Talan Cuma hutbesinde: “Şevval ayının içerisindeyiz. Al-i Suud ilk Baki Kabristanlığı yıkımını 1806 yılında gerçekleştirdi. Son yıkımını ise 1926 yılında gerçekleştirdi ve dünyadaki bütün Müslümanlar bu yıkımlara tepki gösterdiler.
Ama ne yazık ki hiçbir netice vermedi. Cennet'ül Baki’de yatan Peygamber Efendimiz’in Ehl-i Beyt’inin pak kabirleri orada bulunmaktadır. Müslümanların kutsalına saygı göstermediler. Böyle bir cinayete imza attılar ve Resulullah’ın türbesini de yıkmak istediler. Ama Allahu Teale bir şekilde engel oldu.
Allahu Teale bir an evvel Al-i Suudi o topraklardan tez zamanda yıkıp atsın.
İsrail ve Vahhabiler İngiliz’in evlatlarıdır. Bunlar Afrika’dan Asya’ya kadar tüm İslam coğrafyasında tahribat yaratmıştır.
Afganistan ve Afrika bunun en bariz örneğidir. Orada yaşayan Müslümanlar yaşadıkları vatanlarını bırakıp, başka ülkelere göç ediyorlar. Afrika’ya bakın o insanlar denizlerde boğulmayı vatanlarında kalmaya tercih ediyorlar. Bu durum sizce insanlığın neresinde bulunmaktadır. Özellikle Vahabizim’in hâkim olduğu ülkelerde bu olaylar vuku bulmaktadır.
İsrail 10 Mayıs’tan itibaren Filistin’de katliama devam etmektedir.
Bu yapılan insanlık dışı bir harekettir. Filistinliler Müslüman olmasa dahi, bizim din kardeşlerimiz olmasalar dahi yapılan zulüm ve katliamlar insanlığa hakarettir. Allah lanet etsin.
Müslümanların Ramazan Bayramını zehir ettiler.
İki yüz elliye kadar yaşlısından gencine, çoluk çocuk demeden canına kıydılar. Dünyanın gözünün önünde ve Birleşmiş Miller (BM) bir karar alamadılar ne yazık ki, bu kadar zavallı olmuşlardır. Bunun bir meşruiyeti kalmamıştır. Birleşmiş Miller (BM)’nin görevi insanlara yapılan zülüm ve haksızlıkları korumak amacıyla kurulmuştur.
Bu savaş neden başladı?
İsrail mahkemesinin kararıyla Şeyh Cerrah’da,Filistinli insanların evlerini terk etmesi ve oraya İsrail vatandaşlarının yerleştirilmesi sebebiyle olaylar vuku bulmuştur. Ardından orada bir direniş başlıyor.Mahalle halkı ve İsrail polisi arasında bu direniş büyüyerek çatışmaya dönüşüyor.
Sonuç ne oldu?
Bugün gece iki sularında bir ateşkes gerçekleşti.
Eğer o mücehhes silahlara bakılırsa İsrail kaybetmiştir.
Neden diye soracak olursanız, tepeden tırnağa modern silahlara sahip olmasıyla birlikte karşı tarafın da el yapımı füzeleri var. Demir kubbeyi deldiler onların hiç tasavvur etmedikleri diğer taraftan İsrail koşulsuz anlaşmayı kabul etti. Bu yenilgidir zafer Filistinli kardeşimindir. Yaşasın Filistinli kardeşim yaşasın direnişin zaferi. Yaşasın Kudüs!
Tabi ki de ülkemizin yetkililerin çalışmalarını unutmamamız lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuyla alakalı önemli bir açıklamasında: "Bu terör devleti İsrail'in ne olduğunu tüm dünyanın bilmesi lazım. Özellikle gençlerimize sesleniyorum. İsrail'i çok iyi tanımanız, anlamanız lazım" ifadelerini kullandı.
Bunda hiç şüphe yoktur. Ayrıca Birleşmiş Milletlerde (BM) Dışişleri Bakanımız ve diğer İslam ülkelerinden gidip orada toplanmaları en azından Filistinlinin ahını yansıtmaları ve onun ikiz kardeşi olan Suudiler den çok cılız bir sesi çıktı.
Ayrıca sosyal medyada gördüğüm kadarıyla birileri sözde Azerbaycan Devleti İsrail’in yanında yer almıştır vs. gibi ifadeleri kullanmışlardır. Karabağ Savaşında birileri nasıl Azerbaycan ve İsrail bayraklarıyla kutlamalara katılıp o zaferden soğutmak için çalışıyorlardıysa. Burada da aynı formül uygulanmaktadır.
İster geçmişte olsun ister günümüzde olsun Azerbaycan devleti, Filistin devleti ve halkının yanında olmuştur. İsteyenler arşivleri inceleyebilirler. Bu zafer mübarek olsun. Allah’ın izniyle o toprakların asıl sahipleri olan Filistinlilere dönecektir.” dedi.
