Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Veda Haccı ve Gadir-i Hum Hadisesi
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
15-10-2012 11:05 - 1915 Okunma

 

 Peygamber hac ve umre farizaları arasında hiç kimsenin evinde kalmayı istemedi. Bundan dolayı da kendisi için Mekke’nin dışında bir yerde çadır kurmalarını destur verdi.
 
Nitekim Zilhicce’nin sekizi gelip çatmıştı. Allah evinin ziyaretçileri 9. günün öğle vaktinden akşam güneş batana kadar Arefe’de kalabilmek için bu günde Mekke’de Arafat’a doğru hep birlikte hareket geçiyorlar.
 
 Peygamber Terviye günü de dedikleri Zilhicce’nin sekizinde, Mina yolundan Arafat’a doğru harekete geçti ve 9. günün akşamına kadar Mina’da kaldıktan sonra yeniden kendi devesine binerek Arafat’a doğru yola düştü.
 
Hz. Peygamber (sav) çadırının kurulduğu yer olan “Nemire” adlı noktaya gelince yeniden devesinden aşağı indi. 
Allah Resulü (sav) veda haccında yüz bini aşkın bir kitleye irad ettiği o tarihi konuşmasını kendi bindiği devenin üzerinden yaptı.  
Arafat toprakları ve Hicaz milleti o güne kadar böylesine muhteşem bir topluluğu bir daha görmemiştir.  
 
O gün o topraklar, tevhit nidası ve şiarları altında inliyordu. Daha düne kadar da müşriklerin ve putperestlerin ikametgâhı olan bu bölge, artık ebedi olarak muvahhit ve tevhit ehli Müslümanların karargâhı haline gelmiştir. 
 
Peygamber öğle ve ikindi namazlarının Arafat topraklarında yüz bin kişilik bir cemaatle birlikte eda etti. Namazın ardından da devesine binmiş bir halde meşhur tarihi hutbesini irad etti. (Sahabelerinden birisi de yüksek ve dolgun sesiyle) onun sözlerini tekrarlayarak bu sözleri uzakta olup ta duymayanlara ulaştırmaya çalışıyordu.
 
Peygamber,  o günkü sözlerine şöyle başladı:
 
  Bütün övgüler Allah’a mahsustur; O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret diler ve O’na döneriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden Allah’a sığınırız. Allah, kimi hi­dayet ederse onu saptıran olmaz ve kimi saptırırsa, artık onu hi­dayet eden bulunmaz. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka bir ilah yoktur; tektir ve ortağı yoktur. (Yine) şehadet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.
 
Ey Allah’ın kulları, Allah’tan çekinmeyi size vasiyet ediyorum. Sizi, O’nun emrine itaat etmeye çağırıyor ve hayır şeyler için Allah’tan yardım diliyorum.
 
Ey insanlar, size açıklayacağım şeylere iyice kulak verin; doğrusu bilmiyorum, belki de bu yıldan sonra bu mevkide sizinle bir daha görüşemeyeceğim.
 
Ey insanlar, bu günün (hac günlerinin) ve bu şehrin (Mek-ke’nin) kutsallığını çiğnemenin haram olduğu gibi, siz Müslümanların da kan ve haysiyetleri birbirinize haramdır. (Birbirinizin kanını dökmeğe ve haysiyetini zedelemeğe hakkınız yoktur. Ey Müslümanlar! Bu mesajı size) tebliğ ettim mi? (Bu sözle Resulullah salla'llahu aleyhi ve alih Müslümanlardan ikrar aldı ve daha sonra şöyle dedi:) Allah’ım, sen şahit ol.
Yanında bir emânet bulunan kimse, emâneti sahibine iâde et­melidir. Cahiliye devrindeki ribâ (faiz anlaşmaları) geçersizdir. Geçersiz kıldığım ilk ribâ da (amcam) Abbas ibn-i Abdul­muttalib’in ribasıdır. Cahiliye döneminde dökülen bütün kan davaları bitmiştir. Geçersiz kıldığım ilk kan davası ise, amcam oğlu Amir Rabia ibn-i Haris ibn-i Abdulmuttalib’in ka-nıdır. Kâbe’ye hizmet etmek ve hacılara su vermek hariç, bütün cahiliye âdet ve gelenekleri kaldırılmıştır. Kasıtlı adam öldürmenin kısası vardır. Şibh-i amd öldürmenin (yani öldürme kastı ol­maksızın birisine bir taş, baston veya benzeri bir şeyle vurarak onun ölümüne sebep olmanın) yüz deve diyeti vardır. Bundan daha fazlasını istemek, cahiliye âdet ve geleneğine uymaktır.
 
Ey insanlar, Şeytan yeryüzünde (bir ilah gibi) tapılmaktan ümidini kesmiştir ve küçük saydığınız diğer işlerde itaat olunmaya razı olmuştur.
 
Ey insanlar, "Nesi (haram ayları kendi vaktinden başka zamana ertelemek) ancak küfürde bir artıştır. Bununla kâfirler, sapıklığı daha da artırırlar. Allah’ın haram kıldığının sayısına uymak için, onu bir yıl helâl, bir yıl haram kılıyorlar."1 Zaman, dönüşü neticesinde göklerin ve yerin yaratıldığı günün biçimine ka­vuşmuştur.2 (Allah-u Teâla buyuruyor ki): "Gerçek şu ki, Allah katında ayların sayısı gökleri ve yeri yarattığından beri Allah’ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır."3 Üçü peş-peşedir, birisi tek; (peş-peşe olanlar) Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem (dir). (Biri de) Cemadiy-el ahire ve Şa’ban arasında yer­alan Recep ayıdır. Acaba tebliğ ettim mi?... (Bu mesajı size ulaştırdım mı?) Allah’ım, Sen şâhit ol.
 
Ey insanlar, kadınlarınızın sizin üzerinizde ve sizin de  onların üzerinde bir takım haklarınız vardır. Sizin, onlar üzerindeki hak­larınız şunlardır: Hiç kimseyi yatağınıza sokmasınlar. (Başkalarıyla zina etmesinler.) Sevmediğiniz birisini izniniz olmadan evinize götürmesinler; fuhuş ve çirkin işlere bulaşmasınlar; eğer yapar­larsa, onlardan ayrılıp yataklarda yalnız bırakmanıza ve fazla incitmeyecek şekilde, yavaş dövmenize Allah izin vermiştir.
 
Eğer o işler­den çekinip size itaat ederlerse, onların yiyeceğini, giyeceğini bili­nene (örfe) uygun olarak vermelisiniz. Onları Allah’ın emaneti olarak almış ve Allah’ın kitabının hük­müyle onları kendinize helâl etmişsinizdir. Kadınlar hakkında Allah’tan korkun ve onların hayrını isteyin.
 
Ey insanlar, “mü’minler ancak kardeştirler”4. Hiçbir mü’mine kardeşinin malı, gönül rızası olmaksızın helâl olmaz. Acaba tebliğ ettim mi? (Mesajı ulaştırdım mı?)... Allah’ım, Sen şahit ol.
 
Sakın benim  vefatımdan sonra tekrar cahiliyetdeki küfre geri dönüp, birbirinizin boyunlarınızı vurmayasınız.
Doğrusu ben sizin aranızda öyle bir şey bıraktım ki, eğer ona sarılırsanız, hiçbir zaman sapıklığa düşmezsiniz: Allah’ın kitabı (Kur’an) ve öz soyum olan Ehl-i Beyt’im. Acaba tebliğ ettim mi?... Allah’ım, Sen şahit ol.
 
Ey insanlar, Rabbiniz birdir; babanız da birdir; hepiniz Adem’in soyundansınız; Adem de topraktandır. "Allah katında sizin en değerliniz, en çok takvalı olanınızdır."5 Bir Arap, Arap olmayana ancak takvayla üstün olabilir (başka hiçbir şeyle değil). Acaba tebliğ ettim mi?... "Evet" dediler. Resulullah: "O halde hazır bulunanlar, (dediklerimi) burada bulunmayanlara iletsinler." buyurdu.
 
Ey insanlar, Allah mirasta, her mirasçının hissesini belirlemiştir. Hiçbir kimsenin, mirasın üçte birinden fazla olan vasiyeti geçerli değildir. Çocuk kadının şer’î kocasına aittir. Zina edenin hakkı ise taştır. (Recm haddini hak etmiştir.) Babasından başkasına ait olduğunu iddia eden ve kendisini başka bir efendinin kölesi olarak tanıtan, Allah’ın, meleklerin ve bütün halkın lanetine uğrar. Allah-u Teâla onların ne tövbelerini kabul eder, ne de fidyelerini. Allah’ın rahmeti, bereketi ve selamı üzerinize olsun.
 
1 - Tevbe/37.
2 - Hey’et (astronomi) bilginlerinin tastik ettiği üzere bu söz Resulullah salla'llahu aleyhi ve alih’in bir mucizesidir. Çünkü, cahiliyet döneminde kameri aylar üzerinde uygulanan nesi olayı neticesinde kameri takvim hesapları tamamen karışmıştı. Otuz altı yıl geçtikten sonra o yıl nesi hesabıyla gerçek takvim uyum sağlamıştı. Resulullah salla'llahu aleyhi ve alih, hiçbir rasathaneden yararlanmadan bu hutbesinde kameri ayların tam yerini bulduğunu ve halk arasındaki hesapla gerçek hesabın birbiriyle uyum sağladığını bildirmiş ve artık, nesi yapılmasını haram kılmıştır. Nesi olayı şimdi de yahudiler arasında yaygındır. Çev.
3 - Tevbe/36.
4 - Hucurât/10.
5 - Hucurât/13.
 
Peygamber dokuzuncu günün gün batımı vaktine kadar Arefe’de tevakkuf etti. Güneş batıp ortalık kararmaya başlayınca da devesine binerek gecenin bir bölümünü Müzdelife’de fecr ile güneşin doğuşu arasının müddeti zarfında da Meş’ar’da kaldı. 
 
Onuncu günde ise Mina’ya doğru yola koyuldu. Ve “Remy-i Hecere” “Kurbanlık” ve “tıraş olma” merasimlerini eda ettikten sonra da, haccın diğer merasimlerini yerine getirmek üzere Mekke’ye doğru yola çıktı. Bu vesileyle de haccın tüm menasiklerini halka öğretmiş oluyordu. Bazen hadis ve tarih dilinde bu tarihi sefere “Hacc-ul Ved’a bazende “Hacc-ul Belağ” ve “Hacc-ul İslam” adları verilmektedir.
 
Bu adların hepsi de belirli bir münasebet sebebiyle seçilmiştir ki, basiret ehli olanlar için gün gibi açıktır.
Son olarak şu noktayı da hatırlatmak gerekir ki, muhaddisler arasında en meşhur olan kavle göre Peygamber, bu hutbeyi Arefe gününde irad buyurmuştur. Ama bazıları ise Peygamber’in bu hutbeyi Zilhicce’nin on’unda irad buyurduğuna inanmaktadır.(8)
 
1- “Nevamis ve A’raz” kan ve mallarınız anlamına gelmektedir. “Hisal-ı Saduk” C.2 S. 84’e müracaat ediniz.
2-“Sire-i İbn-i Hişam” C.2  S.605
3- K’abe’nin sorumluları haram aylarda savaşmak isteyen Kabilelerden para alarak bu ayları değiştirip yerine başka ayların haram olduğunu söylüyorlardı.
4- Peygamber bu tarihi hutbede Kur’an ve sünneti tavsiye ederken, vefatına yakın günlerde  “Kadir” hutbesinde ise Kur’an ve Ehl-i Beyt’ini tavsiye etmiştir. Bu iki hadis ayrı zamanlarda söylendiği için aralarında herhangi bir çelişki yoktur.
 Çünkü Peygamber’in bir yerde sünneti Kur’an’ın yanında getirmesi ve emanet bırakması,  bir başka yerde de kendi Ehl-i Beyt’ini tavsiye edip onların peşinden gidilmesini gerçekte kendisinin ve sünnetinin peşinden gidilmesi olarak vurguluyor
 5-“Sire-i İbn-i Hişam” C.2 S.605
6-Hisal-ı Saduk C.2 S.84
7-”Bihar-ül Envar C.21 S.405
8- “Tabakat-ı İbn-i Saad” C.2 S. 184
 
GADİR MESELESİ
 Hac merasimi sona erdi. Müslümanlar hac menasiklerini Peygamber-i Ekrem'den iyice bir öğrenmişlerdi. Bu esnada Peygamber, Mekke'den ayrılarak Medine'ye doğru yola koyulmayı kararlaştırdı. Nitekim kervana "hareket" emri verildi. "Cuhfe" 'nin (1) üç mil ötesinde yer alan "Rabiğ" (2) adlı topraklara vardıklarında da "Gadir-i Hum" adlı bir bölgede Cebrail nazil olarak Peygamber'i şu ayetle muhatap kıldı.
 
"Ey Peygamber, bildir sana Rabbinden indirilen emri ve eğer bu tebliği ifa etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun. Ve Allah, seni insanlardan korur." (3)
     Ayetin ifade tonundan da anlaşılacağı üzere Allah-u Teâlâ Peygamber'in uhdesine oldukça önemli bir mes'uliyet yüklüyordu. Yüz bin kişinin bazı rivayetlerde yüz yirmi bin kişinin gözleri önünde Ali'yi hilafet, vesayet ve halifelik makamına tayin etmekten, daha önemli bir iş düşünülebilir mi?
Bundan dolayı da kervana "dur” emri verildi. Önde olanlar ilerlemeyi durdurunca arkada kalanlar da gelip onlara yetiştiler. Öğle vaktiydi ve hava da oldukça sıcak öyle ki kervan ehli olanlar giydikleri ridanın bir bölümünü başlarına diğer bölümünü de ayaklarının altına atmışlardı. Peygamber için de ağaçlardan birinin üzerine attıkları çadır vesilesiyle gölgelik bir yer hazırlamışlardı. 
 
Peygamber öğle namazını cemaatle kıldı. Sonra da etrafını saran kalabalık bir cemiyet arasında kendisi için deve semerlerinden hazırlanan yüksekçe bir yere çıkarak yüksek bir sesle şu hutbeyi irad etti:
 
1-İhram bağlamak için olan mikatlardan biridir. Medine, Mısır ve Iraklıların yol kavşağıdır.
 
2-Şu anda Mekke’nin Medine’ye giden yolu üzerindedir.
 
3- Maide Suresi Ayet / 67
 
PEYGAMBER'İN GADR-İ HUM'DAKİ HUTBESİ
    
“Hamd-u sena Allah'a mahsustur. Sadece ona inanır ve de sadece ondan yardım dilerim. Ona tevekkül ederim. Kendi kötülüklerimden ve uygunsuz davranışlarımdan ona sığınırım. Ondan başka ne bir hidayet edici ve ne de bir yol gösterici vardır. Onun hidayet ettiği kimseyi hiç kimse saptırmaz. Şehadet ederim ki, ondan başka bir ilah yoktur ve Muhammed onun kulu ve Resul'üdür.
 
Ey insanlar! Çok yakında Hakk'ın davetine "Lebeyk" diyerek sizlerin arasından ayrılacağım. Ben mesulüm ve sizler de mesulsünüz. Benim hakkımda yükselerek tasdik edici sesi yükselerek hep birden şöyle dediler:
 
 “Bizler şahadet ederiz ki, sen kendi risaletini hakkıyla yerine getirdin ve elinden geldiğince bu yolda çalışıp çabaladın. Allah sana hayırlı mükâfatlar ihsan etsin.” 
 
   Peygamber buyurdu:
 
 “Acaba Allah'ın birliğine (Muhammed'in onun kulu ve Peygamber'i olduğuna, Cennet ve Cehennem’e ve öbür âlemde ebedi bir hayatın varlığına inanıyor musunuz?"
 
 Hep bir ağızdan "Şahadet ederiz ki doğrudur." dediler.
   
 Sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Ben sizlere nefis ve değerli iki şey bırakıyorum; bakalım bu iki yadigârıma karşı nasıl davranacaksınız?” Bu esnada birisi kalkarak yüksek bir sesle şöyle seslendi;
 
 "Bu iki nefis şeyden maksadınız nedir?" Peygamber buyurdu:
  "İlki Allah'ın kitabıdır (ki, onun bir tarafı Allah'ın elinde diğer tarafı ise sizin elinizdedir.) İkincisi de benim itret ve Ehl-i Beyt'imdir. Allah-u Teala bana, bu iki emanetimin hiç bir zaman birbirinden ayrılmayacaklarını haber verdi.
   
 Ey insanlar! Kur'an'dan ve benim Ehl-i Bey'timden daha öne geçmeye çalamayın. Aynı zamanda bu iki değerli emanetimin yolunda çalışmaktan da hiç bir zaman geri kalmayın. Aksi takdirde helak olursunuz.
 
Bu arada Ali'nin elini tuttu ve o kadar havaya kaldırdı ki, her ikisinin koltuk altındaki beyazlığı görüldü. Onu böylece bütün insanlara tanıttı. Sonra da şöyle buyurdu:
 
 "Müminlere kendilerinden daha yakın ve layık olan kimdir?"
 
Hep birden "Allah ve Peygamberi daha iyi bilir" dediler. O zaman da Peygamber şöyle buyurdu: "Allah ve ben onlara kendilerinden daha evlayım.”
 
   “Ey insanlar! "Ben her kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. (1) 
Ya Rabbi! Her kim ki, Ali'yi severse sen de onu sev. Ve her kim de ona buğz ederse sen de ona buğz et. Yarabbi! Ali'nin dostlarına yardım et ve
Ali'nin düşmanlarını ise hor ve zelil kıl. Ve Ali’yi hakkın mihveri karar kıl."
 
1-Peygamber daha emin olmak ve sonraları hataya düşülmemesi için bu cümleyi üç defa buyurmuştur.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
15-10-2012 11:05 - 1915 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
22-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım