Vahdet Gazetesi'ndeki köşesinde, Türkiye'yi bekleyen tehlikeyi açıkladı.Tehlikelerden bir diğeri de Şia tehlikesi. Hatta en tehlikeli olanı. Çünkü zemini fazla. Vehhabi’nin zemini az, diyalogcuların zemini çok az. Birbirlerini kandırıyorlar. Şia’nın tehlikesi ise kolay zemin bulur. Çünkü Halkalı’nın ortasında Caferiyiz diyerekten on binlerce insan toplanıyor. Bunlar Ebu Bekir (Radıyallâhu Anh)ı sevmezler, Ömer (Radıyallâhu Anh)ı sevmezler. Kulaklarımla duydum Caferilerin lideri Hilal Tv’de Muaviye (Radıyallâhu Anh) efendimize resmen kâfir dedi. “Sevmiyorum” da demedi resmen “ezan düşmanı kâfir” dedi. Bu kadar zemin varken Türkiye’de en büyük tehlike Şia tehlikesidir. Alt yapıdan Radikal gruplarla da birleşebiliyorlar. Arkalarında devletleri de var. Ehli-i Sünnet’in devleti yok dünyada şu an ama onların var. Devlet olunca maddi manevi güç oluyor arkalarında. Ajan ve casusları millete musallat etmişler.
SAHABEYİ KORUMALIYIZ
Türkiye’de bir de 12 imam Ehl-i Beyt ekolünü seven çok insan var. Bunların çoğu meselenin gerçeğini bilmez. Şia onlara “12 imam bizim de imamımız, Muaviye’ye biz de sövüyoruz, Ebu Bekir yanlış yolda, Ömer bozuk, Ayşe bozuk.” diyerek yanaşıyor. Haşa! Bu müşterek nokta. Türkiye’de yüzde 20 falan zemini var. Ha Yezid’e ben de söverim ona lafım yok. Ama sahabenin ırzını korumak zorundayım. Din bize sahabeden geldi.
ABNA