20 Nisan Çarşamba günü 1. Muhtemel Kadir Gecesi’nde Zeynebiye Camii Ehl-i Beyt Aşıkları’nın yoğun katılımı nedeniyle Zeynebiye Camii doldu taştı.  

 

Kuran’ı Kerim tilavetleriyle başlayan İhya Gecesi Programda Ehlibeyt Dostları 2 rekatlık ihya gecesi namazını eda ettiler. Namazın ardından da yetmiş defa: “Esteğfirullahe ve etûbu İleyh” zikrini hep bir ağızdan söyleyen cemaat, Allah’tan bağışlanma dileyerek ve tövbe ettiler. 

 

Daha sonra Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz bir konuşma yaptı. Özgündüz konuşmasında: “Bu gece iki zıt duyguyu bir anda yaşamaktayız. Birincisi İmam Ali (a.s)'nin suikaste uğraması, bu nedenle bu gece musibet gecesidir. İkincisi de 1. muhtemel Kadir gecesi olmasıdır. Kadir gecesi Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu mübarek bir gecedir. 

İmam Ali (a.s) aynı zamanda Kur'an-ı Natık’tır. Kur'an-ı Natık öldürülürse, Kur’an-ı Samit’i hayalperestler kendilerine uyduracaklar ve istedikleri gibi nefislerine nasıl uyuyorsa öyle yorumlayacaklar. Dolayısıyla Hakk’ı batıla karıştırıp millete yutturacaklar. Ama vilayet meselesi İmam Ali (a.s) ile beraber son bulmadığı için Kur’an-ı Natık, Kur’an-ı Samit'in yanında devam edegelmiştir. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim yalnız değildir. 

 

Kur'an-ı Kerim’in asıl müfessirleri Resullulah ve O’nun temsiliyle imamet ve vilayet makamında olan Ehl-i Beyt imamlarıdır. Onların yorumunun üstüne yorum hakkı kimsenin yoktur. İmam Ebu Hanife buyuruyor ki, “Kuran’ın Allah kitabı olduğuna iman eden birisi yorumundaki farklılıktan dolayı tekfir edilemez.” Benim gibi yorumlamadı diye o kâfir oldu denilemez. Ben de bu vecizeyi doğru buluyorum. Müslümanlar Kur'an-ı Kerim üzerindeki yorumlara karşı biraz müsamahalı yaklaşım gösterirse, yavaş yavaş köklü ihtilaflar ortadan kalkacaktır. Ama zıtlaştıkça basit yorum farklıklarını da büyütüp birbirini tekfir etmeye kadar gidebilir. Onun için doğrusu tevil noktasında müsamahakâr davranmaktır.

 

Kur'an-ı Kerim bu gece nazil olmuştur. Bu gecenin Kadir Gecesi olma ihtimali yüksektir. Müslümanların bu noktada da icması vardır. Yani şu gece yüzde yüz Kadir Gecesi diyemeyiz. İhtimal Ramazan ayının son on günüdür. Biz bunun on dokuz, yirmi bir ve yirmi üçüncü gecelerini Kadir Gecesi arzu ve niyetiyle idrak etmekteyiz.

 

“Zamanının İmamını tanımadan ölen, cahiliye mundarı olmuş gibi bu dünyadan gebermiş olarak gider.” Ehl-i Sünnet kaynaklarında bu hadiste ittifak etmiştir. Çok şükür bu noktada bizler safımızı belirlemişiz. Bizler Hz. Hamza (a.s)'nın safındayız. O’nun katiliyle Peygamberimiz barışmamıştır. Onu gözüm görmesin demiştir. Hâlbuki Peygamberimiz samimi bir mümine gözüme görünme demezdi. Bizler Hz. Hamza (a.s)’nın katilini hazretlendirip onu savunma refleksi göstermiyoruz. Çünkü Peygamberimiz onu şehit edene dargın ve küskündür. Bizde ona dargınız ve dost değiliz. 

 

Bazı mümin kardeşlerimiz, Peygamberimizin bunların safında durun ve peşinden gidin dediği imamların hakkındaki faziletleri inkâr etmeye daha yatkınlar. Onların düşmanı kim varsa tasdik etmeye daha yakınlar. Onlara fazilet uydurmaya daha yatkın, Peygamberimizin üstün tuttuğu sahiplendiği bendedir dediği zevatın faziletlerini inkâr etmeye daha yatkındır. Mütevâtir hadislere, bu ülkede ulaşılabilecek en üst makama ulaşmış insan bile zayıf hadistir diyor. Ama Muaviye’ye Allah’ın laneti olsun desen bile “Peygamberin sahabesidir” diyerek başlıyor menkıbe uydurmaya. İmam Ali (a.s)'yle savaşana, İmam Hasan’ı zehirleyene daha yatkındır. 

 

Peygamberimiz demiştir ki, Ehl-i Beyt'in dostuna dost, düşmanına düşmanım. Bunlarla savaşan benimle savaşmıştır. Bunlarla barışan benimle barışmıştır. Bende bu Peygamberin ümmetiyim sende ümmetisin. Birimiz onların faziletlerine inkâra daha yatkın, birimiz onların aşkıyla yanıp tutuşuyor. Birimiz onların düşmanına düşman, birimiz onlarla kim savaşmışsa ona bir menkıbe uydurma temayülünde. Peygamberimizin en sevdiği kişilerle savaşanlar için menkıbe uydurma peşindesin,  burada bir çelişki yok mu sizce? Allah’ım! Beni 12 İmam’la haşr et. Onların ecdat silsilesiyle haşr et. Sen eğer bunların karşıtlarına daha çok meyilliysen, de ki Allah’ım beni Yezid’le, Muaviye’yle haşr et. Sen de böyle dua et. 

Bu gece gelen meleklerin tamamı gelip selam ve esenlik sunmaktalar, yerdeki Allah’ın Hücceti’ne ve o Hüccet’in peşinden gidenlere.  

 

Allah dünya ve ahirette Kur’an-ı Natık ve Kur’an-ı Samit'en bizleri ayırmasın.” dedi. 

 

Özgündüz'ün konuşmasının sonunda verilen aranın ardından Cevşen-i Kebir Duası'na devam edildi.  

 

Cevşen-i Kebir Duası'nın ardından Erdebil’den katılan Ehl-i Beyt Meddahı Hacı Mehdi Bedehsan’ın okuduğu mersiye ve sinezenlerle gözyaşları sel oldu.

 

Sahur yemeğini Zeynebiye Camii çay bahçesinde yiyen katılımcılar, yemeğin ardından hep birlikte "Bike Ya Allah" duasıyla Yaradan'a yakardılar. Duanın peşinden başlayan sabah namazını eda eden Zeynebiyeliler muhtemel Kadir Gecesini ihya etmenin huzuruyla Zeynebiye'den ayrıldılar.