‘Türkiye ve Suriye Fırat’ın doğusunda birlikte hareket etse ne ABD ne de YPG bölgede kalabilir’
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, dünkü haftalık basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fırat'ın doğusuna harekat düzenleneceği yönündeki açıklamalarını değerlendirmiş, Suriye topraklarında düzenlenecek tüm askeri harekatlar için Şam’ın onayının alınması gerektiğini belirtmişti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden (MGİMO) siyaset bilimci Yuriy Zinin, Sputnik’e verdiği demeçte Zaharova’nın bu yöndeki açıklamalarını yorumladı. Zinin, Türkiye’nin güney sınırlarındaki güvenliğin sağlanması ve ayrıca ülkenin kuzeydoğusundaki durum konusunda Suriye yönetimi ile işbirliği yapmasının, ABD ile çalışmasına göre daha başarılı olacağını söyledi.
'İKİ TARAF DA ANLAŞMAK İSTİYORSA KÜRT SORUNU İHTİLAF KONUSU OLAMAZ'
Zinin, “Tarih, Türkiye ve Suriye arasında 1999 yılında Adana Anlaşması yapıldığını gösteriyor. Bu anlaşmada, Suriye yönetiminin (Abdullah) Öcalan’a desteğinden vazgeçmesi söz konusu idi. Bu bir tutum değişikliğiydi, bu durum doğal olarak Türkiye’de olumlu yankı buldu ve iki ülke arasındaki ilişkiler olumlu yönde gelişti, iyi komşuluk ilişkileri arttı. Bunun da ötesinde ekonomik açıdan da ivme kazandı. Eğer her iki taraf ortak buluşabilecek ortak zemin bulabiliyorsa Kürt sorunu, herhangi bir ihtilaf konusu olamaz” diye konuştu.
'Rusya, Türkiye ve Çin, yaptırım gücünün hayal ürünü olduğunu dünyaya gösterdi'
ABD’nin bu konudaki çift yönlü tutumuna dikkat çeken Zinin, Amerikan tarafının Türkiye ile ‘güvenli bölge’ konusunda görüşmelerini sürdürürken aynı zamanda Kürt birliklere askeri destek vermeyi de sürdürdüğünü vurguladı.
Ay başında medyada çıkan haberlere göre 200’den fazla kamyondan oluşan bir konvoyun Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) Amerikan silahları teslim ettiğini hatırlatan Zinin, “Bu tutum, Kürt oluşumlarının silahlandırılmasını tehlike olarak gören Türkleri çok endişelendiriyor ve sinirlendiriyor. Oysa onları destekleyen taraf aynı zamanda Türkiye’nin bir müttefiki. Tüm bunlar Türkiye’nin sınırlarının yakınında olup bitiyor. Türkiye’yi es geçen bir güç, Kürt oluşumlarına destek veriyor” ifadelerini kullandı.
‘GÜVENLİ BÖLGENİN AŞAMALAR HALİNDE KURULACAĞI YÖNÜNDEKİ AÇIKLAMA GİZEMLİ BİR KONU’
Rus uzman, ABD’nin ‘güvenli bölgenin’ kurulması konusundaki bazı formüllerinin de soru işaretlerine neden olduğunu belirtti: “Amerikalıların beyanındaki formül anlaşılmıyor. Güvenli bölgenin aşamalar halinde kurulacağı belirtilmişti. Bu ne anlama geliyor? Konu gizemli. Kürt birliklere verilen askeri destekten aşamalar halinde mi vazgeçileceği anlamına mı geliyor, yoksa başka bir formül mü söz konusu?”
Arkalarında Amerikan desteğinin olmaması halinde ‘Kürt örgütlerin Suriye ile barışma konusunda daha hızlı karar vereceklerini’ söyleyen Zinin, “Amerikalılar bu birlikleri silahlandırmaya devam ederse, Türkiye ile arasındaki ilişkiler daha da gerilecek” diye konuştu.
'Türkiye ile ABD'nin Suriye konusunda anlaşması pek muhtemel görünmüyor'
Suriye’nin kuzeydoğusunda yaşayan Kürt halkı ile ilgili düşüncelerini de dile getiren Zinin, “Ortak bir zemin bulmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Eğer Kürtler gerçekten Suriye ile ortak bir dil bulabilirlerse, Suriye topraklarında yaşayan bu kişilerin Suriye halkının bir parçası oldukları ortada. Dolayısıyla kozlarını uzaktaki Amerikalı amcaya oynamaktansa doğrudan komşularıyla, ülke yönetimiyle ilişkiler kurmaları daha iyi olur” dedi.
Zaharova’nın Suriye topraklarında düzenlenecek askeri harekâtlar için Şam’ın onayının alınması gerektiği yönündeki sözlerini yorumlayan Zinin, “Elbette ki bu açıklama gerçekçi ve uluslararası yasalar ruhuna uygun. Burası Suriye’nin uluslararası yasalarda tanınmış olan toprağı. Sorunlar, hangi gerekçeyle olursa olsun egemen bir ülkenin toprağı üzerinden çözülmemeli. Bu elbette ki Amerikalıların bir tür oyunu, Türkiye’ye bir baskı aracı ve orada üsleri oldukları için orada daha uzun süre kalabilme isteği” ifadelerini kullandı.