Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Sorunu Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komitesi, Suriye'deki insan hakları durumuna ilişkin son raporunu 11 Mart'ta yayımladı. BM İnsan Hakları Konseyi 22. Toplantısı'nda yayımlanan raporda, Suriye'deki şiddet olaylarının günden güne kötüleştiği belirtilerek, Suriye ordusu ile muhalif silahlı güçlerin, uluslararası insan hakları hukukuna aykırı eylemlerde bulundukları ifade edildi.
Suriye'de siyasi krizin başlamasından bu yana, bu ülkedeki kriz, BM İnsan Hakları Konseyi'nin gündeminden hiç düşmedi. Suriye'deki insan hakları durumuna ilişkin son rapor, aslında 18 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştı. Bu rapor, 15 Ocak'a kadar yapılan soruşturma sonuçlarına dayanarak hazırlanmıştı.
Ancak Suriye'deki siyasi durum son iki ay içinde giderek şiddetlendi. Bu nedenle Soruşturma Komisyonu, 18 Şubat'ta açıkladığı 191 sayfalık rapor temelinde sözlü bir ek rapor hazırlayarak, raporun son halini BM İnsan Hakları Konseyi'ne sundu. Bu son raporda, Suriye'de çok sayıda sivilin yaralanması, ölmesi ve evsiz kalmasının nedeni olarak, çatışmaya katılan tüm tarafların yarattığı şiddet eylemleri gösterildi.
Soruşturma Komitesi Başkanı Paulo Pinheiro konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Elde ettiğimiz sonuçlar, çatışmaya karışan tarafların birbirlerine karşı düşmanca eylemleri sırasında sivileri koruyamadıklarını gösteriyor. Suriye ordusu, hiçbir gerekçe olmadan yerleşim merkezlerine saldırı düzenlendi. Buna karşın, elimizdeki bazı deliller, muhalif güçlerin kontrolündeki bölgelerde durumun nispeten iyi olduğunu kanıtlıyor. Ancak deliller, onların da gerekli tedbirlerini almadıklarını, özellikle çok sayıda sivilin can kaybına yol açabilecek olan bölgelere saldırı düzenlediklerini gösteriyor."
BM İnsan Hakları Konseyi 22. Toplantısı'nın gündemi gereğince, Suriye hükümeti temsilcisi de toplantıda 5 dakikalık bir konuşma yaptı. Temsilci konuşmasında, Soruşturma Komitesi'ni Suriye hükümetinin sağladığı belgeler ve bilgileri hiçe sayarak, tek taraflı ve önyargılı bilgileri kullanmakla suçladı. Temsilci, son raporun yanlış bilgilere dayandığını belirterek, muhalif güçlerin ifadelerinden faydanlanıldığını, bu nedenle raporun güvenilirliğini kaybettiğini açıkladı.
Suriye temsilcisinin konuşmasından sonra, BM İnsan Hakları Konseyi'ne üye 47 ülkeden temsilciler sırayla söz aldı. Temcilcilere ikişer dakikalık süre verilmesine rağmen, her temsilci bu sürede net tutumunu sergiledi. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin temsilcileri, Suriye hükümetine yaptıkları suçlamaları yinelerken, Avrupa Birliği, İngiltere, Almanya ve Fransa, Suriye krizini Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürmek için bir kez daha çağrıda bulundu.
ABD temsilcisi, krizin ana sorumlusunun Suriye hükümeti olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye hükümetinin insan hayatına önem vermemesi ve yerleşim merkezlerine karşı savaş uçakları ve balistik füzeler gibi ağır silahlar kullanması bizi şok etti. Uluslararası insan hakları hukukunu açık ve acımasızca çiğneyen Esad rejimini kınıyoruz."
ABD temsilcisi, muhalif güçlere verdikleri desteği net bir şekilde açıklarken, muhalif güçlerin Suriye halkının meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaptı.
Buna karşın aralarında Rusya, Çin ve Küba'nın da bulunduğu bazı ülkeler Soruşturma Komitesi'nin hazırladığı raporun adil olmadığı görüşünde. Rusya temsilcisi, komitenin daha önce, soruşturma yapmakla görevli heyetin Suriye'ye girişinin hükümet tarafından reddedildiğini açıkladığını hatırlattı, ancak bu, raporun adil olmaması için bir bahane olamaz dedi. Küba temsilcisi konuşmasında, raporun isabetli olmadığı gibi, taraflı olduğunu belirtti. Raporun, gerçekleri yansıtmadığını kaydeden temsilci, raporu hazırlayan heyetin, Suriye hükümetinin harcadığı çabaları görmezden geldiğini vurguladı.
Çin temsilcisi ise konuşmasında, her türlü şiddet eylemine karşı çıktıklarını ifade ederek, mevcut durumda yapılması gereken en önemli çalışmanın, Suriye'deki kapsamlı bir ateşkes sağlamak olduğunu söyledi.
Çinli temsilci, ülkesinin tutumu hakkında şunları kaydetti:
"Biz, en başından beri Suriye krizinin sadece siyasi yolla çözülebileceği kanaatindeyiz. İlgili taraflar, Suriye'de siyasi diyalog başlatılması için çaba harcamalı. Böylece Suriye halkının iradesini yansıtan ve Suriye'de tüm taraflar arasında genel kabul gören bir çözüm bulunmalı. Ayrıca, BM İnsan Hakları Konseyi, krizin çözümü için yapıcı bir rol oynamalı."