Kuran'da namazın adı "Salât'tır. Fars dilinde Salât'ın karşılığı nemazdır. Türkçe'ye de Farsça'dan nemaz olarak geçmiştir. Türkçe konuşanlar salât’a “namaz” derler. Zira ilk Müslüman olan Türkler’in İslâmi kavramları öğrendikleri ortam, Fars dilinin etkin olduğu bir kültür evrenidir. Namaz’ın Kur’an’daki karşılığı salât’tır.
Arapça salât kelimesinin asıl anlamı dua olsa da Kuran'da "salât" sözcüğü, sıradan dua değil, belli hareketleri, öğeleri olan bir ibadettir.
Kuran bu ibadette tilavetin, rükûnun, secdenin var olduğunu buyurmuştur.
Bu ibadeti yapmak için belli bir temizlik yöntemi vardır ve o da abdesttir.
Oysa dua ederken abdestli olma şartı dinde şart kosulmamıştır. Kuran, Maide Suresi'nin 6'ncı ayetinde salât'ı yani namazı kılmak için şöyle temizlik yapılmasını emreder: "Ey inananlar, salata (namaza) durmak istediğiniz zaman yıkayın yüzlerinizi ve ellerinizi...., meshedin başlarınızı ve aşıklara kadar ayaklarınızı..."
Eğer salat bilinen şekli ile namaz değil de dua anlamında olmuş olsaydı Kuran duadan önce şu şekilde yapın diye buyurmazdı. Zira dua ibadetinde taharet şart değildir.
Ayrıca Kuran, "Tevbe edenler, ibadet edenler, hamt edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten men edenler ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar... İşte o müminleri müjdele (ne mutlu onlara)" (Tevbe: 112), ayetlerinde ve benzerlerinde namaz ibadetinin temel öğeleri olan rükû ve secde vurgulanmaktadır.
Nisa Suresi'nin 102'nci ayetinde de savaş durumunda salât'ın nasıl kılınacağı açıklanmaktadır:
"Sen de içlerinde bulunup onlara salât'ı (namazı) başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler, bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma (tedbir)lerini ve silahlarını da alsınlar..."
Görüldüğü üzere namaz, belli hareketleri olan bir ibadettir ve bir yakarış şeklidir. Dolayısıyla boş, anlamsız çarpıtmaların, saptırmaların hiçbir değeri yoktur.
Kuran'da geçen salat dua anlamındadır namaz anlamında değildir diye bilgi kirliliği yapanlara sormak lazım:
1-Hangi kaynaklara ve delillere göre bunu söylüyorlar.
2-Tarihi belgelere göre Sıffin de savaş ortasında belli bir vakitte Hz. Ali namaz anlamında olan salat-ı mı kıldı dua mı okudu?
3-Yine Kerbela da İmam Hüseyin belli bir vakitte salat anlamında olan namazı mı kıldı dua mı okudu?
Tarih ve belgeler mezkur saatte namaz kılındığını gösteriyor.
4-Ehlibeyt hadis kaynaklarında rükû, secde, kıyam, teşehhud vb amellerin adab ve zikirlerinden 12 imamlar söz etmişlerdir. Oysa dua da rükû secde kıyam şartları yoktur.
5-Yaklaşık 12 asır önce kaleme alınan Ehlibeyt kaynaklı hadis külliyatlarında salat (namaz) sonrası okunan dualar bölümü vardır; Sabah namazından sonra okunan dua, öğle namazından sonra okunan dua... diye geçer. 12 imamların buyruklarında eğer salat dua anlamında olsaydı bu şekilde buyurmaları doğru olmazdı. Zira bu durumda şu anlamsız cümle "sabah duasından sonra dua, öğle duasından sonra dua" karşımıza çıkmış olur. Sıradan bir cahil bile böyle anlamsız bir cümle kurmaz.
6-Kaynaktan yoksun olanlar ve 12 imamların konuştukları lisanı bile bilmeyenler 12 imamdan daha mı iyi bilecekler!
7-Namaz şekilciliktir ve İslam'da şekilcilik yoktur diyerek bilgi kirliliği yapanlar; Acaba namazın yerine oturttukları şeyler şekilcilik değil midir!
8-Kuran'da olan salat dua anlamındadır diyerek güya Kuran'dan delil getirdiklerini anımsatmaya çalışanlar inanç ve 12 İmamlar adına yapılanlar hakkında Kuran'dan delil gösterebilirlermi?
Eğer bugün bazılarının 12 İmamlar adına yaptıklarının Kuran'da ve Ehlibeyt kaynaklı hadis külliyatlarında yeri varsa bunları göstersinler ya da sussunlar ve Kuran/12 İmam adına konuşmasınlar. Yaptıklarına din süsü vermeye çalışmasınlar. Bu bizim örfümüz, adetimiz, geleneğimizdir veya tarihin zor ve işkence dolu şartlarının getirileri olup günümüze kadar devam ede gelenlerdir desinler, buna kimseler itiraz etmez, edemez. Ama birileri bu yapılanlara din kavramı yükledikleri zaman o zaman doğruları yazmak imanın bir gereğidir.
Not: Bu konu ve benzeri konular hakkında yazılacak çok şeyler var aslında. Konuyu detaylara inmeden açıklamayı uygun gördüm.
Horasan'da Erenler diyarının merkezinde her devirde İmam Rıza aleyhisselamın milyonlar olan komşuları tarih boyunca daima namaz kılmışlar ve özde kalmışlardır. Ancak merkezden uzaklaşanlar tarih süreci içerisinde ağır ve zor koşullardan dolayı bir takım konularda özden ne yazık ki uzaklaşmışlardır.
Selam olsun cümle ALEVİ/CAFERİ/ŞİA CANLARA ve Selam olsun CÜMLE MÜMİNLERE...