Özgündüz: "Ailemizden bir şehidimiz var. Allah Berkay Işık kardeşimizi İmam Hüseyin ile haşretsin.
Irak’ta on civarında Iraklı ve İranlı komutan ve korumaları, terörist Amerika tarafından şehit edilmiştir. Biz bu saldırıyı şiddet ve nefretle kınıyoruz. Allah emperyalizmin ve siyonizmin yok olmasında bizi de pay sahibi etsin.
İki komutan; birisi Amerika’yı niyabet savaşlarında, ki Amerika bu savaşları BOP projesini ilerletmek için başlatmıştı, Irak’ta mağlup eden Mehdi Mühendis, diğeri İslam coğrafyasında Amerika ve İsrail’i mağlup eden orduların komutanı Kasım Süleymani’dir.
Onlar ve beraberlerindeki korumalarına Allah’tan rahmet diliyoruz.
Eğer benzecek olursak, Mehdi Mühendis’i Muhammed ibni Ebubekir’e benzetebiliriz. Hacı Kasım Süleymani’yi de Maliki Eşter’e benzetebiliriz. Yiğit insandı, aynı zamanda o yiğitliğini nefsine karşı da sürdürebilen de bir insandı. Elindeki güç ve imkânın kibre yol açmasına izin vermeyen bir insandı. IŞİD’in hayallerini düşüren ve Amerika’nın IŞİD sayesinde yapmak istediklerini boşa çıkaran Kasım Süleymani basit bir insan değildir.
Ama emperyalizm İslam coğrafyasında hedefini seçmekte baştan beri pek yanılmadı. Onları şehit etti ama İslam onların işlerini durdurmaya devam ediyor. O şehitler bu mektebi kuran insanlar değildir, bu mektebin yetiştirdiği insanlardır. Mektep yaşıyor ve İslam için yine böyle dehalar, cesur insanlar yetiştirmeye devam edecektir.
Emperyalizmi dize getiren mektep çok şükür ayaktadır. Ve de kurumlarıyla ayaktadır, fertleriyle değil. Yani birini şehit etmek mektebin yıkılması için yeterli değildir. Mektep ve kurumları hep yiğitler yetiştirecektir. Bunun da intikamı alınacak, şimdiye kadar işledikleri cinayetlerin alınan intikamları gibi.
Dünya’nın tanıdığı bir simaydı. Bu, Allah’ın Kur’an’da buyurduğu Saff Suresi’ndeki bu ayeti kerime: “Allah onun yolunda saf oluşturan, birleştiricisi kurşun olan surlar gibi yiğitçe duranları seviyor.” Bu surdan iki taş düştü, evet… Ama sur dimdik yerinde duruyor, emperyalizm ve Siyonizm’in korkulu rüyası olmaya devam edecek. İslam Coğrafyasını da onlara dar edecek.
Dünyanın en büyük ordusu Çin ordusudur, dört milyondur. Ama İran bir anda ön hazırlıksız 12,5 milyonla bundan birkaç yıl önce tatbikat yaptılar sadece İranın içinde ve sularında denizden de Hint Okyanusundan da Türkiyenin yüzölçümünün iki katı genişlikteki bir alanda bir anda hava, kara, deniz muntazam orduları ve milis ordular şimdi o 15 milyonu aştı. Bir anda savaşa hazır olabilecek 15 milyon ve de 40 senedir emperyalizmle ve Siyonizmle nasıl savaşılır hep bu dersine çalışmaktadır. Girdiği savaşların hepsinde de emperyalizmi, Siyonizmi dize getirdiğine de hepimiz ve dünya şahittir.
Kasım Süleymani yakından tanıdığım dostumdu. Allah rahmet etsin, tabii ki dostların ayrılığı incitiyor. Yoksa onun da bir sürü arzusu duası kabul oldu.
Bu surenin ikinci ayeti, “Mağlup olmayan hikmet sahibi Allah’a yerde gökte ne varsa tesbih etmektedir. Kulağınızı ve gözlerinizi açıp duyun ve görün. Kebairden korunursanız Allah sizlerin diğer günahlarınızı affedecektir.”
Müşrikler, Müminlere eziyet ediyordu ama daha cihat emri gelmemişti. Müminler Peygamberin yanına gidip “Ya Resulallah, cihat emri ver bunları dize getirelim. Biz de onlara karşılık verelim.” Diye Peygamberimizden cihat emri istiyorlardı. Bir de dediler ki “Ya Resulallah bize yapmamız gereken öyle bir şey söyle ki Allah’ın en çok hoşuna giden olsun.” Buna karşılıkta bu ayetler geldi; cihat emri geldi. Ama ne edeyim ki Uhud’da Resul-ü Ekrem’i bırakıp kaçtılar. Savaş emri ver düşmanı dize getirelim diyenler kaçtılar. “Bizim dünyamızı kurtaracak yolu söyle, yapalım.” Diyenler kaçtılar. Uhud’ta itaatsizlik ettiler. Malı ve canıyla cihat etmek isteyen Müminler mallarının ve canlarının derdine düşüp görevlerini bıraktılar. Peygamberimizin yüzü gözü yaralandı, mübarek dişi kırıldı. Ardından o ayet indi: “Müminler yapmayacağınız şey demeyin.” Yaparız diyorsunuz, önderiniz olan Resul-ü Ekrem’de size güvenip işe başlıyor. Sonra onu yarı yolda bırakıyorsunuz.
Bunun devamında “Sözünden caymayıp yiğit gibi omuz omuza düşman karşısında duranlar, Allah onları çok seviyor.” denmiştir.
Allah bizleri bu taifeden etsin. Sözünde durmayanlardan etmesin. Birliğimiz başlı başına belayı defeden, düşmanı caydıran şeydir. Düşmanı cüretkâr eden şey Müslümanların birbiriyle çekişmesi, boğuşması. Ki en büyük fitne unsuru da vahabistlerdir.
Şimdi bu şehitlere Siyonistler ve emperyalistlerle beraber vahabistler de çok seviniyor. Sanıyorlar ki bu mektep iki kişi yetiştirebilmiştir, onlar şehit oldu kurtulduk.
Uhud’ta da müşrikler “Hamza’yı şehit edersek Peygamber’in belini kırmış olacağız.” Hamza’yı şehit ettier, Haydar-ı Kerrar geldi. Hiçbir savaşta mağlup edemedikleri yiğit geldi Hamza’nın yerine. Bu mektep yetiştirir, onlar boşuna sevinedursun. Allah daha güzelini getirecek.
Aziz Müminler kebairden birisi neymiş? Sözünde durmamak, yapmayacağın sözü vermek. Allah’ın sevmediği karakter bu karakterdir. Allah onların fitnesinden sizleri korusun. En çok hangi konuda salavat getirmişizdir? Birliğimiz namusumuzdan da önemlidir çünkü birlik olmazsak namusumuzu da koruyamayız. Öyleyse fitnecinin baştan ağzını çamur ile tıkayın. Fitneci Zeynebiye Şiaları arasında kendisine yer bulamamalı, müşteri bulamamalı.
Karşı karşıya kalacağımız sadece küffar olsa eyvallah.
Ama sözüm ona Müslüman birtakım ülkeler de bizim karşımızda diğer cepheyi savunuyor. Karşı tarafta kafir değil neticede kendi ülkesinin vatandaşları.
Ordumuz cumhuriyet ile birlikte dünyanın en şanlı ordusudur. Çok şükür hiçbir savaşta da başarısız olmamıştır. Allah ordumuza mağlubiyet tattırmasın. Ama Allah ettirmesin ordumuz gider ve Libya çöllerinde savaşa girer ve de mağlup olursa ordumuzun morali bozulur, namından şanından çok şey kaybetmiş olur. Ağır yara almış oluruz. Çok riskli bir olaydır, bunun için devletti yönetenleri, siyasi otoriteyi ben de üzerime düşeni yaparak uyardım. Böyle bir karar meclisimizden çıktı hayırlı olsun ama devletimizin iyiliğine olacak şeyler konusunda da Allah bizleri muzaffer etsin. Benim dileğim budur."