Dinler arasındaki diyalog ve barış noktasında diyeceğim bir tek nokta var: Bizler Müslümanlar olarak Hristiyan ve Musevi kardeşlerimizin dinlerine saygı göstermenin ötesinde, peygamberlerini selamla anıyoruz, kitaplarını semavi kitap ve dinlerini semavi din olarak kabul ediyoruz. Onlar da bizimkini kabul etsinler desem, İslam’a çağırıyorsun diyeceksiniz ama en azından onlar da, Hz. İsa ve Hz. Musa’nın peygamberliği hakkında ne kadar delil varsa, en az o kadar da Hz. Muhammed’in peygamberliğine delil vardır, hadi siz Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olmayın ama biz Hz. İsa’yı selamlayınca Hristiyan olmadığımız gibi, siz de Hz. Muhammed’i selam ve hürmetle andığınızda Müslüman olmazsınız, saygı göstermiş olursunuz. Bu birinci şarttır, birbirimizin dini büyüklerine saygı ifadeleri kullanmak birinci adım olur ve bunda bir beis yoktur.

 

Aslında dünyanın problemi dinler değil, dinleri kullanan eskiden siyasetçiler ve imparatorlar olmuştu, bugün de vahşi kapitalizm ve ne yazık ki onu elinde bulunduran Siyonizm olmuştur.  Yahudi kardeşlerimiz demiyorum çünkü birçok Yahudi din adamı da siyonzimi telin etmektedir.  

 

Siyonistler istediğinde birbirimizi Kürt-Türk diye öldürtüyor, istediğinde Arap-Acem diye birbirimize kırdırtıyor, istediğinde kendi oluşturduğu İslam anlayışını bütün İslam coğrafyasına musallat edip tekfirci ve terörist bir grup haline bu rahmet dinini, kendi dindaşlarına bile bir ölüm yağdıran ölüm makinesine dönüştürebiliyor. Bunun için de bölge insanlarının her şeyden önce, Hristiyan olsun, Müslüman, gayrimüslim, hangi dinden olursa olsun bunlar da benim kadar bu dünyada yaşama hakkına sahiptir demesi gerekir.

 

Birileri bize, o bizden değil, o yüzden kâfirdir, öldürülmesi vaciptir diye yutturuyorsa, bunun arkasından birileri silah satarak bizi birbirimize düşürüp bölgelerimizi sömürmek istiyor gibi bir soru aklımıza neden gelmez? Biz binlerce yıldır bu bölgede yaşıyoruz, ne oluyor birden bire kafamız bozuluyor da, sen Türk mü doğdun, sen Kürt mü doğdun, Arap mısın, Acem misin, Şii misin Sünni misin, bu birden 1400 yıl sonra aklımıza nerden geliyor da birbirimize düşüyoruz bunu anlayamıyorum. Durup dururken niye şimdi biz başlamışız birbirimizi kırmaya, ne oldu bize birden bire böyle gerildik, acaba kim bu mezhep ayrılıklarını bölgeye pompalıyor bunu bir sorgulasak ne olur ki, çok mu zor bir iştir, ya da bunu anlamak için filozof olmak mı gerekiyor?

 

Sen hangi mezhepten olursan ol,  hangi dinden olursan ol, hatta dinin olmasa da sen bu yer küreye bizimle ortaksın, Kâinatın efendisi olan Hz. Muhammed’e bile Allah, Sen onlara musallat olamazsın diyor. Kıtal ayetleri var fakat bu ayetler de savunma amaçlıdır, “Sizi nasıl ki öldürdüler, siz de meşru müdafaa hakkınızı kullanabilirsiniz.” diyor. Ama bir kimseyi durup dururken öldürürseniz,  bir tek kişiyi bile öldürürseniz mümini gayrimüminiyle beraber bütün insanlığı öldürmüş gibisiniz, soykırım değil, tür kırım yapmış gibisiniz diyor. Biz bu dinin mensuplarıyız ama birden bire öyle bir çıldırıyoruz ki kendi dindaşlarımızı bile göz kırpmadan çocuğuyla büyüğüyle öldürebiliyoruz, Allah bize akıl versin diyorum.