Her insan gibi biz de şimdilik ölmek istemiyoruz. Oysa rivayetlere göre; yarın kıyamet günü cennet ehli de, cehennem ehli de keşke daha çabuk ölseydik diyecekler. Cennet ehli cennet nimetlerini görecek ve o nimetleri dünya ile mukayese edince dünyanın kendisi için hakikaten bir ızdırap ve zindan yurdu olduğunu derk edecek ve bundan dolayı keşke daha erken ölseydim de bu nimetlere çabuk kavuşsaydım diyecek. Cehennem ehli ise dünyada yaptığı günahların karşılığı olarak azabını gördüğü zaman; keşke daha erken ölseydim de bu kadar günah yapmaya fırsatım olmasaydı…
Allah’ın kabir sualleri ile dünya sınavlarındaki suallerin konumu taban tabana zıttır. Allah, insan kabre girmeden önce, orada kendisinden nelerin isteneceğini, nelerin insana yarayacağını ve hangi soruların insana sorulacağını önceden insana haber vermiştir. Ancak dünyadaki sınavlardaki yöntem tam da bunun aksinedir. Kabirde ne türden sorular sorulacağının önceden bildirilmesi ne büyük bir nimet. İnsana kabirde nelerin sorulacağının önceden insana bildirilmesinin sebebi insanın hazırlık yapması içindir. Şu an yeraltında milyarlarca insan sorgulandı ve birçoklarının sorgusu hala devam ediyor.
Yine şu anda yer üstünde milyonlarca insan kabirde sorgulanacağını bilmesine rağmen umursamazca yaşamaya devam ediyor. Ne büyük bir gaflet! Bize nelerin sorulacağı önceden bize bildirilmesine hazırlanmamak çok derin bir gaflet. Orada insan ameli ile başbaşadır. Kabrin üstündekilerin, kabrin altındakilere bir faydası dokunmaz. Birçok insanda olduğu gibi, bir gün bizim de kabrimizin başında ağlamalar olacak ama sorgumuzda bize yardımları dokunmayacak.
Evet, cansız bedeniniz mezar denilen o daracık çukurda, ruhunuz ise berzah âleminin mezarında… Akşamın ilk vakitlerinde berzah âlemine götürülmüş ruhunuz bedeninize iade ediliyor ve siz büyük bir korku ve dehşet ile sorgu meleklerini bekliyorsunuz. Aman Allah’ım! Daracık mekân ve yanınızda kimsecikler yok. “Yapayalnızsınız, zifiri karanlık ve siz başbaşasınız. Ne evlatlarınız, ne anneniz, ne babanız, ne arkadaşlarınız, kimsecikler yok artık.” Sorgu meleklerini beklemedesin Ama hangi sıfatta ve nasıl geleceklerini bilmiyorsun. Bunu bilmemek bile bir ızdıraptır senin için. Sen daracık kabrinde sorgu meleklerini korku ile beklerken dünyadaki İslami bilgilerini hatırlamaya çalışırsın. Acaba ne soracaklar? Acaba vereceğim cevap istenildiği gibi olacak mı? Yığınla acaba soruları arka arkaya gelir.
Üzerine toprak atıp da seni sevenlerin, tanıyanların, yakınlarının tamamı evlerine gitmiş, kimisi senin iyi veya kötü yönlerini konuşuyorlar, kimisi senin için rahmetli çok iyi bir insandı, toprağı bol olsun diye konuşuyorlar ve kimisi de seni çoktan unutmuş bile her zamanki gibi dünyalıkları ile oyalanmaktalar. Sen ise sorgulanmayı bekliyorsun.
“Ölüler yurdu olan kabir âlemi çok iyi bir nasihatçi, uyarıcı ve terbiyecidir. Ölüm ve kabir hayatının gündeme alınması insanı eğiten en önemli derslerdendir.” Hz. Lokman Oğluna şöyle buyuruyor; “Oğlum, iki şeyi unut ve iki şeyi ise asla unutma; Yaptığın iyiliği ve sana yapılan kötülüğü unut. Allah’ı ve ölümü ise asla unutma.” Hz. peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor; “Ey insanlar! Sanki bu dünyada ölüm bizden başkası için vardır. Sanki bu dünyada doğruya uymak bizden başkası için farzdır. Bizler ölülerin yolcular olduklarını söyleriz. Hâlbuki onlar ne geri dönerler, ne de bize bir haberleri ulaşır. Sanki biz onlardan sonra kalıcıymışız gibi onların altında yattıkları topraktan yetişen şeyleri yeriz. Bize nasihat eden her şeyi unuttuk. Sanki her tehlikeden emin kılındık. Allah’tan gerektiği gibi korkun. O’nun rızasına ulaşmak için çalışın. Dünyanın geçici olduğunu ve ölümle biteceğini, ahiretin ise baki olduğunu iyi anlayın. Dünya hiç yokmuş ve ahiret de hep varmış gibi ölümden sonrası için çalışın. Zaten dünyada yaşayan herkes misafir, elinde bulunan her şey de emanettir. Hiç şüphesiz misafir yolcu olacaktır, emanet de yerine verilecektir. Dünya şu anda mevcut olan bir meta’dır. Orada iyi insan da kötü insan da rızkını bulur ve yer. Ahiret ise Allah’ın bu dünyadayken insanlara vaat ettiği yerdir. Allah’u Teâlâ ahirette dünyada kendisine dikkat eden ve kabir için hazırlanan kişilere rahmetle davranacaktır.”
Dönelim kabir sualleri konumuza. Bedenin yavaş yavaş kokmaya başlarken sen sorgu meleklerini beklersin. Korku, dehşet, vahşet, ürperti dolu bu bekleme süresi işkence gibi gelir eğer hazırlanmamışsan. Beklerken hep acaba, acaba, acaba diye soruları kendi kendine sorar durursun. Sorgu melekleri acaba sana “Nekir ve Münker” olarak mı, yoksa “Beşir ve Mübeşşir” olarak mı gelecekler, bu da seni çok kaygılandırmaktadır.
Sonunda sorgu melekleri sana gözükürler. Eğer dini bütün bir insan değilsen, dünyada inancında sorunlar yaşayan birisiydi isen korkudan neler yapacaksın o bilinmez. O saatte meleklerin yanı başında durmaları seni sıkıntıya sokar ve terlersin. Sıkıca sarılmış bir kefen içinde burnuna senin kokuların gelir. O anlık sıkıntıdan kurtulmak için dünyaya geri dönmeyi çok arzularsın ama azru ve isteklerin sana hiçbir faydası olmaz. Genel olarak sana İslam’ın şartlarına riayet ettin mi? İmanın şartlarına göre yaşadın mı? Soruları sorulur ve özel olarak şunlar sorulur: “Rabbin, Peygamberin, dinin, kitabın, kıblen ve imamların hakkında cevap ver…
Selam ve dua ile…