Ortadoğu başta olmak üzere tüm İslam coğrafyasında akan kan azalmak şöyle dursun her heçen gün daha da çoğalıyor. Batılı istihbarat servislerinin planlarının birer ürünü olan sözde İslamcı terör örgütleri aracılığıyla kan gölüne çevilen İslam coğrafyasının durulması istenmiyor.
Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Somali ve Sudan kaosun hakim olduğu ülkelerden yalnızca birkaçı. Hal böyleyken İslam coğrafyasına kaos ve savaş enjekte eden Batılı güçler yine boş durmuyor. Şimdi gündemde Şii Müslümanların çoğunlukta oldukları ülkelere karşı Sünni ülkelerden oluşan büyük bir koalisyon kurulması var.
Kurulacak bu sözde ılımlı İslam koalisyonunda oyun kurucu ülkeler İsrail ve ABD olacak. İsrail Savunma Bakanı Lieberman'a göre Sünni ülkeler artık İsrail'i değil, Şiilerin çoğunlukta olduğu İran gibi ülkeleri kendilerine en büyük tehdit olarak görüyor.
'Ilımlı ülkelerin İsrail'e ihtiyacı var!'
Alman gazetelerinden Die Welt’e bir röportaj veren İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, başkanlık koltuğuna 20 OCak'ta Donald Trump'ın oturduğu ABD'de de Sünni ülkelerle bir koalisyon kurulmasının konuşulduğunu ifade etti.
Lieberman, şu açıklamada bulundu: "Teröre karşı Ortadoğu’daki bütün ılımlı kuvvetlerle bir koalisyon kurmanın zamanı geldi. Amerika’da da böyle bir koalisyonun oluşturulması hakkında konuşuluyor. Suudi Arabistan gibi ılımlı Sünni ülkeler tarafından onlar için en büyük tehlikenin İsrail ya da Siyonizm ve Yahudilik değil, İran olduğu anlaşıldı."
Diğer Körfez Arap ülkelerini de ılımlı Sünniler olarak nitelendiren Lieberman, "Bu planda ortaklarımızın Müslüman, Yahudi ya da Hristiyan olması fark etmiyor. Ben ılımlı Arap ülkelerinin yaşamları için İsrail’in bu ülkelere olan ihtiyacından çok onların İsrail’e ihtiyacı olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
İran’a karşı oluşturulacak olan gerçek bir koalisyonun gerçek taahhütlere dayalı olacağını belirten Avigdor Lieberman, bu koalisyonun NATO benzeri olabileceğine değinerek şu ifadelerde bulundu: "Bu koalisyon her ülkenin birbirini desteklemeye hazır olması ve diğer ülkeler tarafından da desteklenmesi esasına dayanmaktadır."