Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Hz. Ali (a.s)'ın Yüce Şahsiyeti-2
Abdullah Turan

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Kim Allah'a ve peygambere itaat ederse, işte onlar Allah'ın nimetine eriştir¬diği peygamberlerle, doğru olanlar, şahitler ve iyilerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştırlar!"

Görüldüğü üzere, bu ayet-i kerimede Yüce Allah, peygamberlerin yanı sıra, doğru olanlar, şahitler ve iyiler diye nitelediği kimseleri de nimet ihsan ettiği seçkin kulları olarak tanıtıyor ve normal halk kitlesinden de Allah ve Resulüne itaat eden kişilerin bu seçkin zümreyle arkadaş olmaya hak kazandıklarını ve onlarla beraber olma şerefine erişebileceklerini beyan buyuruyor. O halde bu ayet-i kerimeden, Allah'ın seçkin kullarının sadece peygamberlerle sınırlı olmadığı ve onlara ilaveten; doğrular, şahitler ve iyiler olarak nitelenen kişilerin de Allah'ın seçkin kulları arasında yer aldığını anlamaktayız.

Yine şöyle Yüce Allah buyurmuştur: "Bu arada ikisi katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular.
Musa ona: "Sana öğretileni bana hayra götüren bir bilgi olarak öğretmen için peşinden gelebilir miyim?" dedi.
O: "Sen doğrusu benim yaptıklarıma dayanamazsın, bilgice kavrayamadı¬ğın bir şeye nasıl dayanabilirsin?" dedi."

Bu ayet-i kerimelerde de Yüce Allah, Hz. Musa gibi bir Ulu'l-Azm peygambere hocalık yapan kulundan bahsediyor ve dahası Hz. Musa'nın, bütün azametine rağmen, onun taşıdığı ilim’i taşıyabilecek kapasitede olmadığını vurguluyor. Bu da peygamberler dışında özel görevlerle görevli kılınan seçkin kulların var olduğunun diğer açık bir kanıtıdır.

Yine Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Kitaptan bir bilgiye sahip olan biri: "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana geti¬ririm" dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce: "Bu, şükür mü edece¬ğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin lütfündendir. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; fakat nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir" dedi."  

Bu ayet-i kerime de peygamber olmadığı halde kendisine kitaptan bir ilim verilen bir kişinin neler yapabileceğini ve ne gibi üstünlüklere sahip olabileceğini açıkça gözler önüne sermiştir.

Bu ve benzeri ayetlerden şu sonucu elde ediyoruz ki, Yüce Allah'ın seçerek normal insanlardan üstün kıldığı seçkin kulları, sadece peygamberlerle sınırlı değildir; aksine peygamberler dışında da seçkin kıldığı ve bir takım üstün meziyet ve yükümlükler verdiği başka seçkin kulları da vardır.

Burada kendi kapasitemiz ölçüsünde Hz. Ali (a.s)'ın yüce şahsiyetini bu söylenenler ışığında ele alarak, Hz. Ali'nin bu açıdan hangi konumda yer aldığını anlamaya çalışacağız.

 Açıktır ki, bir kimsenin Allah Teâlâ'nın seçkin kıldığı kullarından olup olmadığını anlamanın en kesin ve en sağlam yolu, geçmiş seçkin kullarda olduğu gibi, bizzat ilahi bildirimin kendisine başvurmaktır.

Başka bir tabirle de bizzat ilahi vahiyden gelen bilgidir. Eğer yüce Allah, indirdiği vahiyle bir kulunu seçkin kullarından olduğunu bildirirse, buna kimsenin bir itirazı olamaz, olsa da bu, ilahi vahyi reddetmek anlamında olur ki, Yüce Allah bizleri böylesi bir hatadan korusun.

İkinci yol ise, söz konusu kişinin, Allah Teala'nin Kur'an-ı Kerimde kullarımdan bir kul olarak vasıflandırdığı, Hz. Musa'ya hocalık yapan zat ve bir göz açıp kapama süresinde Yemen kıralı Belkis'in tahtını Yemen'den Filistin'e getirdiğini bildirdiği, Hz. Süleyman'ın vasisi Asif bin Berhiya'nın yaptığı gibi, ancak seçilmiş kişilerin gösterebileceği kanıt ve belgeleri ortaya koymasıdır.

Bu yöntemde ise kişi, bizzat kendi yaşam tarzı ve ortaya koyduğu mucize veya keramet olarak adlandırabileceğimiz kanıtlarla kendisinin Allah Teâlâ'nın seçkin kullarından birisi olduğunu ortaya koymaktadır.

O halde Hz. İmam Ali (a.s)'ın da bu iki kategoriden hangisinde yer aldığını anlamamız için, tek çare, o hazretin yüce şahsiyetini bu iki yöntem açısından değerlendirmeye almamızdır.

Bu iki yöntemden birincisi, ilahi vahiyin o hazreti nasıl tanıttığı; ikincisi ise, bizzat o hazretin yaşam tarzıyla ortaya koyduğu şahsiyetini gösteren kanıtlardır.

Dolayısıyla biz bu kısa makalede, Hz. Ali'nin yüce şahsiyetini, önce ilahi vahiy açısından, daha sonra da bizzat kendi yaşamı ve ortaya koyduğu kanıtlar açısından kısaca gözden geçirmeye çalışacağız.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
07-11-2012 14:44 - 3060 Okunma
Abdullah Turan yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri 28-08-2014 tarihinde eklendi
Ma’sum İmamların Tefsirinden İncelikler 16-05-2014 tarihinde eklendi
Hz. Fatıma'nın (sa) meşhur hutbesi 17-04-2014 tarihinde eklendi
Peygamberlerin Hedefleri 08-06-2013 tarihinde eklendi
Ehlibeyt (a.s), Guluv ve Buğz 15-04-2013 tarihinde eklendi
Hz. Ali (a.s)'ın Yüce Şahsiyeti -4- 08-01-2013 tarihinde eklendi
Hz. Ali (a.s)'ın Yüce Şahsiyeti-3 10-11-2012 tarihinde eklendi
Hz. Ali (a.s)'ın Yüce Şahsiyeti-2 07-11-2012 tarihinde eklendi
Hz. Ali (a.s)'ın Yüce Şahsiyeti-1 02-11-2012 tarihinde eklendi
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
28-03-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım