İmam Cafer Sadık (aleyhisselam) şöyle buyuruyor; “Üç şey nefret kazandırır; Nifak, zulüm ve kendini beğenme.” (Bihar-ülEnvar, c.75, s.229)
Münafıklar bir vaiz, sohbet dinledikleri zaman, irşat amaçlı kaleme alınan bir yazı okudukları zaman, bir ses duydukları zaman kendilerinin kastedildiğini düşünürler ve ortalığa velvele düşürürler ve başlarlar ortalığı karıştırmaya. Allah’uTeala böyleleri hakkında şöyle buyuruyor; “Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar.” (Münafikun,4)
Münafıklar, müminlerin arasında iken, onların aleyhine yaptıkları gizli söyleşmeler günah, düşmanlık ve isyan amaçlıdır. Allah’uTeala şöyle buyurmaktadır; “Gizli toplantıların fısıldaşmalarından men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve peygambere isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun?” (Mücadele Suresi, 8)
Münafıkların sıfatlarından bir tanesi de müminler arasında kötülüğü örgütlemektir. Müminler ömürlerini Allah yolunda daima ciddi bir çaba harcayarak geçirirler. Bu amaç doğrultusunda hayatlarının her anını “hayır” peşinde koşarak yaşamaya çalışırlar. Zira ölümün kendilerini ne zaman yakalayacağının belirsizliğinin bilinci içerisindedirler. Münafıklar ise her konuda olduğu gibi bu konuda da her an bir kötülük peşindedirler. Masum insanlara iftira atmak ya da müminlere tuzak kurmak gibi daha pek çok kötülüğü özel olarak tasarlayarak, müminlere zarar vermeye ve “Müslüman olan kardeşler arasına düşmanlık tohumları ekmeye çalışırlar.” Ayetlerde bu gerçek bizlere şöyle bildirilmektedir: “Ancak onlara bir uyarıcı-korkutucu geldiğinde, (bu) nefretlerinden başkasını artırmadı. (Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz.” (Fatır Suresi, 42-43)
Münafıklar içinde bulundukları topluma dini tam anlamıyla yüzde yüz yaşadıkları izlenimini verirler. “Söylemleriyle, eylemleriyle, tutumlarıyla, tavırlarıyla mümin, muttaki taklidi yaparlar ve insanlar içerisinde ağızlarından dökülen cümleler genelde “Ya Aziz Allah, Ya Resulullah, Ya Sahibezzaman, kurban olduğum İmam Cafer Sadık…” gibi kutsal isimler olur. Elbette yanlış anlaşılmasın bu kutsal isimleri zikredenlerin tamamının nifak ehli olduğunu düşünmek cehalet olur. Ancak nifak ehli olup da bu zikirleri insanların yanında dillerinden düşürmeyip de bu kutsal isimlerin realitelerine ve ilkelerine göre yaşamayan nifak ehli kendilerini çabuk ele verirler ve kimyalarını tanıtmış olurlar. Böylelerinin amacı kendi istek ve tutkularını tatmin etmektir. Müslümanları kandırdıklarını düşünürler ve bunu zekâlarıyla çok iyi başardıklarına inanırlar. Ancak münafıklar bu düşünceleriyle çok büyük bir yanılgıya düşerler. Çünkü en ufak bir samimiyetsizlik bile iman gözüyle bakıldığında anında fark edilir. Dolayısıyla göstermelik olarak taşıdıkları mümin alametlerinin de Allah Katında bir geçerliliği olmaz.
Münafıkların bulundukları ve yaşadıkları toplum müminlerin topluluğudur. Onlar başka topluluklarda kendilerini göstermezler, müminlerin topluluğunun içinden çıkarlar. Münafıklar, müminlerin olmadığı bir ortamda var olamazlar.
“Bazı insanların hedefinin para, bazılarının siyasi makam, bazılarının ise toplum içerisinde mevki/makam/kariyer/rütbe edinme olduğu bilinmektedir.” Bazen bazı münafıklar nifaklarını para, mal, mülk için değil de siyasi makam veya toplum içerisinde kariyer, konum, rütbe edinme için yaparlar. Münafıklar çıkarlarına müminler aracılığıyla kavuşacaklarını düşündüklerinden mümin taklidi yapmak için olağanüstü bir gayret içinde olurlar. İkna edici konuşmalarla Müslümanları aldatabilecekleri düşüncesine kapılırlar. Allah’uTeala şöyle buyuruyor; "Sizi hoşnut kılmak için Allah'a yemin ederler; oysa mü'min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır." (Tevbe Suresi, 62) Bu ayeti kerime ile münafıkların bu çabalarına işaret buyurulmuştur
Devam Edecek…
Selam ve dua ile…