Senelerdir en merhametsiz çapta istismar edilerek sıkılmış limona döndürüldükten sonra çöp sepetine fırlatılırcasına, devletsizleştirme paketi ile ve sus payı halinde huzura getirilen tesettür meselesi en düşük teselli payına sahip olarak resmiyetle tanışmış bulunuyor...
Bize has başıboşluk ve devletsizleştirme rejimi timsali Demokrasi Paketi'nin ihanete sunduğu sınırsız ve ölçüsüz tavizler yanında, tesettür serbestliği, zehirli hapların üstünü örten aldatıcı şeker tabakasıdır. Ve dostlar alışverişte görsün, göz bağcılığından başka bir şey değildir...
Bu iş bu kadar kolay oluyordu da, neden on bir yıllık ortaksız iktidar, tesettürü bugüne kadar kanuni resmi serbestliğe kavuşturmadı...
TBMM'de oy ekseriyetine sahip bugün ki siyasi irade tesettürün serbestliğini neden kanun teminatı yoluyla sağlama almadı. Vaziyeti hükümet kararnamesiyle kurtarmak yolunu tercih ederek, Müslüman hanımların tesettür hürriyetini gelecek siyasi iktidarların merhamet ve inanç üsluplarına havale edip işin içinden sıyrılmayı arzu etti...
Bugünkü siyasî irade ya iktidar olmaya doymuş yahut tesettürde artık istismar edeceği bir şeyin kalmadığına inandığı için, en kolayından göz bağcılığı seçmiş bulunuyor.
İktidar başından beri "Türban" markalı tesettür meselesinde samimi ve iyi niyetli davranmadı. İktidarın gerçekleşmesinde ve devamında Müslüman hanımlara çok şey borçlu olan bugünkü siyasi irade, seçim jokeri gördüğünden, lâzım oldukça kullanmak üzere tesettürün hürriyetini alabildiğine tehir etmekte mahsur görmedi...
Ayrıca yurtdışından verilen bir beyanatta; "Siyasî olsa bile" gibi talihsiz sözlerle tesettür, siyasî kavga malzemesi haline getirildi...
Tamamen Allah'ın emri olan tesettür, siyasetin oy menfaati ve istismar cihazı haline sokulduktan sonra, her gün biraz daha İlâhî emir timsali olmaktan, manasından ve ruhundan koparak uzaklaştı... Ve adeta bir siyasî tercih forması halinde modalaştırıldı. Tek başına türban, tesettürün tamamı kabul edildi ve hanımların başında türban olduktan sonra, tesettürün geri kalanı teferruat kabul edildi... Bakılmadı ve görülmedi...
Allah rızası için, Allah'ın ve Peygamberler Peygamberi'nin emri ile İslâmî tesettüre uyan ihlâslı hanım kardeşlerimizi tenzih ederek belirteyim ki siyasî iradenin tesettürü istismarı, tesettürün türbandan ibaret görülmesi modasını cemiyette yaygınlaştırdı. Bugün tesettürü siyasî istikamet modası gören ve iş, mevki ve makam kapmak hayalinde olanların bunu siyasî iradeye paralel olarak menfaatlerine alet ettikleri, Türkiye'nin en acı gerçeklerindendir...
Tesettür, türbandan ibaret kabul edilince, gerçek Müslüman hanımlar meydandan yavaş yavaş sıyrılıp evlerine kapanmaya başladılar. Sokaklar başını örtüp bilmem nerelerini açan gösteri Müslümanlarıyla dolup taşıyor…
Bugün İslâmî tesettürü yaşayan ve itikadının emrini yerine getiren ihlâslı Müslüman hanımları dışarıda görmek kolay olmasa da, mini etekli, pantolonlu, göğüs ve kalçaları dar elbiselerini patlatacak çapta fırlamış, yolunmuş kirpikli, dudakları kan çanağı rujlu, uzun tırnakları ojeli, boya teknesine batmış misali makyajlı türbanlılar, sokakları istila etmiş haldeler…
Bu siyasî irade değil mi ki; camilerimizi kilise ve havranın esaretine terk etti... Zina en büyük serbestliğe kavuştu. Aile kutsiyetimiz darbe yedi. Cami kanunlardan silindi, yerine ibadethane kondu...
Allah Resulü buyuruyor: "Öyle kadınlar olacak ki tesettürlü oldukları halde çıplaktırlar…" Müslüman Türk Cemiyeti bugün bu tehlikeye en çarpıcı misaldir...
Tesettür dinin emrinden çıkarılıp siyaset ve menfaat modası yapılınca, bugün ki yürek paralayıcı cemiyet manzarası meydana gelmiştir... Bundan yegâne çıkış ve kurtuluş yolu, İslâm’ın müdîr fikrinin millî dimağa nakşedilmesi ve artık tesettürün tesettüre bürünmesidir... Gerçek tesettüre..