Hz. İmam Ali aleyhisselamın viladetleri münasebeti ile konuyu İmam Ali aleyhisselamın faziletlerine ve o hazrete nasıl layık olabiliriz mevzularına geniş olarak yer ayırdım. Yaşanmış bir hadiseyi anlatacağım, iki kişiyi ısıran bir köpeğe Hz. Resul-ü Ekrem efendimiz; Neden bu iki kişiye saldırdın diye sorduğunda; Köpek: "Ey Allah'ın resulü benim müminler ile işim olmaz…" Bu sözün üzerine bazıları ne yazık ki bir köpek kadar bile olamıyorlar. Köpek "benim müminlerle işim olmaz diyor", ama bazılarının ise işi gücü müminlerle uğraşmaktır. Müminler ile uğraşanlar pantolonlarının dizlerini yırtacak kadar secdelerde kalsalar, namazlar kılsalar, müminlerle uğraştıkları için öldüklerinde onlara ateşten elbiseler giydirirler…
"En faziletli ibadet yanan susuz bir ciğeri serinletmektir." Ciğer bazı zamanlar susuzluktan yanar, kavrulur. Ama bazı zamanlarda zulümlerden, haksızlıklardan, hakaretlerden, dert ve kederden ve bunlara cevap verememekten, karşılık verememekten yanar kavrulur. İmam Ali aleyhisselam buyurmuştur: "Çöldeki kum taneleri ve yağmur damlaları kadar bana zulüm edildi." Yani imam Ali'nin ciğeri yanıyordu. Zulüm, haksızlık, hakaretten yanıyordu. Şimdi bizler İmam Ali aleyhisselamın uğruna kum taneleri ve yağmur damlaları kadar zulme, haksızlığa ve hakarete maruz kaldığı velayet davasına eli, dili, kalemi, malı, hizmeti ve ömrü ile hizmet edenlere yardımcı olursak, onların yanında yer alır onlara destek olursak imam Ali aleyhisselamın yanan ciğerini serinletmiş olmaz mıyız? Elbette ki serinletmiş oluruz. Ama aksini yaparsak (maazallah) süfyanileri sevindirmiş oluruz.
Alevi canlara yönelik yapılan katliamlara ve bu katliamlar üzerine Fatih'de cami çıkışı lokum dağıtanlara sesleniyorum.
Emevilerin, Abbasilerin karanlık, cinayet, dehşet, vahşet dolu tarihlerinde Alevi olmak öldürülmek için bir gerekçe olduğu gibi bugün de sözde ümmeti Muhammed-Ehli sünnet olduklarını iddia eden bazı gruplar Alevi olmağı öldürülmeye bir gerekçe görüyor ve yanı başımızda, Suriye sınırlarımızda Alevi canların köylerini, evlerini basarak onların canlarına kıyıyorlar. Bu dehşet tablolarından sevinen bir diğer grup ise sosyal hukuk devleti olan Türkiye'nin İstanbul gibi bir şehrinde gündüz vakti Fatih'de cami çıkışında kardeşlerinin zaferi ve Alevi Müslüman canların öldürülmeleri adına lokum dağıtıyorlar.
Şunun bilinmesini isteriz ki İmam Ali ve sonrasında Alevileri katledenler Hz. Muhammed Mustafa'nın düşmanlarıydı, onun ümmetinden değillerdi. Bugün bu cinayetleri yapanlar Muhammed Mustafa'nın değil Amerika Emperyalizminin ve İsrail siyonizminin ümmetidir. Bunlar ehli sünnet de değillerdir. Bunları ehli sünnete kurban olsunlar. Ehli sünnetin kurucu mezhep imamı Emevi zulmüne karşı hep Ehlibeytin yanında yer aldı ve bunu hayatı ile ödedi. Peki, bugün sünni olduklarını iddia ederek Müslümanların canlarına kıyanlar, sahabe mezarlarını tahrip edenler, kadınların, kızların namuslarını kirletenler zalimlerin yanındadırlar. Onun için bunların iyi tanınmaları gerekir.
İstanbul gibi Türkiye'nin çok önemli bir şehrinde Alevi katliamına sevinçten dolayı lokum dağıtanlar Alevi Müslümanların duyguları ile oynamış olmazlar mı? Bu, yirmi iki milyon Alevi'yi sokağa dökme girişimi olmuş olmaz mı? Bundan dolayı aziz, değerli ve duyarlı yetkililerimizi ve savcılarımızı buradan göreve davet ediyor ve bu konuda gerekilenlerin ivedilikle yapılmasını arz ediyoruz.
Buradan diyanete de seslenmek istiyorum. Diyanet bir açıklama yapmalı ve bunların ehli sünnet ile alakalarının olmadığını dile getirmelidir. Aksi taktirde bu haricilerin dehşetlerinden dolayı halk ehli sünnet kavramlarını da çok farklı bir şekilde görmeye başlayabilir.
Allah Ehli sünneti, Şiası, Alevisii, Şafiisi, Hanefisi… ile Müslümanların arasına mezhep tefrikasını, mezhep bağnazlığını sokarak yüzyıllar boyunca kardeşçe yaşayan Müslümanları bir birlerine düşürmek isteyenleri KAHHAR ismi şerifi hürmetine kahrı perişan eylesin ve Müslümanların vahdet içerisinde olmalarını taktir buyursun. Amin
Vesselam…
Selam ve Dua ile
