Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, bu haftaki Cuma hutbesinde ABD’nin Suriye’ye düzenlediği saldırıyı ve Suriye’ye müdahale söylemlerini değerlendirdi.
Şeyh Mahir Hammud’un 7 Nisan 2017 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“Amerika Suriye’deki kimyasal saldırılara karşılık verme bahanesiyle Suriye’ye saldırdı. Artık Suriyeli çocuklar daha güvende ve artık Suriye’de Suriye halkının maslahatı daha da çok gözetilecek!
Kurdun kuzuyu koruyormuş gibi göründüğü çok zor bir dönemi yaşıyoruz!
Aynı senaryo tekrar ediyor. Bundan önce de Amerikan büyükelçisi April Glaspie Saddam’ı Kuveyt’i işgal etmek için ikna etmiş, ardından Amerika Kuveyt’i kurtarmak için harekete geçmişti. Aradan geçen 13 yılın ardından, henüz daha ümmet hatalarından ders çıkarmayı öğrenememişken Amerika bir kez daha devreye girmiş, bu kez Saddam’ın “kitle imha silahlarına” sahip olduğunu iddia ederek insanlara korku aşılamış ve Irak’ı bu bahaneyle yerle bir etmiş, ancak söz konusu kitle imha silahlarını asla bulamamıştı. Ama Amerika asıl amacına ulaşmış, Irak’ı tarumar etmiş, Irak ordusunu bitirmiş ve Irak’ı Amerikan siyaseti karşısında güçsüz bir hale getirmeyi başarmıştı.
Bugün de Amerika yerel, bölgesel, hatta batılı istihbarat gücü sayesinde önce kimyasal silahlarla yapılan saldırıyı organize edip ardından da Suriyeli çocukları koruyacağı ve insan haklarını müdafaa edeceği iddiasıyla ortaya çıktı.
Üzücü olan, Amerika ve İsrail’in bu komplolarını bizim ellerimizle hayata geçiriyor olmaları… Amerika ve Batı, Arap kamuoyunu Amerika’nın müdahalesinden razı olacak, hatta bunu talep edecek bir hale getirmeyi başardı. Amerika’nın Irak’a, Libya’ya müdahalesini memnuniyetle karşılayanlar bugün de Suriye’ye müdahaleden memnuniyet duyuyorlar. Eğer halklarımız komplocuların söylemlerini papağan gibi tekrarlıyor olmasalardı bu komplo asla başarıya ulaşamazdı. Komplocuların söylemlerinin sonuncusu da Han Şeyhun’a Suriye rejimine ait uçaklar tarafından kimyasal saldırı düzenlendiği iddiası oldu. Hiç kimse bir başka ihtimalin olabileceğini düşünmedi.
Bu saldırıyı bölgedeki herhangi bir istihbarat gücünün ya da bizzat Amerikan istihbaratının gerçekleştirmiş olması da muhtemel… Zira Amerikan yönetimi içerisinde yer alıp Trump’ın tavrından hoşnut olmayanlar ve rüzgarın yönünü değiştirmek isteyenler de var.
Bugün Han Şeyhun’daki çocukların haline ağlayanlar, niçin bir gün de Yemen’deki, Lübnan’daki, Irak’taki çocuklar için ağlamıyorlar? Benzeri şekilde Filistin’deki kadın ve çocuklar için de harekete geçtiklerine şahit olmuyoruz. Yalandan duygusallıklarını yalnızca birilerinin dürtmesiyle harekete geçiriyorlar. Üstelik defalarca hakikatleri ortaya çıkarmamıza rağmen ne bir geri adım atıyorlar ne de özür diliyorlar.
Bütün bu yaşananlar Amerika’nın ve onun gemisinde yer alanların rezaletini gözler önüne seriyor ve direniş seçeneğinin ve direniş ekseninin yegane çare olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Ancak ümmetimiz bunu göremiyor!”