El Kaide de içinde, cihatçı örgütlerin yeniden parlak bir devir yaşıyor.
 Orta Doğu bölgesinde uzmanlaşan Rus analist Viktor Nadein Rayevskiy,   bunun bir kaç nedeni olduğu fikrini belirterek şunu söyledi:

“El Kaide çoktan bir merkez olmaktan çıkıp ağ niteliğinde örgüte dönüştü. Bu örgüte bağlı hücre örgütler başlı başına faaliyet yürütüyor. Usame bin Ladin öldürüldüğü zamana doğru El Kaide’nin yarı gerçek yanı efsanefi dini liderine dönüştü. Bunun için Usame bin Ladin gerçekten öldürüldü mü, öldürüldü ise nasıl öldürüldü, o kadar önemli sorular değildir. Daha önemli olan husus ta şudur:Orta Doğu’da El Kaide’ye karşı koyan rejimler, Batı’nın katılımı ile birbirleri ardından devriliyor. El Kaide’nin karşıtı olan Saddam Hüseyin Amerikalılar tarafından devrildi. Muammer Kaddafi de El Kaide’ye ve diğer cihatçı örgütler ile mücadele ediyordu. Suriye’deki Beşşar Esad rejimi de El Kaide’nin düşmanıdır. Sözüm ona ayaklananlar, “Cibhat an-Nusra” ile beraber asıl Beşşar Esad rejimine karşı savaş yapıyorlar. Batı ve bölgedeki müttefikleri ise onlara destek gösteriyorlar.”

Çok engin bölge istikrarsızlık ve yoksulluğa doğru kayıyor. Neticede iyi finanse edilen aşırıcı ağlar için olumlu koşullar oluşuyor. Bu ağlar, üyelerine kazanç sağlayarak yakın geleceğe inanç telkin ediyor. Aşırıcı ağlar aynı zamanda, insanları tutucular için tehlikeli sloganlar altında birleştirme yolundaki yeltenişleri boşa çıkararak tutucu rejimlerin ve Batı hamilerinin çıkarlarını koruyor. Batı ise aynı zamanda gerektiğinde eski yardakçılarından her hangi biri ile ilişkileri keserek bunu resmen kınaması olanağını koruyor. Batı’nın bölgedeki politik oyunları Usame bin Ladin’den önce başladı ve bin Ladin’in ölümünden sonra son bulmadı.