Arap kışı tüm Ortadoğu’yu bir belirsizliğin içine sokarken, Suriye’nin tam anlamıyla bir harabeye dönüşmesine neden alkış tutuluyor sorusu bir hayli önem taşıyor. Hem eli tespihliler hem eli silahlılar batının bu bölgeyi yeniden şekillendirmeye çalıştığı hususunu anlamamakta ısrar ediyor.
ABD Ulusal İstihbarat Şefi James Clapper, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesi durumunda Suriye’nin ortadan kalkacağını, bu ülkenin coğrafik konumla etnik ve dini kimlik temelinde bölüneceğini, radikal İslamcıların da bölgede başlıca aktif güç haline geleceğini dile getirdi.
ABD Ulusal İstihbarat Şefi James Clapper, Suriye krizinin geleceğiyle ilgili tahminlerini ABD Kongresi İstihbarat Komitesi’ne aktardı. Konuşmasında Suriye muhalefeti saflarındaki radikal İslamcı gruplara özel dikkat çekti. Clapper, aşırı İslamcıların Suriye’nin 14 eyaletinden 13’ünde faaliyet gösterdiğini söyledi. Muhalefet saflarında bölünmüşlüğün giderek arttığı konusunda da uyardı. Bu durumun, isyancıların Esad rejimini yenilgiye uğratması durumunda ülkenin bölünmesinin başlıca nedeni olacağını da sözlerine ekledi.
İngilizlerin eliyle oluşturulan Suudi-Katar destekli Vehhabi, Selefi, El- Kaide canavarı İslam dünyasını yutarak büyüyor. Bu canavar ABD ve batının elindeki en meşru en paha biçilmez bahane. Müslüman’ı yok etmenin, Müslümanlar arasında derin uçurumlar yaratmanın en kolay yolu bu canavarın vesilesiyle hayat buluyor.
11 Eylül saldırısının ardından bu çıplak hakikat, ABD’nin en meşru müdahale silahıdır. Özgür siyaset güden tek Arap ülkesi olan Suriye’yi de işte bu canavarın eliyle parçalatmak istiyor. Görünürde derme çatma insanlardan oluşturulan Suriye muhalefeti işin vitrin tarafı, aslında bütün destek bu canavarlaradır.
1980’li yıllardan beri batı bu politikayı izliyor. Canavarları kendi politik amaçları doğrultusunda kullanıyor. Batı, Esad’ın devrilmesiyle Suriye’nin Ortadoğu haritasından silineceğini, İsrail hilalinin oluşacağını, güvenliğinin garanti edileceğini ve İran’a daha kolay saldırabileceğini umuyor.
POP’u uygulamaya koyanlar bu kadar açık ve net konuşurken, zihinlerine El-Kaide-Selefi-Taliban virüsü bulaşanlar, Batı - Suudi Arabistan ve Katar'la birlikte yürüttüğü kirli medya savaşıyla, Suriye konusunda doğruyla yanlışı ayırt etmekte zorlanan ve gördüğü yalanlara inananlar da bilmeden bu kanın vebaline alkış tutuyor, destek veriyorlar. Diğer yandan da ABD ve batıya hoş görünmek için eli kalem tutan yazar ve çizerler de bu kervana katılıyor. Geriye kalanlarsa yani büyük fotoğrafı görüp, aklıselim hareket edenlerse Esad’cı damgasını yiyorlar. Bir de kendi dininden, inancından bihaber, Sünniliği de kafir gören bu el- Kaide , Selefi, Taliban anlayışının dalgasına kapılanlar da "kafirler ölüyor, öldürün" diye tempo tutup dua ediyorlar..
Irak’ta, Pakistan’da bu canavarların silahıyla katledilen insanlara yönelik yukarıda saydığımız cinslerin, Boston’daki ne olduğu belirsiz saldırıya gösterdikleri hassasiyeti, burada hayatları söndürülenlere karşı göstermemeleri de bunun en açık kanıtıdır.
Ancak Allah’ın da bir hesabı var elbet.. O tez hesap görücüdür, azizdir hakimdir, kahhardır..