Putin’in Suudi heyetini Moskova’da değil de Uluslararası Ekonomik Forum çerçevesinde St. Petersburg’da kabul etmesi, Rusya’nın Suudilerin stratejik önerileriyle değil, sadece parasıyla ilgilendiğinin ilk göstergesi oldu.
Nitekim Suudiler de Moskova’da kabul edilmemekten dolayı kendilerini aşağılanmış hissetseler de ‘ziyaretin başarısını’ sadece ikili ilişkilerle sınırlı olan nükleer alanda işbirliği, altyapı yatırımları ve silah ithalatı[8] konularında yaptıkları anlaşmalarla izah ettiler.
Putin’in Suudi heyetinin bulunduğu gün Libya ve Irak örneklerini vurgulayarak Suriye yönetiminin terörle mücadelesine verdiği güçlü destek[9] ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı Yevgeni Lukiyanov’un “Körfez ülkeleri şu an Beşşar Esed’in iktidarda kalması için dua etmelidir; çünkü IŞİD’i yenebilecek tek kişi odur”[10] şeklindeki açıklaması, sadece Suudilerin umuduna değil, Suudilerin bölgesel liderliğine bağlanan umutlara da öldürücü son darbe oldu.
Suudilerin, ABD’ye kapris için başlattıkları müttefik arayışlarının ikinci durağı olan Paris macerası, terörle mücadele nasihati dinledikleri Rusya macerasından aslında nitelik olarak farksızdı.
Suudilerle nükleer santral inşası ve 21 adet helikopter satışı için 12 milyar dolarlık anlaşma imzalayan Fransızlar da tıpkı Ruslar gibi Suudi Arabistan’a bir stratejik müttefik olarak değil, bir pazar olarak değer veriyordu.
Çünkü hem Moskova hem de Paris, Suudilerin kaprislerinin ABD’ye değil Obama’ya olduğunun farkındaydı ve stratejik müttefiklik süresinin ABD’deki başkanlık seçimlerine kadar süreceğini çok iyi biliyordu.
Obama sonrasının iki muhtemel başkanından Hillary Clinton’un Demokrat Parti içindeki bir ‘Cumhuriyetçi’, Jeb Bush’un ise Suudilerle aynı frekanstan bir Cumhuriyetçi olduğu düşünüldüğünde Moskova ve Paris, İran’la nükleer yarışa azmeden Suudileri azami ölçüde pazar olarak kullanmayı kârlı gördü.
Suudi Arabistan, ABD başkanlık seçimlerine kadar yatırımcısı için her bakımdan karlı bir pazar.
Putin: Suriye'ye desteğimiz sürecek
Suriye yönetimine desteklerinde değişen hiçbir şey olmadığının altını çizen Putin, Suriye'de 4.5 yıldır süren çatışmaların sona ermesini umduğunu söyledi. Putin, "En sonunda Suriye halkının galip geleceğine inanıyoruz" dedi.
Putin ayrıca, Suriye ve bölgedeki diğer ülkelerin terör örgütü IŞİD'e karşı birleşmesi gerektiğinin de altını çizdi. Komşu ülkeler arasında 'belli başlı konularda bazı anlaşmazlıklar yaşanmasının doğal olduğunu' da belirten Rus lider, 'kötülükle mücadele' söz konusu olduğunda ise 'güç birliği yapılmasının şart olduğunu' söyledi.
Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanı Muallim, Moskova'da Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'la da bir görüşme gerçekleştirdi.
Lavrov da görüşme sonrasında düzenlenen basın toplantısında, IŞİD'le mücadelede gösterilen çabaların yeterli olmadığına vurgu yaptı. Lavrov, ''IŞİD'le mücadele edilebilmesi için bütün ülkelerin görüş ayrılıklarını bir kenara bırakıp bu ortak tehdide odaklanması lazım'' dedi.
Muallim ise Suriye krizinde sadece siyasal çözümün mümkün olduğunu dile getiren ABD'li yetkililerin 'samimiyetini' sorgulayıp, ''Amerikalılar siyasal çözüm istiyor ancak aynı zamanda teröristlere milyarlarca dolar sağlıyorlar'' dedi.