Batı Suriye rejimini kimyasal silah kullanmakla suçluyor. Ayrıca bu suçlamalar asılsız, çünkü büyük bir ihtimalle kimyasal silah hükümet ordusu değil isyancılar tarafından kullanıldı. Ama her halde bütün bu suçlamalar Beşar Esad rejimine yönelik eleştirilerin sadece dış tarafı. Batı’nın Suriye’nin en çok eleştirdiği konusu ülkedeki güya zulüm rejimi ve demokrasinin olmamasıymış.
Belki de Batı detaylarda pek içtenlikle davranmasa da gerçekten Suriye’de modern demokratik toplumun kurulması için çabalar gösteriyor? Yorumcumuz Yevgeniy Yermolayev konuyu şöyle değerlendirdi:
‘On yıl önce o dönemki ABD Başkanı George Bush, Amerikan askerlerinin Irak’a müdahalesinin nedenlerini açıklayarak, ‘Irak demokrasisi zafer kazanacak. Onun başarısı özgürlüğün her halkın kaderi olabildiğini herkese ispatlayacaktır’ ifadesini kullandı. Irak’ta sonraki gelişmeler ve ülkenin şimdiki durumu ortadadır. Bunun için başarı sözcüğü kullanmak zor, yarı yıkılmış devlet, zeval haline gelen ekonomi ve sürekli süren mezheplerarası çatışmalar ‘başarı’ sayılabilirse. Ama görünüşe göre Batı Irak örneğini çok başarılı buluyor. Irak’tan sonra Amerikalılar Avrupa’lı ve Arap müttefikleriyle birlikte benzer şekilde Libya’ya demokrasi getirmişlerdi. Şimdi ise Suriye’nin sırası geldi.
Bu arada bu ülke iç savaş başlamadan önce bölgenin en demokratik devletlerinden biriydi. Orada en azından çok partili sistem resmen yürürlükteydi, seçimler yapılırdı, kusursuz olmıyabilir, ama yine de seçimler o. Basra Korfezi mutlak monarşilerinde ne seçimler yapılır, ne de siyasi partiler var, ama ta bu ülkelerin sosyal sisteminden ABD’nin şikayetleri yok gibi görünüyor.
Demek ki Batı bölgenin sadece artık demokrasiye (kusursuz olmasa da) sahip olan ülkelerini zorla demokratikleştiriyor. Bu demokrasi geliştirilebilirdi, ama bunun yerine ortadan kaldırılıp hakkında şöyle denir: buradaki demokrasi çok kötüydü, bu yüzden biz ne varsa yok ederiz, ve bundan sonra her şey çok güzel olacak. Ama hiç te güzel olmıyor. Ve aslında ABD böyle yaparak demokrasi kavramını çarpıtmış oluyor’.
Rus Siyaset bilimcisi Viktor Nadein-Rayevskiy ise Orta Doğu’da sözde demokratikleşme sorununu farklı görüş açısından değerlendirdi. Nadein-Rayevskiy şunu söyledi:
‘Batı’da çok sayıdaki merkezler İnternet üzerinden Orta Doğu ülkelerine kendisinin demokrasi, özgürlük ile ilgili algılamasını benimsetmek için çok şey yapmış oldu. Sözü geçen gelişmeler bu ülkelerde Batı demokrasi modelini benimsemek isteyen sosyal bir tabakanın oluşmuş olduğu tahmininden kaynaklanıyordu. Gerçekten bölgede böyle insanlar var. Suriye’de şimdiki rejime karşı savaşan herkes İslami aşırı değil. Belki de her şeyin ‘Avrupa’da gibi’ olmasını içtenlikle isteyenler de var. Ama Avrupa’nın bile şimdi demokrasi olarak adlandırdığı sisteme kavuşması yüzyıllarca sürdü, bu yol kolay olmadı, genellikle kanlıydı.
Batı demokrasisi deneme ve hatalar yapma yoluyla bulunan toplumsal anlaşmazlıkların barışçıl çözümü yöntemidir. Ama Orta Doğu’da Batı insanları şiddet yolunu seçmeleri için kışkırtıyor, şiddetten yana olanlara da en çok destek veriyor. Aslında görünüşe gore Batı bölgenin halklarının demokrasi veya en azından bir sistemin kurmasını değil, var olan sistemin yıkılmasını sağlamaya çalışıyor. Sonra da tamamen Batı’nın kontrolü altında olacak zayıf kukla devletleri kurulacak. Demokrasinin olmaması ile ilgili iddialara gelince bunlar sadece hep geçerli bahanedir, çünkü ideal bir toplum yok, hiç bir zaman da yoktu'.
|