Evliya Çelebi, meşhur "Seyahatname"sinde Anadolu ve Mısır'da 'Yezid, İmam Hüseyin'in başı ile de böyle oynamıştı' diye yasaklandığını anlatmıştı: "Hadise, Arap tarihlerinde açık bir şekilde yazılıdır ama bundan haberdar olmayanlar topla oynayıp hokkabazlık ederler..."
Habertürk gazetesinden Murat Bardakçı, Türklerin 'top' kavramıyla bundan binlerce yıl önce, Asya'dan Anadolu'ya gelmediği zamanlarda tanıştığını yazdı.
İçerisi saman dolu meşin bir topla bugünkü futbola benzer bir biçimde oynanan oyuna 'depük' denirken, bunun yerini 'çevgan' aldı ve çevgan yüzyıllar sonra Avrupa'nın 'polo'su oldu.
'HZ. HÜSEYİN'İN BAŞIYLA BÖYLE OYNANDI'
Murat Bardakçı'nın kaleminden, top oyununun Asya'daki 'depük'ten Anadolu'da 'Yezid, İmam Hüseyin'in başı ile beyle oynamıştı'ya gelen tarihi:
BİTLİS'TEKİ TOP OYUNU
Evliya Çelebi, meşhur "Seyahatname"sinin dördüncü cildinde çevgan oyunundan da bahseder, Bitlis'te "Çevgan Meydanı" diye bir yer olduğunu anlatı ama çevgan oynayanların günaha girdiğini söyler.
İşte, Evliya Çelebi'nin yazdıkları:
"... Bitlis'te, Şeref Han Camii yakınında Çevgan Meydanı denilen bir yer vardır. Atli silahşörler bu her hafta meydanda çevgan ve cirit oynayup marifetlerini gösterirler. Çevgan şöyle oynanır: Meydanın bir ucunda mermerden bir taş, diğer ucunda ise uzun bir sütun vardır. Her iki tarafta biner atlı toplanır, ellerine kızılcık ağacından yapılmış eğri birer topuz ve sopa ile beklerler. Ağaçtan yapılmış ve adam kellesi boyunda olan bir top getirilir, mehter çalmaya başlar ve her iki taraftan birer kişi atlarını ortaya sürüp ellerinde sopalarla topa vurarak toğu kendi taraflarındaki dikili taşların gerisine atmaya çalışırlar. Top bazan havaya uçar ve bir başka atlı gelip vurarak kendi tarafına geçirmeye çalışır. Topu kendi sınırlarından içeri geçirenler oyunu kazanmış, diğerleri de kaybetmiş sayılır ve oradaki herkese çok büyük ziyafet çekerler. Oyundaki atlar bile topa alışmış vaziyettedir. Öyle ki kedi fareyi nasıl takip ederse, at da topu öyle takip eder. Ama bazı müsabakalarda oyunu seyredenlerin birbirlerine girp kan döktükleri de olur.
Ama, din alimleri bu top oyununa izin vermeyip yasaklamışlardır ve yasağın sebebi, Kerbela Çölü'ndeki hadisedir:
Hazret-i Hüseyin Kerbela'da şehid edildikten sonra, mübarek başı onunla beraber şehid edilen diğer mübarek kişilerin başlarıyla beraber Şam'da bulunan Yezid'e gönderilmişti. Yezid, o sırada hamamdaydı ve haberi alınca hamamdan çıktı, atına bindi, eline bir çevgan sopası aldı ve İmam Hüseyin Hazretleri'nin yere konulmuş olan mübarek kellelerini bu sopa ile vurarak yuvarlamaya başladı. Sonra, diğer Kerbela şehidlerinin başlarına da aynı işi yaparak hokkabazlık eyledi.
ARAP TARİHLERİ YAZIYOR
Derken, İmam Hüseyin'in kellesini on bin askerle beraber Mısır'a gönderdi ve 'İşte, bağlandığınız İmam Hüseyin'in başı' dedi. İmam'ın kellesi, günler boyu buradaki Rumeli Meydanı'nda kumlar üzerinde kalıp yuvarlandı. Bu sırada Yezid'e bağlı olan bazı Mısırlılar, İmam'ın başına ayaklarıyla vurdular. Bu işi yapanların soyundan gelenlerin ayakları hala tulum gibidir.
... Mısır'da ve Anadolu'da topla oynamak, işte bu yüzden yasaktır; 'Yezid, İmam Hüseyin'in başı ile de böyle oynamıştı' diye yasaklanmıştır. Hadise, Arap tarihlerinde açık bir şekilde yazılıdır ama bundan haberdar olmayanlar topla oynayıp hokkabazlık ederler..." ("Seyahatname", Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Bağdad Kitapları, numara 305, cild: 4, varak: 234.a).