Hz. İmam Ali aleyhisselam şöyle buyurmuştur:“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışın”. İnsanların ve Müslümanların çoğunluğu hiçölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar. Oysa hayatımızın özü bir nefese, bir pamuk ipliğine, bir damarımızın tutukluk yapmasına, bir anlık gaflete, bir anlık uykuya bağlı. Çünkü her an her şey olabilir.En ummadığımız anda bir beyin kanaması, bir kalp krizi, bir terör saldırısı, bir trafik kazası ile hayatımız son bulabilir!
Geçmişe dönün ve hatırlamaya çalışın: Hayatınızda,“Elhamdülillah, çok şükür, ucuz atlattım!..”dediğiniz anlar, hastalıklar, fenalıklar, kazalar yok mu?..Bazen çökmekte olan büyük bir binanın altından birisinin ani bir uyarısı ile kurtulursunuz! Bazen çöken bir binanın enkazından çıkarılırsınız, bazen bir kalp krizinden hastaneye zamanında yetiştirilerek kurtulursunuz, bazen bir trafik kazasında hafif yaralar alarak kurtulursunuz…Bu bazenlerin tamamında “Oh çok şükür, ucuz atlattım!..” dersiniz.Ama her zaman“Elhamdülillah, çok şükür, ucuz atlattım!..”söylemeyebilirsiniz.
Yol kenarında üzerinize hızla gelen otomobilden sıyrılmasaydınız, çöken binanın enkazından çıkarılmasaydınız, yıkılmakta olan büyük binadan ani bir uyarı ile kaçmasaydınız, kalp krizinde hastaneye zamanında yetiştirilmeseydiniz!?..Hayatınız son bulur ve ölürdünüz! Yani “hayat”dediğimiz büyük ikramın iki dakika sonrası için bile bir garantisi yoktur. İki dakika sonrası için garantisi olmayan bu hayat, bütün “dünyayı ayaklarımızın altına” serseler bile “doğruluktan, takvadan, imandan” çıkmaya değmez.
Bu dünyada hayat ipliği her “ankopabilecekmiş gibi yaşamak”,hayatta doğru yaşamanın en önemli formülüdür. Hayatlarına doğruluk hariç, her türlü yalan, dolanı, fitne fücuru, günah ve şeytana kulluğu yerleştirenler “hiç ölmeyeceklermiş, Rahman’ın divanında hesaba durmayacaklarmış” gibi yaşarlar. Dünya böylelerinin cenneti konumunda görülür.
Tefekkürün dinde, ayetlerde ve hadislerde önemli bir yeri vardır. Hayat olumsuzluklar iç içedir. Bu hayatın kuralıdır. Hayatta “üsr ve yüsr”ler vardır. Gerçek muttakilerin, müminlerin hayattaki imtihanlarıda çok mu çok ağır olur. Ama her şeye rağmen gerçek müminler hayatı bırakmazlar, ümitsizliğe kapılmazlar ve yollarına imtihan bilinci ve şuuru ile devam ederler. Hayatın musibetlerinden, ağır imtihanlarından dolayı hayata olumsuz bakanlar, hayata küsenler, bilsinler ki bu “Müslümanca”bir düşünce ve bakış açısı değil...
Hz. Âdemaleyhisselamböyle düşünseydi, Hz.Havva’sına kavuşamazdı...
Hz. Yusufaleyhisselamböyle düşünseydi, kardeşleri tarafından itildiği karanlık kuyudan dışarı çıkamazdı...
Hz. Yunusaleyhisselamböyle düşünseydi, balığın karnında karanlıklardan kurtulamazdı…
Hz. İbrahimaleyhisselamböyle düşünseydi, Nemrud’un ateşinde yanar, küle dönerdi...
Hz. Musaaleyhisselam böyle düşünseydi Firavuna mahkûm olurdu…
Hz. Peygamber Efendimizsallallahu aleyhi ve alihivesellemböyle düşünseydi, kısa zamanda cahil insanları eğitip, kalplerini fethetmez ve İslam’ı yaygınlaştıramazdı…
Hz. İmam Hüseyinaleyhisselam böyle düşünseydi (haşa) Yezide ses çıkarmaz veya biat ederdi…Enbiya, Ehlibeyt, evliya, ulema, muttakiler, “her çıkmazda bir umut saklı”olduğunu gösterdiler bize.
Hayatta umut nuru hiç bir zaman tamamıyla sönmez: Çünkü her halimizi gören ve bilen “bir RABBİMİZ”var...
Nemrud’un bütün devletine, servetine, askerine rağmen; Nemrut ateşini Hz. İbrahim aleyhisselama serin, selamet ve gülistan edenMEVLA…
Firavun’un onca gücüne, ısrarına, çabasına, zulmüne rağmen Hz. Musa aleyhisselamı Firavuna ve dünyalık gücüne galip kılan MEVLA…
Çocuk yaşta Hz. Yusuf’u karanlık kuyudan kurtaranMEVLA…
Hz. Yunus’u balığın karnından kurtaranMEVLA…bizi de dilediğimiz ve irade ettiğimiz taktirde nefsin ve şeytanın ateşinden kurtarabilir...Dolayısıyla hayatta “çıkmaz sokak ve çaresizlik”yoktur...
Her insanın hayatın her evresinde, her konum ve makamındakendisine “Ne kadar adamım?”diye sorması gerekir!Çünkü “ne kadar adamsak, ancak o kadar Müslümanız” demektir!Başka bir tabirle, Müslümanlığımızın ölçüsü, mizan ve terazisi adamlığımızdır. Yani Müslümanlığımız adamlığımız ile ölçülür!Yani, “Adam olmayandan Müslüman olmaz!”
Adam olmak dolayısıyla Müslüman olmak için artık çok geçdemeyin!..
Hayat saati durmadan önce hiç bir şey için geç değildir: “Tövbe kavramı”var ve “Tövbe Kapısı”açıktır.
Zira unutmayalım“Ölüm her zaman “teğet” geçmez!”
Selam ve Dua ile…