Pakistan’da yaşayan Sünnilerin dört mezhebe tabi olduklarını vurgulayan Hamid Rıza sözlerini şöyle sürdürdü: Arabistan ise tekfirci Muhammed b. Abdulvahhab’ın düşüncesi üzerine kurulmuş bir mezheptir. Yani dört mezheple ilgisi yoktur. Bu yüzden de hiçbir sünni Müslüman için idol olamaz. Arabistan’la Müslümanlar arasındaki tek bağ, İslam’ın kutsal saydığı değerlerin; yani kıblemiz olan Kâbe’nin yanı sıra Peygamberimiz (s.a.a), Ehlibeyt ve ashabın kabirlerinin bu topraklarda olmasıdır.
Pakistanlı âlimlerin Arabistanlı Ehlisünnet ulemasıyla sağlam irtibatları bulunmadığını kaydeden Hamid Rıza şöyle konuştu: Bu âlimlerden biri de benim; Suudi Arabistan’ın politikalarına muhalefet ettiğim için hac ve umre vizesi alamıyorum.
Şia ile Ehlisünnetin ortak şekilde tekfirciliğe karşı mücadele etmesinin gereğini vurgulayan Hamid Rıza sözlerine şöyle devam etti: Bugüne kadar farklı İslam ülkelerinde Şia ile Ehlisünnet ulemasının katıldığı onlarca konferans ve paneller düzenlenmiştir ve düzenlenmektedir. Bu konferanslardan bazılarına 100 binden fazla insan katılmıştır. Demek ki her iki mezhebin mensupları tekfirci zihniyete karşıdır. Doğrusu bu ümit verici bir durumdur. Bugün Pakistan’da bulunan vahhaabilik zihniyetinin kaynağı da Arabistan’dandır. Dünyanın neresinde tekfircilik hastalığı varsa araştırın, Arabistan’dan geldiğini göreceksiniz. Onun için Müslümanları bilinçlendirmek gerekir ve Arabistan’ın sünni Müslümanlar için asla model olamayacağını her platformda yüksek sesle anlatmamız gerekir.
Hamid Rıza, Pakistan âlimlerinin çoğunluğunun Arabistan’ın Yemen’e yönelik saldırılarını desteklemesinden dolayı Nevaz Şerif hükümetine itiraz ettiklerini vurguladı ve şöyle konuştu: Bugün maalesef orta doğudaki tüm krizler ve sorunlar Siyonizm ve Suud hanedanının yararına seyretmektedir.