Pandemi kuralları çerçevesinde gerçekleşen panel de, Zeynebiye Camii Kültür Merkezi’nde buluşan Ehl-i Beyt dostları, Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz ve Araştırmacı Yazar Ahmet Turgut’un konuşmalarını dinlediler.
Panelde konuşan Araştırmacı Yazar Ahmet Turgut konuşmasında; “Şaban ayının ilk haftası Şam’dan gelen ulaklar Yezid adına Hz. Hüseyin (a.s)’den biat istediler. Ancak İmamımız o biatı kabul etmeyeceğini ifade ederek Mekke’ye geçti. O süreçte Irak’tan kendisini davet eden mektuplar gelince Mekke’yi terk ederek Kûfe’ye doğru yola çıktı. Hz. Hüseyin (a.s) Haccın anlaşılması gereken tüm mesajlarının varisiydi. Ve Zilhicce ayının sekizinde, herkes Hac yapmaya gelirken o Kûfe’ye ulaşmak için yola koyulmuştu.
Yola çıkan üç yüz kişilik grup yavaş yavaş azalacaktı. Kûfeliler’in sözlerinden dönmeleri bu azalmayı tetiklemişti. Hz. Hüseyin (a.s) efendimiz ve onunla beraber yola çıkan yarenlerinin yolu bin kişilik bir ordu tarafından Kerbela’da durduruldu. Ve bu bin kişilik sayı sürekli arttı ve bazı rivayetlerde 30 bine kadar çıktı. Bu durumun bir benzerini hicret gecesinde Hz. Muhammed (s.a.a)’e suikast düzenlemesi için gönderilen katiller güruhunda da görmüştük. Bu demek oluyor ki; Kur’an Kerim’in varisleri nesil nesil ilerlerken şerrin, zalimliğin ve kötülüğün de varisleri nesil nesil devam ediyordu.
Evlad-ı Resul’ü katletmeyi dokuz Muharrem Perşembe günü için planlamışlardı. Hz. Hüseyin (a.s), namertlerden ilk kez bir talep de bulundu. Buyurdu ki: “Biz elinizdeyiz, sizden kaçamayız. Derdiniz ne ise yarın görün. Bırakın bu geceyi biz rabbimizle baş başa geçirelim.”
O gece de helalleşmeler yaşandı, vasiyetler dillendirildi ve Hz. Hüseyin (a.s) yarenleriyle son gecesini geçirdi. Ve Hz. Hüseyin (a.s) herkesten razı olduğunu söyledi. Gitmek isteyene izin verdi.
Hz. Abbas (a.s)’ın Kolu kesildi, diğer koluyla su kırbalarını tutup götürmeye çalıştı. Diğer kolu kesilince kırbaları ağzıyla tutup koşmaya devam etti. Fakat küfür ordusu tarafından atılan oklar su kırbalarını deldiğinde, artık Hz. Abbas (a.s), dizlerinin üzerine çöktü, gücü kalmamıştı ve orada şehit oldu. Hz. Hüseyin (a.s), orada ilk kez “işte şimdi belim kırıldı.” buyurdu.” dedi.
Panelde konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz konuşmasında; “Tasua günü, gelenek olarak Hz. Abbas (a.s)’a tahsis edilir. Bu gelenek boşuna değildir. Hz. Abbas’ın (a.s) hayatı Hz. Hüseyin (a.s)’in ışığı altında kaybolan bir yıldız gibi olmuştur. Bu Muharrem ayının onuyla biten beş aylık süreci Hz. Hüseyin (a.s) her attığı adımında tarihe kaydettirmiştir, iyi değerlendirmiştir. Hz. Hüseyin (a.s) olması gereken makama yere Muaviye, Yezid’i oturtmuştur.
Her ümmet layık olduğuyla yönetilir. Bu nedenle Hz. Hüseyin (a.s) zorla tahta geçmeye lüzum görmemiştir. Hz. Ali (a.s)’a, Resulullah’ın vasiyeti de bu yöndedir. Zorla liderlik olmaz; halk isteyecek, halk bu liderliği hak etmeli.
Allah’ın rahmeti; gazabına ağır basıyor da, birçok suçumuz Allah tarafından affediliyor. O gün Yezid’e Emir-ül Müminin deniyordu. Bu ünvanı yalakalık yapmak için kullanıyorlardı. Hz. Ali (a.s)’ye ait olan sıfatı getirip dünyanın en rezil, en alçak insanına takıyorsanız başınızda kimin olmasını hak ettiğiniz bellidir.
Ümmetin yüzde doksanının kafasında Hz. Hasan (a.s), Hz. Hüseyin (a.s) dediğinde iki tane Peygamber yavrusu canlanıyor. Çöllerdedir Hz. Hüseyin (a.s), altı aylık Ali Asgar ile beraber. Ali Asgar o gün altı aylık oluyor. Dokuz Muharrem’de düşman savaş okunu atıyor. Arbede başlatıyor, Hz. Hüseyin (a.s), Alemdar’ını “Başarabilirsen bu savaşı yarına ertelet.” diye düşmanın karşısına yolluyor. Acaba o erteleme Hz. Ali Asgar’ın 6 aylık olmasını doldurmak için miydi? Bu soru da merak uyandıran düşünceler arasındadır.
Bu olayların ardından Hz. Hüseyin (a.s), Hz. Abbas (a.s)’ın yanına giderek dedi ki: “Çocuklar çok susamışlar. Git de bu suyolunu tutanlardan biraz su iste.” Hz. Abbas (a.s) gitti. Onlara ne kadar nasihat ettiyse dinletemedi. Su olmadan döndü. Hz. Hüseyin (a.s)’e raporu arz etti. Çocuklar artık susuzluktan dayanamayacak durumdayken Hz. Abbas (a.s) “Bu çocuklara kendim su getirmeliyim.” dedi ve kırbayı aldı. Ve hep duyduğunuz gibi Hz. Abbas (a.s) kırbayı doldurdu, geri dönerken kollarını kaybetti. Koşmaya, suyu ulaştırmak için uğraşmaya devam etti. Artık oklar kırbayı deldiğinde Hz. Abbas (a.s)’ın koşacak amacı kalmamıştı ve orada şehit düştü. Eğer gitmeseydi Hz. Abbas (a.s)’ı kederi öldürecekti.” dedi.
Konuşmaların Panelde, Ehl-i Beyt âşıkları Azerbaycan’ın ünlü Ehl-i Beyt meddahlarından Seyyid Taleh Boradigahi ve İran’ın ünlü meddahlarından Emir Hüseyin’in mersiyeleriyle gözyaşlarına boğuldu.
Panel, Cem TV, Kanal 12 ve Zeynebiye TV’den canlı olarak yayınlandı.