İmam Hasan Askeri (aleyhisselam): “Şiilerimizin âlimleri İslam sınırlarının koruyucularıdır. Bu yüzden Şiilerimizden her kim bu görevi üstlenirse makamı Rum ordusuyla cihad eden kimseden daha üstündür. Zira bu kimse dostlarımızın ve takipçilerimizin inanç sınırlarını korumaktadır.” (el-İhticac, c. 2, s. 155)
Merhum Üstat Hamit Turam 66 yıllık ömrünü 17 yaşından itibaren, toplam 49 senesini yani ömrünün tamamını ilim öğrenmeye ve öğretmeye adadı.
Üstat tebliğ döneminde ömrünü devamlı olarak halka ilim yayma, ibadetleri öğretme, irşat ve terbiye ile eğitme ve halkı doğru cihetlendirmeye vakfetti. Her zaman ve koşulda daima kendisini okuyan, dünyayı okumaya çalışan, düşünen, araştıran, sorgulayan, yaşamı anlamlandırmaya çalışan birisiydi. Hayatı boyunca İslam ve Al’i Muhammed davasına sahip çıkmaya çalıştı ve ideallerinden asla taviz vermedi.
Her zaman bireylerin ve toplumun doğru zeminlerde şekillenmesine ve gelişmesine dair çalışmalar yaptı.Allah'a hesap verme şuuru ile hizmet ve tebliğini ifa etti. Beşikten mezara kadar ilim tahsil edin şiarı ile hayatını ilim yoluna vakfeden bir araştırmacı oldu. Araştırmaları, çalışmaları, ilmi çabaları ile kendisini daima yeniledi. Üstat “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol, fakat beşincisi olma helâk olursun” hadisi gereği Allah’ın kendisine tahsis ettiği ömrü dolu dolu değerlendirdi.
Merhum üstat yılmadan, usanmadan, kınayanlara ve şaşı bakanlara aldırış etmeden her türlü zorluğa rağmen tebliğ görevini yerine getirmeye çalışan bir mücahit oldu. Daima kalbi Hak, aklı halk ile oldu, niyetinde ihlâs, işinde ve tebliğinde feraset ehli oldu. Geçmişin tecrübesini geleceğe taşıyan şimdinin vicdanı oldu. Ne geçmişe takılıp kaldı ne de gelecek gözünü korkuttu.
Tebliğ hayatı boyunca toplumun birlik harcı, özelde hitap ettiği toplumun genelde insanlığın geleceğini belirleyen âlim oldu. Adeta yanan bir çırağ gibi hizmet ateşinde yandı, eridi ve etrafına ışık saçtı. İnsanları beş şeyden beş şeye; Şekten yakine, riyadan ihlasa, dünyaya rağbetten dünyadan yüz çevirmeye, kibirden alçak gönüllülüğe ve aldatıcılıktan hayır dilemeye davet etti.
O kimilerine üstat, kimilerine baba, kimilerine müşfik bir abi, kimilerine sadık bir dost, mektep mensuplarının çileli yıllarında yaz, kış gece, gündüz demeden çilelere katlanarak, kendisinden, ailesinden feragat edercesine hizmetten yılmayan bir emektar oldu. O hepimiz için derin ve olumlu anlamlar ifade eden samimi ve ihlaslı bir Ehlibeyt hizmetkârı oldu. Ömrünü Hüseyni davaya adamış, birçok ilim adamına babalık, abilik yaptı, mektebin en zor dönemlerinde yılmadan, ihlası ile hizmetten hizmete koştu.
Merhum üstat Hamit Turan hocamız ilkeleri olan ve davasına inanan bir alim olarak muhataplarını doğru bilgilendirdi, inandırdı, ikna etti. Bu onun marifetini, bilgisini, becerisini göstermektedir. Asla halkı razı etmek gayesi ile tebliğ etmedi, aksine amacı daima Ehedi (Allah’ı) razı etmek oldu ve Ehedi razı etmenin de çoğul olan halkı razı etmekten kolay olduğunu söylüyordu. Bu düşünce ile hareket ettiği için başarılı ve onurlu bir hayat yaşadı. Çünkü böylelerinin üzerinde Allah'ın lütuf ve inayeti bulunur. Hakkın desteği Hakkı razı etmek isteyenlerin yanında olur daima. Bu gerçekten dolayı Allah adamı olan rabbani âlim üstat Hamit Turan hocamız Allah'ın rızası ve hoşnutluğunu ölçü bilerek yaşadı ve insanların söylemlerine göre hareket etmedi.
Merhum üstat Allah'ın kanun ve emirlerine, Hz. Peygamber ve Ehlibeyt imamlarına ölünün ğessala teslim olduğu gibi teslim oldu ve 66 yıllık mücadele ve güzellikler dolu hayatını böylece tamamlamış oldu.
SENİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ KOCA YÜREKLİ RABBANİ ÂLİM...
Selam ve dua ile…