Özgündüz; "Allah’ın selamı üzerinize olsun dostlarım. Cumanız mübarek geçsin inşallah.
Biz Allah’ı seviyoruz çünkü ona aitiz. Bizi belki de hiç hak etmememize rağmen kâinatın efendisi ilan etmiştir. Günahlarımızın cezasının birçoğunu affediyor, kalan az bir kısmı ‘’Belki tövbe eder.’’ Diye saklıyor, sabrediyor. Şahdamarından yakın sana, bütün ayıplarından haberi var ve onları örtüyor.
Peygamberimizi seviyoruz çünkü varını yoğunu bizim için adamıştı. Ailesinden her biri bütün âleme değerdi ama o bütün ailesini bizim ahirette de, bu dünyada da iyi yaşamamız için feda etti. Bu Peygamber sevilmez mi?
Bundan başka sevdiklerimiz de her zaman bu iki sevgimize endeksli olmalıdır.
Mesela Hz. Nuh’un ailesinden bir oğlu evlatlıktan reddedildi. Allah reddetti. Çünkü Hz. Nuh’un dinini taşımıyordu. Artık evladın senin dinini taşımıyorsa, Rabbine Rab demiyorsa, dinine din demiyorsa artık o evladı ne edeceksin. Allah hiç birimize böyle evlat vermesin.
Hiçbir hadis var mı? Peygamber; Ali’yi, Hasan’ı, Fatma’yı sevmiyor diye bir hadis var mı? Veya az seviyordu diye bir hadis var mı?
Peygamber secdedeyken Hasan ve Hüseyin gelip omuzuna tırmanırdı, Peygamber secdeden kalkmıyordu, ashabı Peygamber vefat etti sanıyordu. Kıyamıyordu torunlarının keyfini bozmaya. Aksini diyen bir hadis yoktur hiçbir mezhebin kaynağında.
Peygamber bayram namazına durmuştu. İmam Hüseyin’in dili yeni yeni açılıyordu, o da geldi durdu dedesinin yanında. Peygamber tekbir getirdi, İmam Hüseyin’de getirdi. Peygamber o düzeltsin diye yine tekbir getirdi. İmam Hüseyin daha küçücük, dili daha tam açılmamış bir daha getiremedi. Peygamber, İmam Hüseyin düzeltene kadar tekbir getirdi ve ardından namazına devam etti.
Peygamber buyurmuştur ki: ‘’ Allah’ı sevin, her şeyiniz ondandır. Beni sevin, çünkü Allah’ın elçisiyim. Ehl-i Beyt’i sevin, benim hatırıma. ’’
‘’Ekmeğim Allah’tan mı geliyor, ona boyun eğeyim?’’ demeyeceksin çünkü ekmeğin Allah’tan geliyor.
Peygamber’in buyurduğu: ‘’Beni seven, Ehl-i Beyt’i de sevmiş oluyor.’’ Cümlesinin Selman-ı Farisi’nin naklettiği bir şekli de vardır ki bu şekil Ehl-i Sünnet kaynaklarında da bulunuyor: Ehl-i Beyt’i seven, beni sevmiştir, beni seven de Allah’ı sevmiştir.’’ Şeklinde. Allah bizi onlardan ayırmasın.
Bir bayram geçirdiniz. İnşallah bir dahaki nevruza kalmadan Allah, Hz. Sahibi Zaman’ı göndesin.
Hz. Ali’nin bir hutbesinin son paragrafı tüylerimi ürpertti. Buyuruyor ki: ‘’Lanet olsun o adama ki, millete emr-i bil maruf yapın diyor, ama kendisi yapmıyor. Lanet olsun o adama ki nehyi anil münker’den bahsediyor ama o bahsettiklerini kendisi yapıyor.’’ Bunları okuyunca tüylerim ürperdi.
Allah yurdunuzu, yuvanızı dağıtmasın. Ülkenizin huzurunu bozmasın. Bir seçim geçirdiniz, o seçimde haklı olarak biz iki tarafında listesinde vardı. Dört tane talebimiz oldu, bunlarda zor talepler değil aksine yapılması gereken taleplerdi ki zaten iki tarafta taleplerimizi mantıklı buldu ve kabul etti. Dört talebimiz neydi?
-
Protokolümüzü güncelleyip meclisten geçirmelerini istedik.
-
Mahallemizin Hayat Parkı’nı daha güvenli bir hale getirmelerini ve bu mahallenin İfaspor’unu güçlendirmelerini istedik.
-
Camimizin yapımına mali açıdan destek olmalarını istedik.
-
Belediye personelliklerinde halkımıza da yer verilmesini istedik.
Temel bey de iyi bir dostumuzdu, iyi bir başkandı. Bundan sonra da dostluğumuzun devam etmesinden yanayız biz. Bir defa Ehl-i Beyt hakkında söylediklerinin hakkını para ile ödeyemeyiz. Bizim dostluğumuz bakidir, seçim veya siyaset ile ilgili değil. CHP de bizim düşmanımız değil bu ülkenin bir siyasi partisidir. Bu partinin içinde de camiamızdan insanlar var. Dediğim gibi ne o partiye veren din düşmanı oluyor, ne bu partiye veren mezhep düşmanı oluyor. Bu siyasettir, din meselesi değil.
Sandıklardan anlaşılan o ki bütün halkın yarıdan biraz fazlası bu bölgede CHP lehine oyunu kullanmıştır. Sadece biz değiliz. Bizimkilerin de mensubu olduğu milletin bir parçası olarak Küçükçekmece ile orantılı bir oy vermişiz. ‘’Biz kazandık.’’ Veya ‘’Biz kaybettik.’’ Diye bir şey diyemiyoruz belediye için çünkü kesin bir tarafımız yoktu ve tarafsızdık. Ama muhtarlık seçimlerinde bir adayımız vardı ve o kazandı, bu yüzden kazandığımızı söyleyebiliriz.
İmamoğlu meselesi yılan hikâyesine dönüşmüştür. İkisi de İstanbul’u yönetmeye layık insanlardı ama hakikaten İmamoğlu kazanmışsa durumu yılan hikâyesine döndürmenin anlamı yok, insanları germenin anlamı yok. Millet tercihini İmamoğlu’ndan yana verdi ve teslimini siyasi bir olgunlukla yapman gerekiyor. Türkiye’ye yakışan budur. Ve halkta anlayacak ki sandık gerçekten bizim sesimizdir. Tercihleri saygıyla karşılamalıyız. Allah ülkemize de, İstanbul’a da seçim sonuçlarını hayırlı etsin. İstanbul tek başına bir dünyadır.
Gelelim geçen hafta Hz. Ebu Talip adına, Hz. Hatice adına yaptığımız anma merasimine. Bu merasim Hz. Ebu Talip camiinde yapıldı ve camii bomboştu. Altı yüz metre karelik camiinde en fazla iki yüz işi vardı. Meclislerin süsü Zeynebiyeliler de yoktu orada. Hz. Hatice, Hz. Fatima’dan sonra kâinattan geçmiş en değerli kadındır. Allah’ın özel selam gönderdiği, Peygamber’in en değerli eşi. Peygamber’in çocukların annesidir kendisi. Bu insanların anma törenine neden gelmediniz? Böyle törenler bizim için önemlidir.
Allah, batıl ile savaşmada bize yardım etsin inşallah. Ülkemize, milletimize yardım etsin." dedi.