Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Peygamberlerin Özellikleri
Peygamberlik

Peygamberlerin bir takım özellikleri vardır. Biz burada onlardan ikisini aktarıyoruz:

- Masumiyet

Peygamberlerin masum olduklarını gösteren bir takım deliller bulunmaktadır. Onlardan bazıları şöyledir:

1- Her varlığın yaratıldığı kemale ulaşması için bir sünnet ve ayin vardır. Yukarıda söylediklerimizden, insanın yaratılışının hedefine ulaşmasının sünnet ve ayininin ilahi hidayet ve hak din olduğu anlaşıldı.

Bu kemal ve mükemmelliğin gerçekleşmesi, bu sünnet ve ayinin tebliğ ve icra edilmesine bağlıdır. Peygamber bu sünnet üzerine insanın eğitim ve öğretim sorumluluğunu üzerine almıştır. Bu sünnetin tebliğ ve ircası, gereği şekilde yerine getirilmezse amaca ulaşılmaz. Vahyin mübelliği ve insanları ilahi terbiyeyle eğitmekle sorumlu olan kişinin aykırı hareket etmesi ya hata yapması ya da hava ve hevesine uyması sebebiyledir; hangi sebeple olursa olsun, nihaî hedefe ulaşılmaz.

Bundan alınan sonuç şudur: İlahi hidayetin kemali hidayetçinin kemalini gerektirmektedir. Allah'ın, "Ki ne önünden, ne de arkasından ona batıl gelmez." Ayeti gereğince ayin ve sünnetinin korunmuşluğu sünnet ve ayinin öğretmeninin ve bunları icra edenin de masum olmasını gerektirmektedir.

2- Aklî ve naklî açıdan din insanı tertemiz hayatla diriltmek istiyor: "Erkek ve kadından her kim inanmış olarak iyi bir iş yaparsa, onu (Dünyada) tertemiz bir hayatla yaşatırız, onların ücretini yaptıklarının en güzeliyle veririz."۲ İnsanın hayat-ı tayyibesinin suyu iman ve salih ameldir ve bu da din mecmuasını oluşturmaktadır. Bu ab-ı hayatın güzergâhı peygamberin varlığıdır. Güzergâh bulaşık olursa su da bulaşık olur ve bulaşmış sudan da tertemiz bir hayat meyvesi alınması söz konusu olmaz.

3- Bi''setten amaç peygamberin emir ve yasaklamalarına itaat etmekle hasıl olur; diğer taraftan hatakar ve günahkâr birine itaat etmek de caiz değildir. Dolayısıyla peygamberin hata ve günahtan masum olmaması, amaca ulaşmamaya ve bi'setin sonucunun batıl olmasına neden olur.

4- Peygamber hata ve sürçmeden masum olmazsa ümmet vahyin tebliği konusunda onun sözlerinin doğruluğuna yakin edemez. Günahtan masum olmazsa, günaha bulaşmış olması nedeniyle insanların gözlerinden düşer. İlmine amel etmeyen bir âlimin ve insanlara verdiği vaazdan kendisi öğüt almayan bir vaizin sözleri insanların üzerinde etkili olmaz ve peygamberin gönderilmesi amaca ulaşmaz.

5- Günah ve hata akıl ve iradenin zayıf olmasından kaynaklanmaktadır. Vahye bağlanmakla hakku'l-yakine ulaşan ve her şeyi olduğu gibi gören mükemmel bir akıl ve Allah Teala'nın iradesi dışında etkilenmeyen bir irade, peygamberin varlığında günah ve hataya yer bırakmıyor.

B- Mucize:

Her iddiayı kabul etmek için delile gerek vardır. Delil ile iddia edilen şey arasındaki ilişki öyle bir şekilde olmalıdır ki davanın hakkaniyetine yakin etmek delilden ayrılmaz olmalıdır.

Peygamber, Allah Teala'nın elçisi olduğunu iddia ediyor ve bu iddia da ancak Allah Teala tarafından onaylanmasıyla ispatlanabilir. Mucize Allah Teala'nın peygamberin iddiasını pratikte onaylamasıdır; çünkü mucizenin hakikati, normal sebeplerin aracılığı olmaksızın, sebebin sonuç üzerindeki etkisini, sonucun sebepten etkilenmesi ve sebep ve sonuçları kuşatan irade ile meydana gelir.

Bir kimse peygamberlik iddiasında bulunur, aklen doğru söylemesi mümkün olur ve bu iddia ile birlikte ondan olağan üstü bir şey görünürse, bu onun hak üzere oluşunun kesin delilidir; çünkü eğer o kimse hak üzere olmazsa ondan harikulade bir şeyin vuku bulması, yalancıyı doğrulamaya ve insanları saptırmaya neden olur; oysa Allah Teala'nın kutlu zatı bundan münezzehtir.

Genel peygamberlik konusunu iki hadisle bitiriyoruz:

"Bizden ve bütün yarattıklarından daha yüce bir yaratıcımız ve yoktan var edicimiz olduğunu, bu yaratıcının hikmet sahibi ve ulu bir zat olduğunu, yarattıklarının O''nu görmesinin ve O'na dokunmasının, vasıtasız birbirleriyle karşılaşmalarının ve mübahase etmelerinin reva olmadığını ispatladıktan sonra, yarattıkları arasında O''nun isteklerini kullarına ulaştıran ve açıklayan, onlara maslahat ve menfaatlerini, bakî kalmalarına ve yok olmalarına neden olacak etkenleri gösteren elçilerinin olduğu ispatlandı.

Ve insanlar arasında hikmet ve bilgi sahibi Allah tarafından emredenler ve sakındıranlar ve açıklayıcıların olduğu ispatlandı. Onlar peygamberler ve insanlar arasından seçilmiş kişiler, hikmetle edeplenmiş ve hikmetle gönderilmiş hikmet sahipleridirler. Yaratılış ve terkiplerinde diğer insanlarla aynı olmalarına rağmen hal ve ahlakları diğer insanlarla aynı değildir.

Alim ve hekim olan Allah tarafından hikmetle donanmış kişilerdirler. Sonra yeryüzü sözünün doğruluğu ve adaletinin geçerliliğine delalet edecek bir nişane ve belirtisi olan bir hüccetten boş kalmasın diye bu peygamberlerin her asır ve her zamanda gelişleri getirdikleri delil ve burhanlarla sabittir."

İmam Cafer Sadık'ın (a.s) bu hadiste peygamberlikle ilgili söz konusu ettiği şeylerden bazıları şöyledir:

"Ve yoktan var edicimiz olduğunu, bu yaratıcının hikmet sahibi ve ulu bir zat olduğunu" cümlesinden "etkenleri gösteren" cümlesine kadar peygamberlerin gönderilmesinin zaruretinin delili, beyan edilmiştir; çünkü insanın yaptığı her hareket, sükûn, fiil ve terk onun dünya ve ahreti için ya yararlıdır ya da zararlıdır veya ne yararlı ve ne de zararlıdır.

Her durumda, insan dünya ve ahiretinin yarar ve zararını, maslahat ve mefsedesini bilmek zorundadır. Bu ise ancak insanın dünya ve ahiretteki bütün hareket ve sükûnlarının, fiil ve terklerinin rolünü bilen, dünya ve ahretin yaratıcısı Allah'ın öğretmesiyle bilinebilir. Yaratıcının hikmeti, ve O'nun yüceliği yönünden ­vasıtasız olarak insanın kılavuzluk ve hidayetinin de imkansız olduğu için ilahi elçilere gerek vardır ki: "Onlara maslahat ve menfaatlerini, bakî kalmalarına ve yok olmalarına neden olacak etkenleri göstersinler."

İnsanın varlığının bütün merhalelerinde onun genel maslahat ve menfaatlerine edilen teveccüh sebebiyle, bu delilin, filozofların peygamberlik için ortaya koydukları, insanın medeni oluşuna, muamelat ve toplumsal ilişkilerde adaleti oluşturmasına yönelik olan delilden ayrıcalığı ortaya çıkmaktadır.

Peygamberlerin diğer insanlarla iştirakleri ve onlardan ayrıcalıklı oldukları konular açısından müstesna kişiler olduklarına "Yaratılış ve terkiplerinde diğer insanlarla aynı olmalarına rağmen hal ve ahlakları diğer insanlarla aynı değildir" buyruğunda işaret edilmiştir.

"Ve insanlar arasından seçilmiş" ifadesiyle peygamberin diğer insanlardan seçilmiş olduğuna dikkat çekilmiş ve onun bu arındırılmış yaratılışla, yaratanla yaratılanlar arasında aracı olma makamına ulaşabilmesi ve yüceyle alçak arasındaki bağlantı olabilmesi istenmiştir.

Ve "O'ndan taraf açıklayıcıların olduğu" cümlesinde geçen Allah Teala tarafından açıklayıcı olmak ifadesi ise peygamberin makamını ve onun, insanın içindekileri açıklayan dil gibi Allah Teala''nın maksadını kullara aktardığını göstermektedir. Bu makam ise peygamberin kutsal ve masum olmasını gerektirmektedir.

"Tâ ki yeryüzü sözünün doğruluğu ve adaletinin geçerliliğine delalet edecek bir nişane ve belirtisi olan…" cümlesinde ise, peygamberliğin ispatı için mucizenin gerekliliğinin delili açıklanmıştır. Peygamberliğin kaynağı mutlak hekimin hikmeti olduğu ve bunun semeresi de hikmet olduğu için, "Dedi ki: "Ben size hikmet getirdim"۴ "Hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır"۵ peygamberlerin teorik ve pratik hikmetinin imtiyazına dikkat çekilmiştir ki, o normal insanlardaki hikmet, düşünceye dayanmakta ve peygamberlere verilen ise "O'ndan taraf açıklayıcıların olduğu" ve "Hikmet ve bilgi sahibi Allah tarafından" gereğince nurlu bir lambadır; beşerî bir öğretim ve terbiyeye gerek duyulmaksızın göklerin ve yerin nuru olan Allah Teala ile irtibat içerisinde olmakla aydınlanmıştır: "Neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir."۶

"Hikmetle edeplenmiş hekimler" söyledikten kısa bir süre sonra "Alim ve hekim olan Allah tarafından hikmetle onaylanmış kişilerdirler" demiştir. Birinci cümlede hikmetle edeplenmek ve ikinci cümlede ise hikmetle teyit edilmek ve onaylanmak vardır; peygamberlerin ve vahiy mektebinin hikmetinin hüdus ve beka açısından hikmet sahibi ve bilen Allah''ın yanında olma makamıyla irtibatı, o hikmetin beşer düşüncesinden imtiyazını, Allah'ın yanında olan şeyle insanların yanında olan şeyin imtiyazı seviyesinde aydınlatıyor.

Ve "bu yaratıcının hikmet sahibi" cümlesi ve peygamberlerin "hikmetle edeplenmiş" diye sıfatlandırılması peygamberliğin varlığından sebebinin ve ondan amaçlanan illetin hikmet olduğu gibi, başlangıçla bitiş arasındaki hadd-i vasatın da hikmet olduğunu açıklamaktadır: "Göklerde ve yerde bulunanların hepsi padişah, mukaddes, aziz, hakim olan Allah''ı tesbih etmektedir. O''dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları yücelten, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler."۷

İmam''ın (a.s) buyruklarında diğer ince nükteler de var ki konu uzamasın diye onlara değinmiyoruz.

İmam Ali Rıza (a.s) ise peygamberlik hakkında şöyle buyurmuştur: "Eğer, ''Neden insanlara peygamberleri tanımak, onları ikrar etmek ve onlara itaat etmeye yakin etmek farz kılınmıştır?'' denilecek olursa; buna karşılık denir ki: İnsanların yaratılışında, sözlerinde ve güçlerinde maslahatlarına ulaşma için bir vesile olmadığı ve onların yaratıcısının da görülmekten münezzeh olduğu, kulların Allah''ı görmekten aciz oldukları için, O'nunla onlar arasında Allah'ın emirini, nehyini ve edebini onlara ulaştıracak ve onları menfaatlerine ulaştıracak ve zararlarını defedecek şeyleri vakıf edecek masum bir elçi olmasından başka bir çare yoktu; çünkü onların yaratılışında ihtiyaç duydukları menfaatleri ve onlara zararlı olan şeyleri tanımak için bir vesile yoktu."

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
26-06-2012 10:02 - 1205 Okunma
Peygamberlik yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
Özel Peygamberlik 26-06-2012 tarihinde eklendi
Peygamberlerin Özellikleri 26-06-2012 tarihinde eklendi
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
03-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım