Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
İMAM ALİ'NİN ŞEHADETİ ÜZERİNE
Mehdi AKSU

Velayetin şahı Hz. Ali (a.s)'ı hakkıyla tanımak ve tanıtmak, elbette beşerin takatini aşmaktadır. Ancak bu satırları okuduğunuzda, O'nun eşsiz bir iman, ibadet, idare-yönetim, ilim ve vakar abidesi olduğunu fark edeceksiniz. Masumu, imamı-Ehlibeyt'i beşerin hakkıyla tanıması mümkün değildir. Tarih boyunca Ehlibeyt hakkında binlerce kitap, milyonlarca makale yazılmış ve on dört asırdır Ehlibeyt anlatılmakta ve yine de hakkıyla tanınmamışlardır. Bu gerçeği şöyle bir ifade ile örneklendirmek mümkündür: Bir grup körün arasına bir fili getirdiler. Körlerden kimisi filin hortumundan, kimisi filin dişlerinden, kimisi filin kulağından tuttu. Kimisi de elini filin sırtına bıraktı. Daha sonra fili götürdüler ve körlere filin nasıl bir şey olduğunu sordular. Körlerden, filin hortumunu tutan "Fil uzun, yumuşak ve içi boş bir şeydir" dedi. Filin dişlerini tutan, "Hayır; fil, uzundur; sivri ve sert bir şeydir" dedi. Filin kulağından tutan, "İkisi de değil; fil, yassı, düz ve yumuşak bir şeydir" dedi. Elini filin sırtına bırakan ise, "Fil, yer gibi düz bir şeydir" diye bir tanımlamada bulundu.

Şüphesiz bunların anlattıkları fil değildi, sadece filin birer cüz'üydü. Bu âlemin körleri olan insan, bugüne kadar Ehlibeyt'e dair yazdıkları ve anlattıkları Ehlibeyt'in sadece birkaç boyutu ve cüz'üdür. Zira bu âlemin körleri olan bizler, sadece bazı cüz'leri ifade ettiğimizde Ehlibeyti tam anlamıyla ifade ettiğimizi zannediyoruz. Bu hakikat, Hz. Peygamber (s.a.a)'in Hz. Ali (a.s)'a buyurduğu şu kelamın içinde yatmaktadır: "Ya Ali; Allah'ı senden ve benden başka kimse hakkıyla tanımadı, beni Allah'dan ve senden başka kimse hakkıyla tanımadı, seni de Allah'dan ve benden başka kimse hakkıyla tanımadı."

Kurân-ı Kerim'i ve İslam tarihini incelediğimiz zaman, Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) 'in rahmet sıfatıyla tezahür ettiğini ve ön plana çıktığını görürüz. Yani, Resulullah (s.a.a) Allah-u Teâlâ'nın rahmet sıfatına tecelli olmuştur. Allah Resul-ü (s.a.a)'den sonra, hadislerde de nakledildiği gibi, on iki Ehlibeyt imamı vardır. Hiçbir peygamber ve hiçbir imam, İmam Ali (a.s) gibi zıt sıfatları kendisinde toplamamıştır. Peygamberler de ve diğer imamlarda bu kabiliyet vardı ve hepsi de aynı kabiliyete sahipti. Ama İmam Ali (a.s)'ın dışındakiler de zemin, zaman ve koşullar buna müsait değildi. Bu Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s)'ın yaptıklarına benzer. Hz. Hüseyin dönemindeki şartlar Hz. Hasan döneminde olmuş olsaydı Kerbela'ya Hz. Hasan hareket edecekti. Aynı şekilde Hz. Hasan (a.s) dönemindeki şartlar da Hz. Hüseyin (a.s) döneminde olsaydı sulh anlaşmasını Hz. Hüseyin (a.s) yapacaktı.

İnsan İmam Ali (a.s)'ı incelediğinde, okurken değil, anlamak isterken o hazrete baktığında, mihrapta gördüğü imam Ali ile savaş meydanında gördüğü imam Ali'nin farklı Ali'ler olduğunu anlar. İmam Ali (a.s) bir kişidir ama o, mihrapta farklı bir insandır, savaş meydanında farklı bir insan, yetimin evinde farklı bir insan, Hz. Fatma'nın (a.s) evinde farklı bir insandır...  Bir insan sıfatlar yönünden ya şefkatli-merhametlidir veya sert bir mizaca sahiptir. Ama gerçek manada İmam Ali (a.s) bunların tamamını kendisinde toplamıştı.

İmam Ali (a.s)'ın hayatına baktığımız zaman, özellikle; genelde anlatılmayan yönü çekicilik ve iticilik boyutlarının onda çok belirgin bir şekilde tezahür ettiğini görürüz. Bunlar aynı zamanda çok önemli konulardır. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a)'den sonra İslam tarihinde kimse İmam Ali (a.s) kadar çekici ve itici olamamıştır. Hz. Ali (a.s)'ın çekicilik ve cazibe özelliği, öyle insanları kendisine cezbetmiş öyle insanları çekerek kendisine âşık etmiştir ki, bunların her biri tarihte destan yazarak olgu olmuşlardır. Bu destanları yazanlar öldürüleceklerini bildikleri halde canları pahasına da Hz. Ali'den, Ali aşkından, Ali sevdasından vazgeçmemişlerdir. İmam Ali (a.s)'dan yaklaşık yirmi yıl sonra, Meysem-i Temmar bilerek ve görerek dar ağacına gitmiştir. Darağacında insanlara; "Gelin sizlere mevlam Ali'nin faziletlerini anlatayım" diyordu. Sonunda feci bir şekilde öldürüldü, ama yine de Ali sevgisinden ve Ali aşkından vazgeçmedi.

Devam Edecek

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
24-06-2016 09:14 - 2451 Okunma
Mehdi AKSU yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
İRAN’DA SÜNNİLER! 14-12-2018 tarihinde eklendi
DİRENİŞİN ADI FİLİSTİN! 15-05-2018 tarihinde eklendi
UKRAYNA'DA HZ. MEHDİ COŞKUSU! 03-05-2018 tarihinde eklendi
DÖRT ZÜMREYE ÇOK DİKKAT ETMEK İNDİRİLEN DİNİN EMRİDİR! 20-02-2018 tarihinde eklendi
RABBANİ ALİM ÜSTAT HAMİT TURAN’IN ANISINA! 10-02-2018 tarihinde eklendi
EHLİBEYTİN LİSANINDA AMİN KELİMESİ VARMIDIR? 07-02-2018 tarihinde eklendi
AHMAK VE CAHİL ŞİA! 27-01-2018 tarihinde eklendi
SALAT: DUA MI NAMAZ MI? 16-01-2018 tarihinde eklendi
ASRIMIZIN FİTNELERİ! 01-01-2018 tarihinde eklendi
EMEK VE HİZMETE KADİR ŞİNAS OLMAK! 15-11-2017 tarihinde eklendi
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
21-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım