Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi tarafından, Mersin Büyükşehir Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen 'Yolumuz Şah-ı Merdan'a Çıkar' konulu konferansta konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz önemli mesajlar verdi. İşte Özgündüz'ün konuşma metni:
Biz bir miyiz? Azeri, Caferi, Anadolu Alevisi, Arap Alevisi, Kürt Alevisi, ayrı mıyız? Biz biriz demek için burada bir araya gelmeye neden ihtiyaç duyduk?
Siz kaç ülke, kaç devlet adamı tanırsınız, milletini ayrıştırmaya çalışan? Devletin görevi vatandaşlarının birliğini, dirliğini korumaktır. Birliğinizi sağlamışsanız, kaybedeceğiniz her şeyi kazanıp yerine koyarsınız. Ama birliğinizi kaybederseniz, hiç bir şeyle onun yerini dolduramazsınız. Öyleyse devlet büyüklerine, sözüm ona devlet yönetenlere düşen şey, vatandaşları arasında birlik ve dirliği sağlamaktır.
Türk Milleti Haydarî Karakteri Özümsemiştir
Fakat son zamanlarda ne hikmetse, neden icap ediyorsa, kimin değirmenine su taşımaksa, kimin ekmeğine yağ sürmek amacıylaysa, -ki Türkiye'nin değirmenine su taşımıyor , Türkiye'nin hayrına değil bu- şu Anadolu Alevisi başkadır, şu Şiiler başka, Arap Alevisi başkadır, Kürtler başkadır, siz bir değilsiniz, ayrısınız diyorlar. Bir yandan Sünni gerilimi yaratırlar, bir taraftan devleti ve din teşkilatı Sünni olan bir Alevi başkanı hazmedemezler, bir yandan Irak'ta, Türkiye'deki Sünni nispeti kadar en az çoğunlukta olan Şia'dan olan başkan hazmedilmez.
Dünyanın hiçbir lideri, başkanı mezhebiyle anılmazken, sıra Alevi başkana gelince, Suriye'de Nusayri kafir Esad oluyor, Irak'a sıra gelince, Şia başbakan fitneci oluyor. İşte bu yüzden biz bir araya gelme ihtiyacı duyduk. Arzu ederim ki, burada bir sandalye daha olsun, o sandalyede de Türkiye'deki Sünni camiayı temsil liyakati olan Diyanet İşleri Başkanımız olsun. Biz Türk milleti olarak, genel anlamda Atatürk'ün de tarif ettiği anlamda Türk milleti olarak biriz. Kürt'ü, Arap'ı, Türk'ü, Türk milleti olarak biriz. Biz bu geminin yolcuları olarak bu gemiyi batırmamalı, deldirmemeli, yıktırmamalıyız. Biz Ehlibeyt aşkında da milletçe biriz. Bu yurdu Türk ve İslam yurdu yapan anlayış, Ehlibeyt anlayışıdır. Bu millet Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş Veli terbiyesi, Pir Sultan Abdal şecaati almış bir millettir ve karakterini Haydar-ı Kerrar karakteriyle özdeşleştirmiş bir millettir. Alevisi-Sünnisiyle, kendisini Muaviye anlaıyışı, kurnazlığı, bağnazlığı ve tilkiliğiyle örtüştürmeyen bir millettir.
Biz, ülkemizin bir kesimini, bu necip milletin tarih boyunca omuz omuza bu yurdu savunan ecdadın evladı, bir kısmımız, bir diğer kısmımıza karşı bir birliktelik oluşturmak için değil, "Bizim içimize fitne sokmayın, biz biriz, diğer kesimlerden de ayrı değiliz", en yetkili ağızlardan demek için geldik. Dini, mezhebi beş günlük koltuk için feda edenlere, biz milletçe biriz, size rağmen dirliğimizi bozmayacağız demek için buradayız. İşte Anadolu Alevisi temsilcisi, işte Arap Alevi temsilcisi, işte Bektaşi temsilcisi, hepimiz "biriz" diyoruz burada.
Siz, vatandaşı birleştirmeniz gerekirken, gerilim yaratarak ayrıştırıyorsunuz, ama şunun farkında değilsiniz, sizi bir takım projelere eşbaşkan yapanlar, yarın bizim de elimize silah tutuşturup sizinle savaştırırlar, yalnız kalırsınız.
Adımız Alevi, Mezhebimiz Caferi'dir
Şu gördüğünüz heyet, Şia-tu Ali'nin kısaltılmışıdır. Şia, Ali taraftarı demektir. Alevi ne demektir? "Yoldan Ali'ye bağlı olanlar", bu anlamda, biz aramızda ittifakla, tartışmaya gerek kalmadan, Anadolu'daki adımız, hepimizin Alevi'dir. Mezhebimiz Caferi Sadık mezhebidir.
İsna-Aşeri de denir bize, yani On iki İmamcı, Ehlibeyt'in, yani Peygamber hanedanının, vahyin indiği evin, sünnetin yaşandığı evin yetiştirdiği imamlara bağlanmışız. Sahih-i Buhari ve Müslim de dahil, Peygamberimiz, On iki İmam, Oniki Halife demiş, biz On ikiye bağlanmışız. Dört imam deseydi, bizler dört imama bağlanırdık. Gidin nereden, hangi dereden imam bulacaksanız bulun deseydi, biz de başka yerlerden imamlar arardık. Ama bize, "Cennet cehenneme inanan insanlar olarak cennete girmek istiyorsan, Muhammedi yaşayıp Muhammedi ölmek istiyorsan, cennete gitmek istiyorsan, benden sonra Ali'nin velayetine gireceksin." demiştir.
Alevilik Rütbesi Kolay Kazanılmaz
Bu ikinci defadır Sayın başbakanımız Alevi olmak Ali'yi sevmekse, ben en büyük Alevi'yim diyor. En büyüklüğü nereden çıkıyor onu bilmiyorum, makamı itibariyleyse ondan yukarıda meclis başkanı var, cumhurbaşkanı var, herkes gönlünün büyüklüğü kadar büyüktür, makamının büyüklüğü kadar değil, koltuğunun büyüklüğü kadar değil. Biz bundan rahatsızlık duymuyoruz. Ali aşkı bütün milletin müştereğidir. Ama Alevilik bu demek değildir. Ali'yi sevmek, Ali'den sonra onbir imama da bağlı olmak, Ali'nin yolundan gitmek, hortumculuk yapmamak, düzenbazlık yapmamak, zorbalık yapmamak, diktatörlük yapmamak, zalimlik yapmamaktır. Bir şartı da Ali'nin dostuna dost, düşmanına düşman olmaktır, Ali'yi sevenleri sevmektir.
İtretimden olup, benim mayamdan yaratılan imamlara iktida edin. Kendi yanınızdan imam çıkarmayın dedi Peygamberimiz. "Onların sayısı onikidir dedi, Ehlibeytim Nuh'un gemisidir, necat gemisidir dedi, Ehlibeyt'im Kuran'ın ikizidir, Kuran'ın adıdır, Kuran ile beraber O'nu size emanet ediyorum" dedi Peygamberimiz. Kuran'ı Ehlibeyt ile birlikte sevin dedi Peygamberimiz. Bunları bileceksin, o zaman göğsünü gere gere, işte burada oturan bu binler gibi, sen de diyeceksin ki "ben de Aleviyim." O rütbeyi öyle kazanacaksın. Ve o rütbe en büyük rütbedir.
Fahr-i Kainatın çizdiği, tanımladığı, Kuran'dan alarak, Beyyine suresinin sondan ikinci ayesi, iman edip düzgün iş yapanlar, karanlık işler değil, düzgün iş yapanlar var ya, onlar bütün yaratılmışların en üstünüdür, en hayırlısıdır diyor.
Resulu Ekrem'e sordular, kimdir onlar? Elini Ali'nin omzuna koyarak, Ali ve Ali'nin yolundan gidenlerdir buyurdu.
Bu büyük rütbe ve her gün namazınızda Fatiha Suresi'nde "Bizi doğru yola ilet" dediğiniz yolun sahibidir.
İnanç Esaslarımız şunlardır
Biz diyoruz ki, Allah birdir, İslam dinimizdir, Allah rabbimizdir, Kabe kıblemizdir, On iki İmam ilahımız değil imamımızdır, Usul-u Din'imiz beştir. Bunun ikisi usulu mezhep, üçü Usul-u Din'dir. Usul-u Din, Allah'ın birliğine inanmak, son peygamber Hz. Muhammed (sav) olmak üzere, Adem'den Hatem'e bütün peygamberlerin peygamberliğine inanmak ve ahiret gününe inanmak. Zalimin yaptığı yanına kar kalmayacak, onu bunu sömürenlerin yaptıkları, yedikleri lokma orada ateş olup içten içe onları yakacağı ve iyilerin de iyiliklerinin heder olmayacağı o güne inanmaktayız. Bu üçü dinin temelidir.
İkisi ise mezhebimizin temelidir, Allah'ın adil olduğuna inanırız. Şerrin O'ndan olmadığına inanırız. Şerri kendisi yaratıp, sonra zavallı kulu cehenneme attığına inanmıyoruz biz. İkincisi mezhebimizin aslından İmamet ve Vilayettir. Ehlibeytin, Oniki İmam'ın imamet ve vilayetini kabul etmek. Onun dışında biz başka bir yol tanımayız. Namazımızda her gün, ibadetimizde, "Nimet verdiğin kişilerin yoluna" derken, Onların Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin, Hüseyin'in evlatları ve Mehdi Sahib-uz Zaman olduğuna inanıyoruz ve bu bizim birleştiğimiz şeylerdir.
Hakkımızı Helal Etmiyoruz
Beklentilerimiz, sözde değil, özde ve pratikte eşitliktir. Bana gösterin, bu vatandaşa gösterin herkes eşit vatandaştır diye. Bir tarafı milli, ortak değerlerle, imkanatla, bütçeyle, devlet imkanlarıyla sulayıp, bir tarafı budarsanız nerededir bu eşit vatandaşlık? Hakkımızı helal etmiyoruz.
Benim ibadethaneme isim takmak kimseye kalmamıştır. Ben her zaman söylüyorum canlar, mollaya sormayacaksın benim ibadethanem nedir? Devlete düşen ya ibadethanelere destek olacak, hepsine eşit bir şekilde, ya da hiç birisine olmayacaktır. Devlet gelip benim ibadethaneme dil uzatmayacak, ad koymayacak. Ali'nin zikrolunduğu her yer ibadethanedir. Ali örtbas edilip, Ali ile savaşanların tecrit edildiği hiçbir yer ibadethane değildir İslamî açıdan.
TRT, Milli Eğitim ve devlete ait diğer yayın ve basın kuruluşlarında bu kesimin hakkı verilmedikçe, oraya harcanan helal olmasın diyoruz, haram olsun diyoruz. Yarasa güneşten hoşlanmasa da güneş doğuyor.
Allah Mehdi'nin zuhurunu acil etsin. Birliğimizi, dirliğimizi bozmasın, bayrağımızı indirtmesin, ezanımızı dindirtmesin, ibadethanelerimizi kapatmasın, düşmanlarımızı bize musallat etmesin, milletçe, hem biz ehlibeyt dostları olarak bu anlamda adıyla anılan hem de diğer kesimler ki biz onlarla aynı ehlibeyt meveddetinde bizimle aynı düşündüğünü düşünüyoruz, birliğimiz herşeyin üstünde gelir. Bu birliğimizi Allah bozmasın, bozmamak için biz elimizden geleni sarfediyoruz ama, Amerika bölmeye karar vermiştir, eşbaşkanlar da ona hizmet ediyorlar, Allah onları da ıslah etsin dedi.