Değerli okuyucular…
Bu eser, sıradan bir eser değildir. Zira eserin sahibi sıradan biri değildir. Çünkü o, Kur'an'ın indiği risalet ve vahiy evinin, ilim ve irfan çeşmesinin kaynadığı Peygamber evinin seçkin bir üyesidir. Çünkü o, velayet semasının bir yıldızıdır. Ve çünkü O, Allah'ın hüccetidir. O iki cihan serveri Muhammed Mustafa'nın (s.a.a), ilim ve hikmet beldesinin kapısı Ali Murtaza'nın (a.s) hayâ, iffet ve ismet sembolü, tüm hanımların hanımefendisi Fatı-matü'z-Zehra'nın (s.a) ve özgürlük, evrensel insanlık ilkeleri, hak ve hakikat yolunun şehitlerinin en seçkini İmam Hüseyin'in oğlu ve imamlar babası Hz. İmam Seccad Ali Zeynelâbidin'dir (a.s).
İrfanla ilgilenip, iç dünyasını kötülüklerden arındırmak isteyen her mümin, O'nu tanımakta ve O'nun irfan çeşmesinin berrak şerbetinden feyiz almaktadır.
Kerbela mezaliminin tüm keder ve acılarını kalbinde taşımakla birlikte, Yezidî diktatörlüğün düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı uyguladığı en ağır baskılara rağmen kokuşmuş saltanat düzeninin (düşünce alanında olsun, yaşam tarzında olsun) toplum üzerinde oluşturduğu tahribat karşısında düşünce ve ifade özgürlüğüne uygulanan baskıyı, bu yüce şahsiyet dua ile mesaj verme yoluyla deliyordu. Böylece Rabbine dua ediyorken, dua içersindeki mesajlarla toplumu, sosyal ve kültürel açıdan eğiterek içi temiz bireylerden oluşan tertemiz bir toplum oluşturmaya koyulmuştur.
Yasağı delme yolu olarak sadece bu metotla da yetinmemiş, her yıl bir grup insanı, hizmetçi adıyla yanına alıp eğiterek toplumu aydınlatmaları için eğitimi bitirenleri "Azat ediyorum" adı altında salıveriyordu.
Bu insanlar, ülkenin çeşitli bölgelerine yayılıp Emevî saltanatına karşı halkı örgütleyerek devrime hazırlıyorlardı. Bu çalışmalar, kısa zamanda meyvesini vermeye başladı ve art arda gelen ayaklanmalar, Emevî saltanatının sonunu getirdi.
Evet, Emevî diktatörlüğü Kerbela cinayetiyle, Hz. Peygamber'in (s.a.a) ve Ali'nin kahramanlıklarıyla, müşrik orduyu yöneten Emevî büyüklerine indirdiği darbelerin intikamını alıp, Muhammed'in (s.a.a) dinini ortadan kaldırabileceklerini sanıyorlardı. Oysaki İmam Zeynelâ-bidin'in (a.s) uyguladığı bu akıllara durgunluk veren metotla kendi sonlarının geleceğini hiç hesaba katmamışlardı.[1]
Onlar artık Haşimîlere karşı kesin bir zafer elde ettiklerini sanıyorlardı. İmam Zeynelâbidin'in de mağlubiyeti kabullenip dua, niyaz ve münacatla teselli bulduğunu her türlü sosyal işten elini çektiğini, evine aldığı bunca hizmetçiyle artık rahat bir hayat geçirmeyi tercih ettiğini sanıyorlardı. Her yıl hizmetçi gibi alınıp bayram arifelerinde azat edilen bu insanların, aslında eğitimden geçirilip ülke sathına yayılan devrim kadroları olduğunu nereden bilebilirlerdi?
İmamın dua, niyaz ve münacatlarının bir kısmını ihtiva eden bu eserin irfanî, edebî, ahlakî, psikolojik ve sosyolojik açılardan bir şaheser olduğunu, bu ilimlerden biraz olsun pay almış insanlar, anlamakta hiç de zorlanmazlar. Orijinal adı Sahife-i Seccadiye olan bu eser, adını İmam Ali Zeynelâbidin'in (a.s) lakabı olan "Seccad" kelimesinden almıştır.[2]
Ne güzel bir tesadüf ki eserin sahibi Hz. Peygamber'in torunu 4. İmam Seccad, Ali Zeynelâbidin'dir. Mütercimi de yine aynı mübarek soydan gelen Seccad (Seyyid Seccad Hüseynî) adında çok değerli ve bilgili bir sey-yidimizdir.
Bu irfan kaynağının dilimize kazandırılmasında çevresine ön ayak olan da yine bu mübarek soydan gelen değerli avukatımız Mehmet Kemal Aydın Bey'dir. Ehlibeyt dostlarına büyük bir hizmette bulunan ve Ehlibeyt mektebine hizmeti gaye edinen Sekaleyn Yayınevi bu eşsiz eseri yayınlamakla bizi ve bütün halkımızı sevindirmiştir. Bu vesileyle bütün emeği geçenlere teşekkür eder, bu güzel hizmetlerinin kabulünü Cenab-ı Hak'tan niyaz ederim.
Ayrıca bu çalışmaların her aşamasında önemli katkı ve desteklerinden dolayı da İmam Hüseyin'in bacısı Kerbela kahramanı Hz. Zeyneb adına yapılan Halkalı'daki Zeyne-biye Camii İmamı, Sekaleyn Yayınevi Müdürü ve Ehlibeyt Aşığı Hamid Turan Hocamıza da teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Sözlerimi bitirirken değerli okuyucuların da bu irfan çeşmesinden feyiz alıp dünya ve ahiret saadetine nail olmalarını temenni eder, bizi de dualarından mahrum etmemelerini dilerim.
Selahattin ÖZGÜNDÜZ
17 Rebiyülevvel 1418 H. / 22 Temmuz 19
[1]-Ne yazık ki İmam Seccad (a.s)'ın oluşturduğu bu inkılâbî potansiyeli, Haşimîlerden bazıları zamansız ayaklanmalarla bir tepki hareketine dönüştürmek suretiyle, İslamî ölçü ve ilkelere dayalı bir şuur hareketi olmaktan çıkarıp, Emevî mezalimine karşı kin, nefret ve intikam şiarına dayalı bir tepki hareketine dönüştürdüler.
İmam Seccad Ali Zeynelabidin (a.s) böyle bir hareketin sorumluluğunu elbet ki üstlenmek istemezdi. Çünkü O, İslami ölçü ve İlkelerin adamıydı. İktidar tahtına kurulmak için bu ölçü ve ilkeleri çiğneyemezdi.
[2]-Seccad, çokça secde eden anlamına gelir. İmam (a.s) çok ibadet ve secde ettiği için Ona "Zeynel Abidin" (ibadet edenlerin ziyneti/ süsü) ve Seccad lakapları takılmıştır.
"Şüphesiz ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum: Biri Allah'ın kitabı, diğeri itretim, Ehlibeyt'imdir. Bu ikisine sarıldığınız müddetçe benden sonra asla azıp sapmazsınız."
Hz. Muhammed (s.a.a)
İki ağır emanet'in amacım amaç edinen Sekaleyn Yayınevi görevinin ne kadar ağır olduğunun bilincinden hareketle Al-i Muhammed'in Zeburu ve Ehlibeyt'in İncili diye tanımlanan Sahif'e-i Seccadiye'yi siz değerli okurların istifadesine sunmanın mutluluğunu yaşamaktadır.
İki ağır emanetten biri olan Ehlibeyt'in ilim, irfan ve kültürünü ihya edip yaymaya, yaşama ve yaşatmaya ahdetmiş olan yayınevimiz, Sahife-i Seccâdiye gibi değerli bir eseri, yüz milyonlarca Türk dünyasına kendi diliyle ulaştırmanın çığırını da açmış bulunmaktadır.
Eserin hazırlanmasında azami titizlik gösterilmesine rağmen kendimizi kusursuz görmemekteyiz. Tespit edeceğiniz eksikleri ve eserle ilgili önerileri tarafımıza bildirmeniz, yayınevimizi daha mükemmele taşıyacaktır.
Başarı ancak Allah'tandır ve O'na tevekkül ediyoruz.
Caferider