“Birleşmiş Milletler’in verilerine göre; Yemen Savaşı’nda yaşamını yitirenlerin sayısı 7000’i aştı. Buna karşılık Arabistan öncülüğündeki koalisyon uçakları ateşkese rağmen Yemen’i füze yağmuruna tutmaya devam ediyor. Yemen’in ikinci başkenti unvanına sahip olan Aden şehrinde göze çarpan olaylar ve özellikle de bu şehirde yapılan soykırım Yemen tarihinde görülmemiş bir durumdur.
İnsan Hakları Örgütü bugün resmi bir bildiri yayımlayarak; Yemen eski hükümeti ve emniyet güçleri tarafından sivil halkın zorla göç etmeye zorlanması olayını gündeme getirdi. Yemen’in güneyindeki köylerde yaşayan halk zorla Taiz ve Aden başta olmak üzere diğer şehirlere yollanmaktadır.
Öte yandan; Sosyal paylaşım sitesi Youtube’da masum sivil halktan yüzlerce kişinin kamyonlara doldurularak kesimhaneye gönderilen hayvanlar misali şehirlerinden zorla çıkarılarak bilinmeyen başka yerlere gönderildiklerini gösteren görüntüler yayımlandı. Bu duruma maruz bırakılan yüzlerce masum insanın tek suçu; güney şehirlerinde yaşamaları.
Arap koalisyonuna bağlı yetkililer; zorla mülteci konumuna sürükledikleri masum Yemen halkının yaşadığı insanlık dışı duruma ilişkin olarak; “Kimlikleri ya da kendilerini tanıtacak herhangi bir belgeleri yoktur” bahanesini öne sürerek yaptıklarını meşrulaştırma peşindeler. Hâlbuki bu geçersiz bir bahanedir. Çünkü Yemen halkının yarıdan fazlası böyle bir kimlik belgesini yanında zaten taşımamaktadır. Buna karşılık ülkelerinin her köşesine de bu belgeler olmadan rahatça gidip gelebilmektedirler.
Acaba Yemen topraklarında savaşan Blacwater paralı askerleri böyle bir kimlik kartına yahut Yemen nüfus cüzdanına sahip midirler? Acaba tüm Yemen topraklarını işgal eden bu askerler, kanuni bir nüfusa sahip midirler? Bu konu Arap koalisyonu bayrağı altında, Yemen topraklarında savaşan diğer güçler için de geçerlidir.
Bu adımlar Yemen’deki kabileleri ve mezhepleri ayırma planının bir başlangıcıdır. Nitekim de Yemen’in güneyinde ve kuzeyinde iç savaşın tohumları atılmıştır ve bölgesel yönelim ile gerginliği yayılmaktadır. Bu adımlar; barış içinde birlikte yaşama felsefesi, insani değerler ve İslam dini öğretileri ile çatışmaktadır. Yemen toplumu arasındaki çatlaklıkları artırılmış olması Yemen Savaşı’nın süresini giderek uzatmaktadır.
Başkent Sana, Yemen’in doğusundan batısına, kuzeyinden güzeyine kadar birçok bölgeden gelen insanlarla doludur. Bu insanlar hep birlikte emniyet içerisinde beraberce yaşamaktadırlar ve şehirlerini korumak için canları pahasına direnmeye hazırdırlar. Yemen’in diğer şehirleri de(Aden hariç) bu davranışı sergilemektedirler.
Öte yandan; koalisyon güçleri bu şehirlerin kendileri tarafından kurtarıldığını iddia ediyor. Bu güçler; Yemen’in iyiliğini, emniyetini ve halkın refahını düşündüklerini iddia ediyorlar.
Acaba “Keskin Fırtına” Libya, Suriye ve Irak’ta uygulanan soykırım projesini Yemen’de tekrar uygulamak mı istiyor?
Tüm parçalar şunu gösteriyor ki; bu gidişat Aden’de başlamıştır. Söz konusu fırtınanın en önemli önceliği mezheplere göre; Yemen’in kuzeyi ile güneyini birbirinden ayırmaktır.
Bu durum, Amerika’nın bu plana destek için özel birlikler göndermesini açıklamaktadır. Bu birlikler El-Kaide ve BAE’nin tahripleri ile mücadele adı altında Hadramut’tan Yemen’e girmişlerdir.
Biz uzun yıllar boyunca Yemen’in kuzeyi ve güneyi arasında vahdet sağlamak amacıyla güney halkı aleyhine yapılan zulme karşı çıktık. Yine aynı şekilde Sana’daki merkezi hükümete bağlı fesat grupları tarafından güney halkının malının ve topraklarının yağmalanmasına karşı çıktık. Biz, güney halkının geri çekilmesine ve onların siyasi haklardan mahrum bırakılmasına karşı çıktık. Bu nedenle bugün de bölgede soykırım yapılmasına bu eylemler derinleşmeden karşı çıkıyoruz.”