Türkiye Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, AB’ni dünyanın en ikiyüzlü kuruluşu olarak adlandırdı. Bakanın sözlerine göre ‘Avrupa 50 yıldır Türkiye’yi kapısında bekletiyor». Türk bakan bunu söylerken Avrupa Birliği’ne Nobel Barış Ödülü’nün verilmesine güldüğünü anlattı. Konu ile ilgili olarak yorumcumuz Stanislav Tarasov’u dinliyoruz.
Türk bakanın tepkisini anlamak mümkün. Türkiye birleşik Avrupa’nın kapısını daha 1959 yılında ilk defa çalmıştı. Aradan yarım asır geçti, memleket hala Avrupa evinin eşiğinde duruyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kabinesini kurduğu hemen ilk günlerde AB’ne girişin en önemli dış politik öncelik olduğunu açıkladığını hatırlatalım.
Ancak 2005 yılında Türkiye’nin AB üyeliği görüşmelerinde yeni etap başlamış, 2009’da ise fiilen çıkmaza girmiştir. Bugün 18 görüşme konusu askıya allınmıştır, bunlardan sekizi AB, onu ise Kıbrıs ve Fransa’nın inisiyatifinde askıya alınmıştır.
AB sürekli olarak Türkiye’den listesi değişen taleplerde bulunuyor. Görüşmelerin amaçları değişmekte, Türkiye’nin İslam dünyasına ait oluşu sorun yapılmakta, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘Avrupa halklar ailesine’ ait olmasının doğru olup olmadığı konusunda şüpheler dile getirilmektedir. Sonuçta Türkiye’nin bu konudaki kaderi belirsiz kalıyor: Avrupa’da onu ‘bizden değil’, İslam ülkeleri ise ‘tam İslami değil’ şeklinde kabul ediyorlar.
Türkiye’nin AB konusunda bir alternatifi var mı? Amerikan The Wall Street Journal Türk ihracatının Avrupa’ya olan hacminin düşmeye başlamasına rağmen Yakın Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile olan ticaret hacminin hissedilir bir şekilde arttığına dikkat çekiyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Avrasya’da AB benzeri bir oluşum teklifi yaptığı da biliniyor. Bu düşünce bir çok bakımdan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından önerilen Avrasya Ekonomik Birliği ile çakışıyor. Yani Türkiye’nin seçeneği var. Bir çok sözü geçen Türk politikacısı da aslında gerçeği yansıtmadığı anlaşılan ‘Avrupa aynasına’ artık bakmıyorlar. Türkiye Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın açık bir şekilde diler getirdiği işte bu husustur.