ABD-İsrail ortaklığında İslam dünyası üzerinde kurgulanan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) kanlı çarkları dönmeye devam ediyor. Bölgeyi önce 4 parçalı Kürdistan ardından da Arz-ı Mev'ud hayalinin bir gereği olarak büyük İsrail devletine hazırlamak isteyen Haçlı-Siyonist ittifakı çalışmalarına devam ediyor. Görünürdeki ilk somut hedef, tıpkı Irak'ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye'nin kuzeyinde de ABD-İsrail kontrolünde bir devletçik oluşturmak. Bu amaçla terör örgütü PKK uzantısı PYD-YPG'ye her türlü desteği veren ABD, stratejik ortak dediği Türkiye'nin itirazlarını ise dikkate almıyor.
Peşmergeye yeni silah sevkiyatı
Terör örgütü PYD-YPG'ye geçtiğimiz hafta içinde 100 tır dolusu silah sevkiyatı yapan ABD, aynı desteği Barzani'ye de veriyor. ABD, yeni kurulacak iki Peşmerge taburu için 110 milyon dolar tutarındaki silah ve mühimmat gönderiyor. 2018’in başında oluşturulması öngörülen taburların eğitimlerini de ABD üstlendi. Ağır silahla donatılacak Peşmerge taburlarının eğitim ve diğer masraflarla birlikte bu rakamın 200 milyon dolara çıkacağı bildirildi. İki yeni tabur oluşturulması ve bu taburların ağır silahlarla donatılması hamlesinin ABD, İngiltere ve Almanya ile ortaklaşa yürütülen tüm Peşmerge güçlerinin Peşmerge Bakanlığı bünyesine alınması projesi kapsamında yapıldığını belirten Peşmerge Bakanlığı yetkilileri, bununla Peşmerge güçlerinin uluslararası düzeyde bir güç olmasının hedeflendiğini belirtti. Söz konusu silah ve mühimmatın Eylül ayında ilgili taburlara verileceği kaydedildi.
ABD silahları PKK’nın elinde
Terör örgütü YPG'yi ve Peşmergeyi uluslararası düzeyde bir ordu haline getirmek isteyen ABD, böylece bölgede kurmak istediği devletçik hedefine daha kolay ulaşmayı planlıyor. ABD'nin terör örgütlerine gönderdiği silahlar aynı zaman da Türkiye'ye de tehdit. Terör örgütü PKK'nın eline geçen silahlar Türkiye'ye doğrultuluyor. ABD silahlarının terör örgütlerine gittiğine dair önemli bir açıklama geçtiğimiz hafta içinde ABD Savunma Bakanlığı Başdenetçi 2016 denetim raporunda yer almıştı. Irak'a gönderilen silahların izinin kaybedildiği ifade edilen raporda "Kara Kuvvetleri Komutanlığı Birinci Bölge Teçhizat Komutanlığı’nın, Irak Eğit-Donat Fonu'ndan alınan Kuveyt ve Irak’taki ekipmanların miktarına ve bulunduğu yerlere ilişkin kayıtları doğru ve güncel bir şekilde tutmadığı tespit edildi" denilmişti.
Gözlerini petrol bölgesi Deyrizor’a diktiler
ABD, İsrail ve Avrupa ülkelerinin Suriye ve Irak'ta terör örgütlerini desteklemesinin ana nedenlerinden biri de petrol. ABD'nin desteği ile Suriye'nin petrol ve doğalgaz rezervlerine konan PYD, gözünü Deyrizor'a dikti. Ülkenin en büyük ikinci petrol bölgesini DEAŞ'tan almak için ABD ve İngiltere ile ortak saldırı planı yapan örgüt aşiretlerle görüşüyor. Deyrizor 2014 yılından bu yana yüzde 85 oranında DEAŞ tarafından kontrol ediliyor. PKK'nın Suriye uzantısı PYD tarafından gerçekleştirilen saldırılarla Deyrizor kırsalında son iki haftalık dönemde 20'den fazla yerleşim birimi DEAŞ'tan alındı. PYD-ABD ittifakı bölgenin en zengin rezervlerinin yer aldığı Meyadin kasabasına saldırıyor. Deyrizor bölgesinde El Tenak, El Ömer ve Tabiya petrol rezervi açısından en büyük potansiyele sahip bölgeler. Tabka sonrası karadan ilerleyişini sürdüren terör örgütü PYD'ye ABD ve Koalisyon uçaklarının hava desteği devam ediyor.
Mattis’ten katliamlara pişkin savunma
Suriye ve Irak'ta bir yandan ABD destekli terör örgütleri bir yandan da ABD öncülüğündeki koalisyonun saldırılarıyla sivil katliamlar da sürüyor. Son katliam haberi Musul'dan geldi. ABD'nin öncülüğündeki uluslararası koalisyona ait uçaklarca Pazar günü kentin eski mahallerinde düzenlenen hava baskınları sırasında 20'den fazla sivilin öldüğü, çok sayıda sivilin de yaralandığı açıklandı. son 3 yılda ise sadece Suriye'de en az bin 200 sivilin koalisyon uçaklarının saldırısında hayatını kaybettiği açıklandı. Katliamları pişkin açıklamalarla kabul eden ABD'den ise yeni bir açıklama geldi. Amerika Savunma Bakanı James Mattis, Suriye ve Irak’ta terörizme karşı yürütülen savaşta hiçbir şekilde sivillerin öldürülmesinden kaçışın olmadığını ifade etti. Mattis ayrıca, Amerika’nın Ortadoğu’da bu savaş yaşayan ülkelerdeki siviller arasında böylesi ölümlere engel olmaya çalıştığını da iddia etti.
Suriye BM’ye başvurdu
Suriye yönetimi ise ABD öncülüğündeki uluslararası IŞİD karşıtı koalisyonun hava saldırılarına son vermesi için BM Genel Sekreterliği ile BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) mektup gönderdi. Mektup'ta koalisyonun saldırılarının çok sayıda sivil kayba yol açtığını ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanlığı, koalisyonun Suriye'deki hava operasyonlarının durdurulması yönünde çağrı yaptı. Suriye Dışişleri Bakanlığı, hava saldırılarının ülkede kaosa yol açması ve terör örgütlerinin faaliyetlerine katkıda bulunması nedeniyle saldırıların terörle mücadele sürecini kolaylaştırmadığının da altını çizdi.