İSTANBUL- Halkalı Zeynebiye Camii'de kılınan Cuma namazı hutbesinde konuşan Türkeyi Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz bölgede yaşanan son gelişmeleri değerlendirerek, tekfirci Vahabi-Selefi telhikesine dikkat çekti. Özgündüz Suriye'ye yönelik olası müdühale konusunda da çarpıcı uyarılarda bulundu.
Özgündüz şunları söyledi: "Bizim sıkıntımız nedir? Sıkıntımız yalandır. Yalana inanmaktır. İngilizlerin, Osmanlı'ya karşı İslam birliğini bozmak üzere, imparatorluğu yıkmak üzere kurdukları Vahabiler, o gün Osmanlı ile savaştı, bütün Ehli Sünnet ile savaştı, katliamlar yaptı. 200 sene öncesinden bahsediyorum. Bir asır sürdü onların cinayetleri, İslami eserleri yok ettiler.
Peygamber’in Mekke döneminde vahiy aldığı eşi Hz. Hatice’nin evini, demekten ben utanıyorum ama onlar yapmaktan utanmadı, ümmet de hala onları Müslüman saymaktan utanmıyor, tuvalet yaptılar. İslami eserleri, buna bizim ecdadımız Osmanlının orada yaptıkları eserler de dahil hepsini yıktılar, yok ettiler. Şehitlerin mezarlarını, Ehlibeyt'in mezarlarını yıkarak, yerle yeksan ettiler.
Ravza-i Mutahhara'yı da yıkacaklardı ki, bugün zaferini kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın komutanı Mustafa Kemal Atatürk (ruhu şad olsun) ültimatom verdi, "Ravza-i Mutahhara'ya dokunursanız, ben Mehmetçik’i alır oraya gelirim. Savaşırım." dedi. Bu belgeyi, AKP'den milletvekili olan, ülkenin akademisyenlerinden biri olan Yalçın Taş Hoca hariciye arşivinden çıkardı.
Bugün işte böyle bir kahramanın, bu yurdu İslam yurdu yapan mücadelesinin, büyük zaferinin günüdür ki bu zafer Müslümanlar için zafer oldu. Emperyalizme karşı bir zafer oldu. Bu nedenle 30 Ağustos Zafer Bayramı, önce Türk milletine, bu necip millete, sonra da bütün Müslümanlara kutlu olsun.
Bu Vahabiler yakın geçmişte Mekke’de 500 Şii hacıyı o mukaddes topraklarda katlettiler. Bir- iki sene sonra hatırlayacaksınız yine 500 Türk hacısını tünellerde boğdular.
Vehabiler Pakistan Genelkurmay Başkanlığı ile irtibat kurdular İslam adına, bu yaklaşık 35 yıl önceydi. Ne oldu? Ziya-ül Hak geldi bir ihtilal yaptı, o gün bu gündür Pakistan'da kan akıyor. Orada kurduğu beş bini aşkın medreseler ile Suudi Arabistan, Taliban yetiştirdi.
Allah ruhunu şad etsin, vahdetin şehidi, Rabbani ve Hikmetyar, Rus'a karşı savaşmış ve devlet kurmuşlar. Ama bu yetmedi onlara, Taliban geldi o hükümeti yıktı. Afganistan'ı ne duruma düşürdükleri ortada, düşmanın işgaline fırsat verdiler, yetmemiş gibi Buda Heykeli'ni topa tuttular. Onların tahriki yüzünden şimdi Myanmar'da Müslüman çocuklar diri diri mangallarda pişiriliyor. Budistlerin tanrılarını sen bombalarsan, neticesi de o olur.
Pakistan’nın Kuveyta’da bir saldırıda 500 ölü-yaralı, bu katliam. Bu katliamlar halen sürüyor ve senin sesin çıkmıyor! Her gün Pakistan'da, Afganistan'da saldırı var. O saldırıları kim yapıyor? Vahabiler. Her gün Irak'ta saldırı var mı? Hüseyniyeler'e, ibadethanelere, Ehlibeyt İmamları’nın türbelerine saldırı var mı? Var ama senin sesin çıkmıyor. Bilakis onların terörist başı Tarık Haşimi'yi getirip bana nispet yapar gibi besliyorsun. Saldırgan tarafın üstüne çullanacaktık, saldırgan tarafa alkış tutmuşuz.
Sen Kuran'ın ayetini ayağının altına alıyorsun. Ama o taraftan, İslam’ı bahane ederek iktidara geliyor, ama üstünden Allah'ın bu kesin hükmünü, ayetini de çiğnerseniz. Bu mudur sizin samimiyetiniz, sorgularım ben İslami samimiyetinizi.
Esad, Anti Emperyalist, Anti Siyonist Duruş Sergilemeseydi, Bu Savaşa Maruz Kalmayacaktı
Suriye'de başından beri Beşar Esad barışçıl çözüm istiyor mu, istemiyor mu? Allah'tan korkun, millete yalan pompalamayın. Başından beri "Gelin ne diyorsanız o olsun. Anayasayı değiştirelim, değiştirdim, yetmedi mi? Gelin hangi maddelere itirazınız varsa yapalım. Beni mi devireceksiniz? Koyun sandığı, benim halkım ister beni devirsin, isterse Suriye halkı beni idam sehpasına götürsün.” diyor. Dedi mi? Dedi, kendinizi Allah'tan etmeyin, dedi.
İran İslam Cumhuriyeti, altı maddelik bir sulh, bir barış, bir çözüm paketi sundu mu, sundu. O barış paketini Beşar kabul etti mi? Ama teröristler kabul etmedi. Beşar sandık dedi, sandık mukaddestir, sandık her şeydir diyenler, "bu şartlarda sandık olmaz" dediler. Allah'tan korkun. Nedir kuşkun? Beşar iktidardayken sandıkta hile olur mu diyorsun? Herkes, herkesi kendisi gibi sanır ya. Ne yapmak lazım? Sandıkta, doğru oy kullanılacak mıdır, kullanılan oy doğru sayılacak mıdır? Kaygınız bu muydu?
Tamam, bunu önlemek için bütün dünyadan, Avrupa'dan, bölgeden, Türkiye'de dahil gözlemci gönderirdik. Oradaki kaygımızı giderici önlemler alırdık reddetmek yerine. Binlerce, on binlerce çocuk ölüyor. Suriye, yakılıp yok ediliyor.
Suriye'nin suçu ne? Antiemperyalist, anti Siyonist olması. Eğer bu cepheden vazgeçseydi Suriye, yine gülüm cicimdi. Beraber yine tatil yapıyordunuz. Eğer Suriye Amerika'ya biat etseydi, eğer Suriye İsrail ile yoldaş olsaydı, şimdi siz beraber piknik yapıyordunuz. Bunu mertçe, açıkça söylesin herkes. Böyle midir, değil midir?
Barışçıl çözümden yana olmamız gerekirken, savaştan yana olanlar, bakın bunun hesabını ahrette kesinlikle verecek. O ağlayan anaların gözyaşı boşa değil. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.
Ben Göğsümü Siper Etmeye Hazırım
Peki ben niye orayla bu kadar ilgiliyim? Benim sebeplerimi söyleyeyim.
1- Ben dün, bugün hükümette olan dostlarımla beraber, İsrail bayrağı yakıyordum, Amerika bayrağı yakıyordum, kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail diyordum. Öyle midir, siz buna şahit misiniz? Bugün de aynı noktada durmuşum ve feryat ediyorum. Kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail diyorum. Ben yerimi değiştirmemişim, ben dün beraber olduğumuz yerde durmuşum, kardeşlerim siz neredesiniz, ben size bunu soruyorum. Siz yerinizi değiştirdiyseniz, kendinizi gözden geçirmek durumundasınız. Ben dün olduğumuz yerdeyim. Ya da diyeceksiniz ki, biz, dün yanlıştaydık, bugün doğruyu bulduk. Bunu diyebilir misiniz? Buyurun söyleyin, açıkça ve mertçe söyleyin.
Beni ilgilendiren birinci yanı budur. Bugünkü Suriye devleti, anti Siyonist, antiemperyalist olduğu için, bunca zulme maruz kalmıştır, ben, mazlumun tarafındayım, anti emperyalist cephede duruyorum.
2- Bu desteklediğiniz teröristler ve çoğu yabancı ülkeden gelen saldırganlara karşı Kuran savaşın diyor. Biz bunları ne işse, besleyip eğitiyoruz. Bunların eğer, sadece devrim derdi olsaydı, çok fazla belki yüreğim sıkılmazdı bundan.
Hz. Hücr b Adiy'i mezarından çıkardılar mı? Fethettiği topraklarda mezarında dahi bırakmadılar. Şimdi bu canilerin, bu çakalların, Allah göstermesin, Şam'ı ele geçirdiğinde, Seyyide Zeyneb'in başına gelecekleri düşünebiliyor musunuz? Bunu aklımdan geçirmek bile beni çıldırtmaya yetiyor. Peygamber'in namusudur, Ali'nin, Fatıma'nın namusudur.
Dün dedim, bugün de diyorum. Ben hazırım göğsümü siper etmeye. Lüzum olduğu gün, kabul edildiği gün, ben bir neferim, orada kendimi siper edeceğim. Ben baka baka Zeyneb'in mezarına dokundurtmam, canımda can varken.
Ben tarafım. Kuran'dan yana tarafım, Resul'den yana tarafım, Resul'ün namusundan yana tarafım.
İran'ın orada ne işi var, Hizbullah'ın orada ne işi var? Hepiniz diyor musunuz oradan sonra sıra Hizbullah'tadır, Hizbullah'tan sonra sıra İran'dadır. Öyleyse cevabını kendiniz verdiniz. Hizbullah veya İran kurbanlık koyun gibi, kesilme, boğazlanma sırasını mı bekleyecekler? Demek ki çok doğal, çok meşrudur orada olması. Madem sıraya koymuşsunuz, oturup ölüm sırasını beklemeyecek tabi ki. Fakat İran ordusu orada yok, buna ihtiyaç da yok bugün. Olsaydı bizim de haberimiz olurdu, sizin de haberiniz olurdu, yalan şeyler pompalamayın.
Hizbullah, kendi muhasarasını kırmak için Kusayr'a girdi, bununla beraber, Seyyide Zeyneb’i korumak hepimizin görevidir. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ettim, Türkiye devletinin de, her Müslüman devletin de görevidir. Orası bir askeri üs değil, bir siyasi yer değil.
Siz bana söyler misiniz, o bölgede bu kadar ilgisi olan İran'ı, Lübnan'ı sorgulayacağınıza, İngiliz'in, Amerikan'ın, Fransa'nın, İtalya'nın orada ne işi var?
Sürekli davet ediyorsunuz, biraz İslami gayretiniz olsun. Haçlıyı davet ediyorsunuz, ne yapmak için? Libya'yı bombaladılar, sizin kârınız ne oldu bundan? Millet olarak bizim alnımıza bir kara leke sürdünüz.
Afganistan'ı işgal ettiler bizim ne kârımız var bundan? Irak'ı işgal ettiler, Türkiye'nin bundan ne kârı var? Bunu bir söyleyin bakayım, ne kârımız oldu?
Suriye'yi de işgal edince kâr sağlayacağız sanıyorsunuz öyle mi? Suriye'yi bölerek, senin ülkeni bölmek istiyorlar. Bunu 8 yıl önce demiştim, şimdi de tekrar ediyorum. O yüzden, ülkem adına da tarafım. Sen neye davet ediyorsun onu söyle.
Sonra gördüler ki, bu pirinç çok su götürüyor, davetiyeniz reddedildi. İngiltere geri tepti, Fransa dedi ki bende gitmeyeyim, Amerika dedi ki hele bakalım ne oluyor.
Allah Kuran'da diyor ki, Yahud ve Nasara'yı dost edinmeyin, onlar birbirinin dostudur, siz Müslümanlarla dost olun. Yanlış cephede durmayın, yanlış dost seçiyorsunuz.
Mezhebi savaş, dünyada en istemediğim savaştır benim, bunu Allah Ümmet-i Muhammed'e göstermesin. Vahabileri Allah yok etsin. Şia ağzıyla Sünni mukaddesata sövenleri de Allah yok etsin.
Türkiye ve İran Bu Konuyu Çözebilir
Kardeş tenkit ediyorsun, bir de çözüm sun, ben televizyonlarda sunmuşum çözümümü, yine diyorum. Geç kalındı, çok pahalıya mal oldu, zararın neresinden dönerseniz kârdır. Gelin, etmeyin, yapmayın, bu işi Türkiye başarır. Suriye ile barışı sağlarsınız. Lübnan benzeri bir çözüm, azınlıkların kaygılarını giderecek bir çözüm ile Suriye'yi çözeriz, barışı getiririz.
Yemen'e de çözüm gelir. Bahreyn'e, İngiliz benzeri bir demokrasi getirerek çözebilirsiniz. Kral yerinde kalsın, koltuk çok tatlı madem, bu kadar kan akmasın onun koltuğu için, halk da demokrasisini yaşasın.
Suriye'ye de azınlıkların güvenliğini garanti edecek bir devlet başkanı, Lübnan'da olduğu gibi, Alevi'den olur, halk da demokrasisini yaşar. İstediği kabineyi kurar, bu da bir çözüm. Bu bir fikir, hariciyemiz üzerinde düşünsün.
Çok acil olarak yapılması gereken şeyi söyleyeyim mi? Batıyı davet etmeyin, ben öneriyorum, İran'dan üst düzey insanlar da buradadır, daha onlarla konuşmadım, onlara da öneriyorum. İran İslam Cumhuriyeti ile beraber, orada bir barış gücü oluşturun, savaşı önce durdurun, ondan sonra oturup konuşalım. Hak ne ise o olsun.
Oraya dünyanın çeşitli yerlerinden gelen kopukları, sapıkları, canavarları bir durdurun, ondan sonra siz iki kardeş ülke olarak oturun, Suriye'de nasıl bir demokrasi oluşturulacak konuşun, halledin. Bu mümkün değil mi dersiniz? Mümkündür.
O teröristler sana kurşun sıkamaz, Beşar'ın güçleri de İran'a kurşun sıkamaz. Gidin barış gücü oluşturun ikiniz müşterek, barıştırın, kan akmasın. Amerika'yı buraya davet etmeyin, Amerika gittiği yere hayır götürmedi, kan ve gözyaşı götürdü. Davet etmeyin, yanlış davettesiniz. Bu benim çözüm önerim. Sakıncası, çekincesi nerdeyse buyurun, konuşalım.
Allah’ım, bize İslamî gayret, Kuranî akıl ve Muhammedî şuur ver. Bütün İslam alemini, ülkemizi, emperyalizmin oyun ve entrikalarına karşı koru. Birlik ve beraberliğimizi koru, bozmak isteyenlere fırsat verme. Bugün büyük Zafer gününüzdür, zaferiniz kutlu olsun, emperyalizm karşısında daha nice zaferleriniz olsun."