Mescidlerin Kutsiyeti İbadet Edenlerin Mezhebine Göre Değişmez
Bizim dört tane büyük kadri yüce mescidimiz vardır. Mescitlerimizin hepsi Allah evidir. Hepsinin hürmeti, bütün müminlere farzdır. Mescit’in Şii’si Sünni’si yoktur. Zeynebiye Camii’nin de, Sultan Ahmet Camii’nin de hürmeti bizim için aynı derecede farzdır. Kirlenmiş olsa temizlemesi farzdır, taarruz olsa savunması farzdır. İçinde ibadet edenlerin hangi mezhebe göre ibadet ettikleriyle ilgili mescidin kutsiyeti değişmez.
Milyonlarca mescidin içersinde en kutsal olanı Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa’dır, ki bu ikisi Müslümanların aynı zamanda kıblesi olmuştur. Üçüncüsü Mescid-i Nebi Medine’de, dördüncüsü Mescid-i Kufe. Nuh’un tufanı Mescid-i Kufe’de başlamıştır. Hz. Adem (a.s) ve Hz. Nuh (a.s)’ında mezarları Kufe’nin yanı başındadır. Bu dört mescitte insanoğlu seferi sayılmaz. Bunlar insanlığın anayurdudur. Buralarda namazınızı tam kılabilirsiniz. Bu hesaba göre Mescid-i Kufe bizim anayurdumuzdur. Gurbetimiz değil vatanımızdır.
Mescid-i Aksa Bizim Namusuzdur
Mescid-i Nebi, Mescid-i Aksa bizim vatanımızdır. Resul-u Ekrem miraca yükseldiği zaman Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksa’ya götürülüyor. Mescid-i Aksa bizim vatanımız ve yüceliş noktamızdır. Bugünlerde Siyonist ordu ve Siyonist yerleşimciler postallarıyla oraya giriyorlar. Namaz kılmak için istediklerine izin veriyorlar, istemediklerine de izin vermiyorlar. Özellikle genç yaşta sayılanların Cuma’ya bile gitmesine izin vermiyorlar. Postallarıyla Mescid-i Aksa’ya girmeye devam ediyorlar. Netanyahu direnenlere karşı gerçek mermi kullanılmasına izin vermiştir. Bu olay bir yerde Müslümanların vatanına, haysiyetine, şerefine ve namusuna tecavüzdür.
Bizim İçin Mezhep Bağnazlığı Değil Mukaddes Dinimizin Önceliği Esastır
Mescid-i Aksa’da Şii yoktur, hepsi Sünni’dir. Ama bizim için mezhep bağnazlığı değil, mukaddes dinimizin önceliği esastır. Orası bizim vatanımız ve namusumuzdur. Ne yazık ki namusumuzu korumak sadece bize ve mazlum Filistin halkına kalmıştır. Allah’tan dileğim, samimiyetle Filistin’i savunan müminlere Allah orada Cuma Namazı kılmayı ve bağımsız Filistin devletinde Siyonist İsrail devletinin yok edilmesiyle birlikte hür ibadet etmeyi nasip etsin.
İran Dış Politikasını Mescid-i Aksa Üzerine Kurmuştur
Bu konuda İran İslam Cumhuriyeti karakteristik yapısını, dış politikasını Mescid-i Aksa üzerine oturtmuştur. İmam Humeyni (r.a)’nin bir sözü vardır: “Her Müslüman bir kova su dökse İsrail’i sel alır.” Şimdi ki İran İslam Cumhuriyeti’nin Rehberi Ayetullah Seyid Ali Hamaney’inde birinci derdi Filistin’in kurtuluşu ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüdür.
Bunu doğru mu yapıyorlar yanlış mı yapıyorlar o nu söylemek bana düşmez. Kişisel görüşüm şudur, dinin telkini orası bizim sılamızdır, vatanımızdır. Din bize mukaddesimizdir ve yüceliş noktamızdır diye telkin etmiştir. İran İslam Cumhuriyeti de inkılabın karakteri gereği bunu yapıyor.
Kardeşlerimiz Biz Filistin Yolunda Giderken Bizi Arkadan Vuruyor
Bu konuda farklı olan görüşüm, tabii ki Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü ve Siyonist rejimin çökmesidir bu arzumuz ve amacımızdır, benim görüşümün ayrıldığı nokta, kardeşlerin yüzde sekseni vefasız çıkarsa, yüzde yirmi tek başına Filistin’i özgürlüğe kavuşturabilir mi? Bence kavuşturur. Fakat vefasız kardeş bununla yetinmiyor, bir de düşmanın safına geçip bize vuruyor.
Allah rızası için söyleyin, Suudi’nin Yemen’de ne işi var ve dünya neden böyle suskun? İran hiçbir ülkenin işgaline karışmamış, bilakis sekiz yıl işgal altında vatanının kurtuluşu için savaş vermiş bir ülkedir. Böyle bir ülkeye; İran’a bölgeyi karıştırıyor diyorlar da, İran’a saldıran Saddam’ın da finansörü Suudi’ydi. Lübnan, Suriye, Filistin’e saldıran İsrail’in de finansörü Suudi’ydi. Bahreyn’in işgaline Suudi gidiyor. Ve şimdi her gün Yemen’deki mazlum halka bomba yağdırıyor, kimse ses çıkarmıyor.
İsrail bu kadar cinayet işliyor. Birleşmiş Milletler 1947’de ki sınırların, 1967’den önce ki sınırların dışındaki sınırları tecavüz olarak kabul ediyor. Buna rağmen İsrail’e karşı hiçbir yaptırım uygulamıyor. Öyleyse bu Birleşmiş Milletler boş bir teşkilattır, revize edilmesi gerekir.
Düşmanın Maşası Müslüman Olamaz
Bu vefasızlık, bu kardeş ihanetinin yanında, aslında kendi müşterekimize ve hatta birinci dereceden onun olana sahip çıkmıyor ve arkadan vuruyor. Sen, rabbim Allah, dinim İslam dedikten sonra başka yola gidiyorsan, başkalarına kulluk ediyorsan aşağılanmaktan başka elde edeceğin hiçbir şey olmaz. Allah zelil eder, kahrına uğratır. Ama onurundan, şerefinden taviz verme noktasında muhayyer olamaz. Sapkın Müslüman olamaz, vatan haini Müslüman olamaz, düşman maşası Müslüman olamaz, böyle bir seçenek olamaz.
Düşmandan İzzet Beklemeyin!
Şimdi ben birinci dereceden bu ümmeti satanlara diyorum, ikinci dereceden bu necip milleti, bu vatanı satanlara diyorum, bu vatanın, bu milletin üzerinden düşman kapısında kendisine ikbal arayan zavallılara diyorum, Allah’ın kahrı sizi tutar. Zilletle düşman kapısında boyun eğmeyin, düşmandan izzet beklemeyin, izzet ancak Allah’ın elindedir. Allahın rahmeti ve bereketi üzerine olsun.