Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Ramazan Bayramı hakkında merak ettikleriniz!
Bayrama özel söyleşi
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
05-08-2013 12:46 - 2955 Okunma


Bayramların  millî ve dinî duyguların manevi bağların güçlenerek pekişmesi  taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında  toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Müslümanların birlik beraberlik günleri  kardeşliğin  çıkarsız saygı ve sevginin yaşandığı günlerdir. Bayramlar  sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir.

Ramazan bayramı üzerine Dünya Caferi Alimler Birliği Kurucu Başkanı ve Zeynebiye Camii İmamı H.Hamit Turan’la sizler için bir söyleşi gerçekleştirdik. Turan sorduğumuz sorulara büyük bir titizlik ve içtenlikle yanıtlar verdi

H.Hamit Turan

-    Bu bayrama: “Şeker, Ramazan ve fıtır bayramı” deniyor nedir işin aslı? Bu bayramın gerçek adı nedir?

 Turan: Önce tüm din kardeşlerimin bayramlarını kutluyor, ibadet ve itaatlerinin kabul olmasını yüce yaratandan niyaz ediyorum. Bu bayramın İslam âlemi için birlik, kardeşlik, dayanışma ve uyanış vesilesi olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

Bu bayram, dînî bayram olması ve İslam dînî metinlerinin Arapça olması hasebiyle kaynaklarda Arapça “îdu’l-Fıtr” (Fıtır Bayramı) olarak geçmektedir. “Fıtr” oruç açma, “îd” ise bayram anlamına gelmektedir. Bir ay oruç tutma halinden çıkıldığı için oruç açma bayramı tabir edilmiştir. Ancak her millet kendi dilinde de farklı biçimlerde ifade etmişlerdir. Türkçede Ramazan ayının ardından yapılan bir bayram olduğu için“Ramazan Bayramı”, Azerice bir ay oruç tutmanın bayramı olduğundan “Oruçluk Bayramı” derler. Şeker bayramı ise, bayram dolayısıyla şeker ikram edilmesi sebebiyle kullanılmıştır. Şeker bayramı kullanımı, dînî hassasiyetleri olanlar açısından adeta o ibadet bayramı yönünü unutturmaya yönelik geliştirilmiş bir isim olduğu düşüncesiyle biraz soğuk karşılanmaktadır. Fıtır Bayramı ve ya Ramazan Bayramı şeklinde ifade etmek bu bayramın ruhuna daha uygun bir ifadedir.
-    
- Bu bayramın en önemli simgesi nedir?

Turan: Fıtır bayramı olduğuna göre, fıtra zekâtı vermek ve fakirlerin ızdırabını bir nebze olsun dindirerek bayram etmektir. Ve tabi ki Nefsimize ve şeytana karşı bir mücadeleyi başarıyla tamamlayıp BAYRAM NAMAZI kılmaktır. Ardından ziyaretleşmek ve toplumsal sevgiye barışa katkı yapmaktır.


- Bayramların anlam ve önemini yitirdiği konusunda yaygın görüşler var.. Siz buna katılıyor musunuz?

Turan: Eğer yaygın görüş varsa ki ben bunu bilmiyorum, demek ki bir gerçeklik payı vardır. Çünkü Müslüman bir toplumda bir konuda yaygın bir görüş hakim olmuşsa bunu önemsemeliyiz. Tabi ki son yıllarda işin ibadi boyutundan ziyade, Mübarek ayı kullanarak daha çok para kazanmanın yolunu arayanların, bu işe karnaval havası vererek daha fazla tüketim yaratma çabasında oldukları gözden kaçmamaktadır. Ne var ki aynı zamanda yardım kolileri yapıp fakirlere ulaştırma kampanyaları da takdire değer şeylerdir. Bu arada bu olayı da istismar edecek olanlara karşı dikkatli olmak gerekmektedir.


- İçinde müstesna gün ve olayların cereyan ettiği bu ayın sonunda, elde ettiğimiz şey nedir?

Turan: Mübarek Ramazan ayı hakikaten on bir ayın sultanıdır. Nasıl olmasın ki bu ayda bir gece var ki bin geceden daha hayırlı ve daha üstündür. Bir gecesi bin aydan üstün olan ayın on bir ayın sultanı olması pek te büyük bir rütbe sayılmaz.  Bu ay boyunca murad edip almaya çalıştığımız şey konusuna gelince, bildiğiniz üzere mübarek ayın her gününün özel duaları vardır ve bu duaların her birinde bir kaç şey istenmektedir. Bir de bu ay boyunca her farz namazlardan sonra okunması önerilen ve müminler tarafında çok önemsenerek okunan bir dua var ki sanırım bu ayda istenilen en önemli şey bu duada yatmaktadır. Hani "Ya Aliyyu ya Azim" diye başlayan duanın sonlarında şu şu cümlede iki istek yer almaktadır. " Ya zel-mennivelayumennualeyke, munnealeyyebifekakiraqabatiyminennar fi men temunnu aleyhi ve edhilnil-cennete birahmetike ya erhamerrahimin" Yani: Ey minnet sahibi olup ta üzerine minnet konamayan Allah’ım! Minnet koyuduğun kulların arasında benim de boynumdan cehennemlik halkasını açıp azad ederek üzerime minnetini koy ve beni cennete dâhil et, rahmetin hürmeti için ey merhametlilerin en merhametlisi.

Görüldüğü üzere bu af ve mağfiret ayının temel ruhuna uygun olarak AllahuTalaa'nın affını alıp cehennemden kurtulma ve cennete girme dileği vardır ve bu dilek bir ay boyunca ısrarla tekrarlanmaktadır. O halde bütün istekler bir yana, Allh-u Zulcelal’ın affına mazhar olabilmek, cehennemden kurtulup cennete girebilmek bu işin zirvesi olduğu aşikârdır.

Bizim bu mübarek aydan en büyük beklentimizin ne olması gerektiği ve bu ayın sonunda Fıtır bayramından bayramlık olarak ne ummamız gerektiği ile ilgili Hazreti İmam Emirulmuminin Ali (Aleyhisselam)'nin bayram üzerine buyurduğu sözler en güzel şekilde ışık tutmaktadır.

Hz. Ali (aleyhisselam) bir Fıtır bayramı hutbesinde şöyle buyurdular : “Sizin bu gününüzde iyilik yapanlar sevap almakta, kötülük yapmış olanlar ise hüsrana ve ziyana uğramaktadır. Bu gün aynı zamanda kıyamet gününüze çok benzemektedir. Öyle ise evlerinizden çıkıp bayram namazı kılacağınız yere gidişinizle, kabirlerinizden dirilip kalkıp rabbinize gidişişinizi hatırlayın.
Bayram namazında durmanızla da Rabbinizin huzurunda duracağınız günü hatırlayın. Namazdan evlerinize dönüşünüzle de mahşer yerinden cennete veya cehenneme dönüşünüzü hatırlayın. Ey Allah’ın kulları! Bilesiniz ki oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlara verilecek en asgari şey şudur: Ramazan ayının son günü geldiğinde bir melek şöyle nida eder: Ey Allah’ın kulları! Müjdeler olsun size, geçmiş günahlarınız bağışlandı; hadi bakın bakalım yeni yaşamınızda nasıl olacaksınız?
Ramazan ayı bitip, Şevval ayının hilali doğduğunda müminlere çağrı yapılır ve şöyle denir: Hadi bayram ödüllerinizi almaya gelin.”
İmam Ali (aleyhisselam) yine bir başka sözünde şöyle buyurmuş tur: “Bu bayram, oruçlarını Allah’ın kabul ettiği ve namazlarını şükranla karşıladığı kimselerin bayramıdır; Allah ’a karşı gelinmeyen her gün bayramdır.” (Emal’iSaduq)
İsteyen İmam(a.s)'ın bu sözlerinden gerekli mesajı alır.

- İnsan kaderinin bu ayla bir irtibatı var mı?

İnsanın yaptığı ve hatta düşündüğü şeylerin insanın yaşamı üzerinde etkisi büyük ve kaçınılmazdır. Siz, bazı eksik ve arızaları bulunan bir arabayla uzun bir yola çıktığınızda, bir takım arzu edilmeyen hadislerle karşılaşmanız kaçınılmaz olur. Bu arızaların varlığını bile bile, bu arızaları gidermek  ve eksikleri tamamlamak yerine işi "inşallah, maşallah”la geçiştirebileceğinizi düşünüyorsanız, hayal kırıklığıyla karşılaşmanız sürpriz olmayacaktır. Çünkü sizin arabanızın durumu göz önündeyken bu şekilde yola çıkmanızdan anlaşılıyor ki siz yanlış bir "inşallah maşallah" algısına sahipsiniz.

Hz. İmam Zeynelabidin (aleyhisselam) bir ara Rabbiyle raz-u niyaz edip ağlayıp sızlarken Tavus- Yemani İmam'a: Sendeki bu ağlayıp sızlamak ta nedir? Senin baban Ali oğlu Hüseyin, büyük annen Fatımatu’z-Zehra ve ceddin Peygamber değil mi? Dedi. İmam ona cevaben şöyle buyurdu: "Heyhat, heyhat ey Tavus! Allah, cenneti kendisine itaat edip iyilik yapanlar için yaratmıştır, isterse o itaat eden kişi Habeşistanlı köle olsun; cenneti de kendisine karşı gelenler için yaratmıştır, isterse o karşı gelen kişi Kureyşli Seyyid olsun." (Cihadu'l-İmami's-Seccad, s. 138)

İşte bu bakımdan amellerimiz ve düşüncelerimiz, geleceğimizle direkt ilgilidir. Bunlarda bir ıslah yoluna gitmezsek, geleceğimizi müspet yönde değiştirmek mümkün değildir. Bu mübarek ayda kendimizi iyi bir kul düzeyine çekmek için manevi bir kampa kapanmışızdır. Bu kamp süresince davranışlarımız ve geleceğimizle ilgili samimice aldığımız kararlar, Allah (azze ve celle) tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla, Allah bizim bu ay içindeki davranış ve düşüncelerimize bakarak bize bir yol haritası çizecek, aldığımız iyi bir karar, kesinlikle kadir gecesinde bizim kaderimize yansıyacaktır.

 - Kulun Bu ayda bağışlandığının ve bağışlanmadığının anlaşılmasının imkânı var mı?

Turan: Kulun bağışlanıp bağışlanmadığını bilmesi mümkün olabilmesi için Allah, Peygamber ya da masumların haber vermesi lazım. Mesela cihada gitmeyen üç kişinin Hz. Peygamber tarafından tard edilmeleri ve manevi cezalandırmaları ve o üç kişinin de yanlış yaptıklarını kabul ederek onların da kendi kendilerini cezalandırmaları ve tövbe etmeleri sonucu, Allah onları bağışladığını ve afv ettiğini ayetle bildirmiştir. “Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah’ın (azabın)dan yine ona sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti.
Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.” ﴾Tevbe/118﴿

Aynı şekilde Hz. peygamber ve Ehl-i Beyt(a.s) bir kişinin bağışlandığını veya bağışlanmadığını bildirirse böylece bilinmiş olur ve kabul görür. Aksi halde İnsan bağışlanıp bağışlanmadığını kesin bilemez. Ancak, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek büyük günah olduğundan, insan bağışlandığını ümit edebilir. Mümin korkuyla ümit arasında gidip gelir ve bu iki düşünce arasında yaşar. Günahlarını düşünerek korkar, iyi işler yaptığını düşünerek ümitlenir.

İmam Cafer Sadık(a.s) bir hadisinde şöyle buyuruyor:
"Kim Allah katında onun için neler olduğunu bilmek istiyorsa, kendi yanında Allah için neler bulunduğuna baksın." (Biharu'l-Envar, c. 67, s. 22)
Sanırım bu en güzel ipucudur. Allah'ın bizi nereye koyacağını merak ediyorsak, biz Allah'ı yaşamımızın neresine koymuşuz, ona ne kadar itaat ediyoruz? Ona bakmalıyız.


 - Bayramların İslam dünyasına ve insanlığa verdiği temel mesaj nedir?

Turan: Bayram namazı kunut duasında şöyle diyoruz: "Allah’ım senden, Müslümanlar içim bayram kıldığın bu gün hürmetine diliyorum...." Bu bayram bütün Müslümanların olduğuna göre, bu bayram sevincini bizimle paylaşanları aynı aileden görmemiz gerekir. Bir çatı altında yaşayan aile fertlerinin düşüncesi her konuda bir olmayabiliyor, hatta zaman zaman farklı bakış açıları yüzünden ufak tefek kavgalar da olabiliyor; Ama onlar bir aile olduklarını hiç bir zaman unutmadan, hasar gören bağları onararak yollarına devam ediyorlar.

Bayramları, sevinçleri, tasaları bir olan, Müslümanlar da bir ailenin üyeleri olduklarını hiç bir zaman unutmamalılar ve bazı farklı bakış açılardan mütevellit ihtilaf ve hasarları onararak kardeş olarak yollarına devam etmelidirler.

Belki ayrı mezheplere mensup olabiliriz, ama hepimiz "La ileeheillellahMuhammedunResulullah" ehliyiz, bir Kur'an'a bağlı, bir Peygamberin ümmetiyiz. Kardeşler olarak birbirimizin kanına, malına, namusuna ve haklarına hürmet göstermeliyiz, birbirimize zarar vermekten, birbirimizi çekiştirmekten uzak durmalıyız.
Biz Müslümanlar olarak bir aileyiz. Bizim dinimizi kabul edenlerle din kardeşiyiz, dindaşız, dinimizi kabul etmeyenlerle de türdeşiz. Bizim dini kimliğimizle birlikte bizim yaşam hakkımıza saygı gösterenlerin hepsiyle barış içerisinde yaşayabiliriz.

 - Sizin mesajınız nedir?

Turan: Benim, din kardeşlerime mesaj vermem söz konusu olmaz, onlardan mesaj almak isterim. Ancak bütün temennim, bu Mübarek Ramazan ayında kazandıklarımızı gelecek Ramazan ayına kadar harcamamak, bunları koruyarak gelecek Ramazan ayında daha fazlasını kazanmanın planını yapmaktır.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) hutbesinde buyurduğu üzere "en bedbaht insan, bu büyük ayda Allah (azze ve celle)’ın bağışlamasından mahrum olandır."

Gafur ve Rahim olan Rabbimden dileğim, ben günahkâr kulunu af ve mağfiretinden mahrum eylemesin. Bütün din kardeşlerimin Fıtır Bayramlarını tebrik ediyor, ibadet ve itaatlerinin kabulünü yüce Mevla'dan diliyorum.
Allah İslam âlemine, ümmet-i Muhammed'e birlik ve dirlik ihsan etsin; birliğimizi hedef alıp bizi birbirimize düşürmeğe çalışanları hüsrana uğratsın.
 

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
05-08-2013 12:46 - 2955 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
28-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım