Perşembe sabahı 9.45'de ise Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyet Beyaz Saray'a Merasim Kıtası eşliğinde girecek.
Her ne kadar Obama'nın Türkiyeli misafiri bu kez daha gösterişle karşılanacak ve Beyaz Saray'ın özel misafirhanesi olan Blair Konukevi'nde daha ihtimamla ağırlanacak olsa bile, müzakerelerin ana konusu Suriye krizi üzerine taraflar arasında ciddi bazı görüş ayrılıkları var.
ABD: 'Cenevre II'
2012'nin Haziran ayında Cenevre'de anlaşılan, ama daha sonra özellikle Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın kaderi üzerine anlaşmazlıklardan dolayı hayata geçirilemeyen Cenevre Bildirisi, geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Rus muhatabı Sergei Lavrov ile yaptığı anlaşmadan sonra Cenevre II şeklinde yeniden hayata döndü.
Kerry, Salı sabahı İsveç'in başkenti Stockholm'da yaptığı basın toplantısında, Rusya'nın kendisine Suriye tarafından Cenevre'ye katılacak isimlerin bildirildiğini açıklamıştı.
Kerry aynı basın toplantısında, Esad'ın masaya oturmaması durumunda yeniden büyük bir hesap hatası yapmış olacağını söyledi ve ekledi: "o halde açıktır ki Suriyeli muhalifler ekstra yardıma ulaşacaktır, fazladan çaba sarfedilecektir, ve maalesef şiddet sona ermeyecektir"
Ancak Suriyeli muhaliflerden halen net bir cevap gelmiş değil.
Suriye Koalisyonu geçici başkanı George Sabra, dün İstanbul'da yaptığı basın toplantısında, "biz halen karar alabilmek için Suriye içindeki güçler, ve Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgedeki müttefiklerimize danışmaya devam ediyoruz." dedi.
BBC Türkçe'ye konuşan Türkiye'den bazı diplomatik kaynaklarsa, durumu şöyle açıklıyor: "ABD, Cenevre II konferansının başarılı olmasını istiyor. Biz de istiyoruz. Ama aynı zamanda, Reyhanlı'da olanlardan sonra ABD'nin de hem Esad rejimine hem de dünyaya kararlılığını anlatması ve göstermesi gerekiyor.
Eğer ABD bir müttefiki olarak Türkiye'ye Reyhanlı'da yapılan saldırıya karşı gerekli duruşu sergilemezse, sadece Türkiye'nin güvenliği değil aynı zamanda ABD'nin de müttefiklerini koruma noktasında güvenilirliği zedelenecektir.
Cenevre Konferansı'nın başarıya ulaşması için ABD Türkiye'nin Suriyeli muhalifler üstündeki etkisini kullanması isteyecek.
Başbakan Erdoğan Washington'a uçmadan önce Amerikalı NBC kanalına verdiği mülakatta, ABD öncülüğünde ilan edilecek bir uçuşa yasak bölgeyi destekleyeceğini açıkça anlatmıştı.
Buna karşılık, Türk tarafının, uçuşa yasak bölge, Suriye içinde güvenli bölgeler kurulması ve en kısa zamanda Suriyeli isyancıları silahlandırma gibi politikaların hayata geçirilmesini istediği -en azından bu seçeneklerin güçlü bir şekilde masaya konmasını istediği- biliniyor.
Obama hükümetine yakınlığıyla bilinen Center for American Progress (Amerikan Gelişim Merkezi) düşünce kuruluşunda Türkiye uzmanı Michael Werz, BBC Türkçe'nin konu ile ilgili sorusuna karşılık, uçuşa yasak bölge kurulmasının büyük ihtimalle 'savaş ilanı' gerektirdiğini; dahası bunun ülkedeki savaşı bitirip bitirmeyeceğinin bilinmediğini ileri sürdü.
Werz'e göre sonu belli olmayan askeri müdahaleler ve önlemler yerine, Amerika siyasi bir çözüm bulunmasına vurgu yapmaya devam edecek.
Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Etütler Merkezi CSIS'in Türkiye masası direktörü Dr. Bülent Alirıza da, ABD yönetiminde önceliğin El Kaide ile bağlantılı El Nusra gibi grupların kuvvet kazanmaması olduğunu; bu tür aşırılık yanlısı gruplar konusunun Esad'ın gitmesinden bile daha öncelikli bir hal almaya başladığını söyleyerek, iki başkentin Suriye konusundaki önceliklerinin farklı olduğunun altının çizdi.
Beyaz Saray Basın sözcüsü Jay Carney,Reyhanlı olayının iki liderin görüşmesi esnasında ele alınacağının kesinlikle beklediğini söyledi.
Erdoğan'ın ziyareti ile ilgili soruya Carney şunları ekledi: "Dost ve NATO müttefiki olan Türkiye ve ABD, önemli küresel ve bölgesel konuları görüşecek. Suriye de, liderlerin ilgi alanı içinde olması itibariyle görüşülecektir. Buna ek olarak Ortadoğu'da istikrar, ticari ve ekonomik ortaklık, ve küresel terörizmle mücadele de görüşülecek. Başbakan'ın ziyareti ABD ile Türkiye arasındaki yakın arkadaşlığın, ve ilişkilerin genişletilip derinleştirilmesine verilen büyük önemin göstergesidir."
Öte yandan Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Profesör Henri Barkey, Amerika'nın, Türkiye ve Katar’ın El Kaide’nin Suriye’deki uzantısı olarak bilinen El Nusra örgütüne göz yummasından rahatsız olduğunu vurguluyor.
Görüşmede iki liderin Suriye’de hangi muhalefete destek verecekleri konusunun da ele alınacağını belirten Barkey, bu savaşın artık Esat’ın devrilmesi konusundan daha öteye giderek bölgesel bir savaşa dönüşebileceğini, özellikle de Irak’a sıçradığı takdirde huzursuzluğun daha da artabileceğini söylüyor.
Görüşmede Türkiye ile Amerika arasında serbest ticaret anlaşması yapılmasının da gündeme geleceğini belirten Barkey, "Obama’nın bu konuda Türkiye’yle bir komisyon kurularak Avrupa Birliği ile olan tüm görüşmelerden Türkiye’ nin de haberdar edilmesini önermesi söz konusu olabilir" dedi.
Barkey, görüşmeden somut bir sonuç beklememek gerektiğini de söyledi.