Birçok insan onun vesilesiyle İslam oldu ve erenlerden oldu.
Abbasi hükümdarı Memun ona halifeliği teklif etti; kabul ettiremedi. Kendisinin veliahtı olması için yalvardı.
Müslümanlar arasında barış ortamı doğsun diye kabul etti ama halife olmayacağını biliyordu.
Sekizince İmam zehirlenerek şehit edildi. Memun kendisinden kuşkulanılmasından korktu.
Kendisi de aynı yemekten yemiş ve hastalanmıştı. Halkı ikna etmek için çabaladı. Gerçeği bilmiyoruz...
Bunlar on iki imamlardır.
İslam Peygamberi’ne müjdelenen Kevser’den doğan nur kaynaklarıdır. Peygamberin soyu onlarla sürmüştür.
Bugüne kadar...
O en büyük insana ‘ebter’ yani ‘soyu kesik’ diyenlerin soyu nerede?
Kevser’den akıp gelen aydınlatıcı yollar kıyamete kadar sürecek...
O aydınlık kaynağı kesilirse kıyamet kopmuş demektir.
Ehlibeyt’i sevmek ve onların yolunun izini sürmek mümin olan Müslümanlar için vazgeçilmez şarttır.
Evet... Şiiler ve Aleviler öncelikli olarak Ali ve Ehlibeyt bağlılığını esas almışlardır. Biri fıkıh’a diğeri tasavvufa öncelik vererek...
Ancak!..
Hanefiyim, Şafiyim, diyenler için de Ehlibeyt’e sevgi, saygı ve bağlılık dinin esaslarındandır. Ülkemizde
Müslümanların çoğunluğu Hanefi’dir. Şafiler de az değildir. İkinci çoğunluk
Alevi-Bektaşilerdir. Cafer-i Şiiler de az değildir.
Sekizinci imam’a ve bütün imamlara ve ehlibeyt soyuna Hanefi Şafii imamların bakışını yine hatırlatmak isterim.
İmam Şafii demiştir ki:
“Bana Rafızî diyorlarmış, Ehlibeyti sevmek Rafizilikse evet ben Rafiziyim...”
İmam-ı Azam Ebu Hanife hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yayımlanan ve Muhammed Ebû Zehra adlı Sünni âlimin yazdığı kitaptan bir bölümü yeniden ilginize sunuyorum.
Bu iş iyice anlaşılsın istiyorum.
“O evvela Emevilere karşı ayaklanan Peygamberin akrabasıyladır. Sonradan bu işi Abbasiler sırf kendi ellerine alıp
Hazreti Ali’nin evlâdını, mahrum bırakınca Hz. Ali evlâdının Abbasilere karşı ayaklanmasını haklı gördü.
Emevileri din ve şeriat bakımından hiçbir suretle hak ve hakimiyet sahibi görmüyordu. Fakat işi kılıca sarılmaya vardırarak isyan etmiyordu. Belki de bunu yapmayı kuruyordu, fakat bazı sebepleri hesaba katarak buna imkân görmüyordu.
Zeyd bin Zeynel-âbidin, 121 Hicri yılında Hişam bin Abdülmelik’e karşı ayaklanınca, rivayete göre Ebû Hanife:
Onun bu çıkışını, Hazreti Peygamber Efendimizin Bedir Harbi çıkışına benzer demiştir.”
Bu konu çok geniş ama yerim dar...
Ne mi istiyorum.
İstiyorum ki Müslümanlar içinde ister Hanefi, ister Şafii, ister Caferi, ister Alevi-Bektaşi olsunlar yol Ehlibeyt yolu olsun; Emevicilik, Muaviyecilik, Yezitcilik olmasın...
Çünkü gerçek İslam’a ulaşmanın yolu burada başlar.