Kalem ve ayna hayatımızın vazgeçilmez iki parçasıdır. Her ikisinin de ayrı alanları vardır. Kur’an'da kalemin önemli biri vardır. Bunu kaleme edilen yeminden ve KALEM'in Kur’an’da bir sûrenin adı olmasından anlamak mümkündür. Kur’an bir şey üzerine yemin ediyorsa o şey ya çok değerlidir, ya da arkadan gelecek olan haber doğru ve önemlidir. "KALEM’e ve (onun) yazdıklarına yemin olsun." (Kalem, 68/1)
Kalem insanın inançlarını, düşüncelerini, yapısını, amacını, ilmi verilerini yansıtan ve okuyucu ile birleştiren kutsal bir köprüdür. İnsan kendisini aynada gördüğü gibi, kalemde de görebilir, kalemde de bulabilir. Ayna insanın fiziksel ve dışa dönük güzelliklerini, eksikliklerini insana yansıtan bir eşyadır. Ayna özü sözü bir, yalansız, hilesiz, içten pazarlıksız, dürüst bir dostudur insanın. Ayna insanı olduğu gibi kabullenen arkadaştır. Sen ağlarken ayna da ağlar, sen güldüğünde ayna da güler. Ayna karşısına çıkan herkesi olduğu gibi gösterir. Karşısına çıkanlar arasında hiçbir ayrım gözetmez. Ayna yalan söylemez. İnsanın kendisini olduğu gibi maddi aynada görebilmesi için aynanın lekesiz, saf ve temiz olması gerekir. Tozlanmış ve sahibi tarafından temizlenmemiş bir ayna insanı olduğu gibi göstermez.
Kalemde ayna gibidir. Okuyucu kendisini kalemde görebilir, bulabilir. Ancak okuyucunun kendisini kalem de olduğu gibi bulabilmesi, artılarını eksilerini, güzelliklerini, çirkinliklerini olduğu gibi görebilmesi için kalp aynasının da temiz olması gerekir. Bakımı yapılmayan, tozları temizlenmeyen maddi ayna bir zaman sonra paslanır ve böylelikle sahibini olduğu gibi yansıtamaz ve sahibi tarafından kırılarak atılır. Kalp aynası da böyledir. Temiz olmadığı veya temizlenmediği zaman kalem aynasında kendisini paslı, tozlu görmeye başlar insan ve aynayı kırdığı gibi kalemi de kırmak ister.
Arifler şöyle anlatırlar: Şuhüd ve kurb makamlarında bir kademe yol alan ve hac ibadeti için Mekke'de olan birisi batını gözü ile bir berberin bir domuzu traş ettiğini gördü. Gördüğünü sessiz bir şekilde berbere söyledi. Berber aynayı ona vererek kendisine bakmasını istedi. O aynayı alıp kendisine baktığı zaman, kendisini aynada köpek olarak gördü ve aynayı yere atarak kırdı. Berber; dostum aynayı kıracağına kalp aynanı temizlesene, kalp aynan lekeli olduğu için, bu ayna seni sen olduğu gibi gösterdi. Kusuru aynada değil kendinde araman gerekmez mi?
Aynadan ve kalemden bu şekilde söz etmemin sebebi Hz. Fahri kâinat efendimizin şu hadisi şerifleridir; "Mü’in müminin aynasıdır." Burada insanın karşısına iki seçenek çıkmaktadır; Birincisi, biz müminlere aynayızdır. Bundan dolayı biz müminlerin kemallerini, güzel yönlerini göreceğiz, onu ücbe-beğeniye sokmayacak tarzda o güzellikleri dile getireceğiz, takdir edeceğiz, noksanlıklarını, yanlışlarını da muhakkak "taca atma, çelme takma mantığı" ile değil "mümin müminin aynasıdır" ilkesi ile konu edeceğiz, üslubuna uygun olarak söyleyeceğiz. Bu kendisini ayna gören her insanın vazifesidir. Kendisini ayna görenler ellerindeki kalemleri de ayna doğrultusunda ve ayna işlevinde kullanırlar.
İkincisi; müminler bize aynadır. Bizi "taca atma, çelme takma mantığı ile şaşı baktığı için değil" ayna rolünü üstlendiği için kusurlarımızı, lekelerimizi görerek uyardıklarında, hatalarımızı kabul edip, tevbe ve istiğfar yoluna gitmeliyiz. Masumlar dışında kimse hatasız, günahsız değildir. Fakat yanlışları, hataları düzeltmek için samimi, ihlâslı ve yumuşak olmalı kaba ve sert üsluplardan uzak durmalıyız. Unutulmamalıdır ki aynalar taş atarak temizlenmez.
Bizler aynada neleri görüyoruz veya neleri görmek istiyoruz? Elinize bir ayna alıp baktığınızda gördüklerinizden memnun musunuz? Veya aynayı etrafınızda olup bitenlere, yaşananlara, insanlara tuttuğunuzda gördüklerinizden memnun musunuz?
Şemsi Tebrizi Makalat-ın birinci bölümünün ikinci sayfasında ne de güzel demiş: "Şimdi ey dost, aynayı elime ver de bakayım diyorsun! Buna bir bahane bulamıyorum, sözünü kıramıyorum, ama gönülden bir bahane bulayım da aynayı sana vermeyeyim diyorum. Çünkü senin yüzünde bir kusurun var desem, belki ihtimal vermezsin, eğer aynanın yüzü kusurludur desen daha beter olur. Sevgi bırakmaz ki bir bahane bulayım. Simdi diyorum ki, aynayı eline vereyim, ancak aynanın yüzünde bir kusur görürsen onu aynadan bilme; aynada sonradan olmuş bil! Onu kendi hayalin bil, yahut kusuru kendinde bul! Bari benim yanımda aynaya bakma. Şart odur ki aynanın yüzünde kusur bulmayasın. Eğer kendine de kusur bulamıyorsan, bari o kusuru bende bul ki aynanın sahibiyim. Aynayı kötüleme!"
Ayna bakımı yapıldığı, temizlendiği takdirde tozlardan, karıncalanmalardan arıdır, beridir. Ama kalp aynası lekeli olanlar aynalara öfke duyarlar. Aynada onlara hal diliyle şöyle söyler; "Benim varlık nedenim seni güzel göstermektir. Ama sen sorumluluklarını yapmazsan ben seni umduğun gibi güzel gösteremem ki!"
Selam ve Dua ile…