Ekrem Şama, Milli Gazete'de yayımlanan yazısında Ahmet Davutoğlu’nun parti çalışmasını değerlendirdi.
Ekrem Şama, Davutoğlu'nun kuraçağı söylenen partinin umrunda olmadığını belirterek Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığı döneminde yaşananları anlatmasını istedi.
Davutoğlu konuşur mu?
Ahmet Davutoğlu AKP iktidarının en başından beri Türkiye’nin dış politikasının belirlenmesi ve icrasında en önemli ve etkin görevdeydi.
Önce, en bilgili ve donanımlı uluslararası ilişkiler uzmanı ve hocası olarak hükümete “danışmanlık” görevi yaptı. Sonra uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı ve nihayet Başbakanlık görevi yaptı.
Şimdi AKP ile yollarını ayırıp parti kuracağı söyleniyor. Niyetimiz ayrı parti kurması veya kurmaması hakkında görüş belirtmek değil. Artık zamanı geldiğine göre İslam dünyasını mahv-u perişan eden olaylar ve Türkiye’nin tutumu hakkında bildiklerini konuşup konuşmayacağını merak etmekteyiz. Bu konuda merak ettiğimiz çok olay var elbette ama önemlilerinden birkaç örnek vermek isteriz.
ABD’nin Irak’ı işgal etme kararından ve 1 Mart 2003 Irak tezkeresinden önce Saddam ile temas kuruldu mu? “BM yetkililerinin ısrarla aramalarına” rağmen bulunamayan “kitle imha silahlarının” Saddam’dan teslim edilmesi, AKP hükümet yetkililerince istendi mi, bu konuda neler tavsiye edildi, ABD ile bu konuda neler görüşüldü?
2009 yılında Libya’ya yapılan ziyaret sırasında, merhum Kaddafi, yapılan ikili resmi görüşmelerde, Türkiye’ye Osmanlı’nın yeniden kurulması, Libya petrollerinin ve Türkiye su kaynaklarının beraberce ve ortak kullanılması konusunda bir teklif getirdi mi? Getirdi ise bu teklife ne cevap verildi? Ziyaretten sonra bu teklif konusunda, ABD’ye bilgi verildi mi? Onlar nasıl bir tutum aldılar? Libya’nın parçalanması ve Kaddafi’nin devrilmesi konusunda bu teklif de etkili oldu mu? Libya’nın NATO tarafından bombardımanlarla mahvedilmesi sırasında, Kaddafi’nin imdat çığlıkları Türkiye’ye ulaştı mı? Bizim donanmamız ne görev ifa etti? Savaştan kaçmak için teknelere binip Akdeniz’e açılan binlerce Libyalı çoluk çocuk, genç ihtiyar, açlık ve susuzluktan öldü mü? NATO bunlara karşı gözlerini mi kapattı? Bizim donanmamız bu konuda neler yaptı? Bombardımandan sonra Kaddafi’yi deviren isyancılara AKP iktidarının en üst düzey yetkilileri tarafından, bavullar dolusu ve nakit olarak yüzmilyonlarca dolar neden götürüldü, kimin “tavsiyesi” olarak bu karar alındı, Türkiye’ye ne faydalar sağladı, bu paralar geri alındı mı?
Suriye Lideri Esed ile Türkiye’nin ilişkileri, can ciğer kuzu sarması iken, iki ülkeyi ilgilendiren neler konuşuldu? Sınırların kaldırılması halinde nelerin olabileceği konuşuldu mu? Buna Osmanlı’nın tekrar kurulması anlamı izafe edildi mi? Esed, eninde sonunda Suriye-İsrail savaşının başlayabileceğini dile getirdi mi? Esed, böyle bir durumda Suriye’de hükümet merkezine derhal Türk bayrağı çekeceklerini dile getirdi mi? Böyle bir durumun, Suriye’nin Türkiye’ye ilhak edilmiş sayılacağı konuşuldu mu? Bu konu daha sonra ABD ile görüşüldü mü? Esed’in devrilmesinin kararlaştırılması konusunda bu konuşmanın etkisi oldu mu? Kendilerinin Esed’e ABD’nin “ültimatom”unu tebliğ etmesi sırasında bu konu yeniden gündeme geldi mi?
Mısır’da “Arap Baharı” aldatmacasının “sahi” olduğu süsü verilmesi için Mübarek’in devrilmesi ve hapse atılmasından sonra, İhvanı Müslimin’in “partileşip” seçimlere katılma konusunda tereddütler yaşamaları üzerine, T.C. Başbakanı’nın onları “seçime girme” konusunda ikna etmesi için Mısır’a ziyaret yapması konusunda, AKP karar organlarında ve Bakanlar Kurulu’nda neler konuşuldu? Bu fikrin oluşmasında ABD’nin bir “tavsiyesi” oldu mu? Mursi ve adamları ile neler görüşüldü? Hasan El Benna ismi gündem yapıldı mı? İhvanı Müslimin’in oyuna gelip partileşip seçimlere girmesinde Türkiye’nin etkisi neydi? Mısır’a giden Saadet Partisi heyetinin, seçime girmemeleri, ABD ve onun “hizmetinde olanların” oyunlarına gelmemeleri konusundaki tavsiyelerini dinlemediklerinin pişmanlığını konuştular mı? Bu konuda Türkiye ABD ile ve cuntacı Sisi ile gizli aşikâr görüşmeler yaptı mı? İhvan üyeleri meydanlarda kıskaca alınıp topluca şehit edilirken Türkiye-ABD-Sisi-İsrail çokgeninde neler görüşüldü?
“Yeni Osmanlı” konusunda iktidara hangi devletler ve nasıl vaatlerde bulundular? Bu vaatlere kimler nasıl kandı? Bunun aldatmaca olduğu anlaşıldığında, yukarıda kimlerle neler ve nasıl görüşmeler yapıldı, neler konuşuldu?
Avrupa Birliği’nin ahlaksız “teklif ve tavsiyeleri” Yunanistan’la ilişkiler, Kıbrıs konusundaki tavizler, Afganistan’daki katliamlar, Irak’taki kırmızı çizgilerimizin yalanıp yok edilmesi, talihsiz Cidde konuşmaları, unutturulan D-8 ve İslam Birliği, Yemen’deki oyunlar, Süleyman Şah Türbesi’nin geri çekilmesi, çıkmaza giren dışişleri politikalarımız vs.
Davutoğlu’nun parti kurup kurmayacağı umurumuzda bile değil. Asıl İslam dünyasının perişan edilmesi sürecini anlatmalıdır. Anlatmalıdır ki, milletimiz her şeyin doğrusunu ve iç yüzünü öğrensin.
Dünya hayatı fani, ömürler geçici, ecelin ne zaman geleceği belli değil. Öyle “birilerine” dolaylı imalar veya göndermeler yapması bir anlam ifade etmez. Artık zamanı da geldiğine göre bu tarihi görevi konuşarak yerine getirmelidir, dış ilişkiler konusunda “uzman olan” Muhterem Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu hocamız!
GAFLET TRENLERİ
Üstümüzden geçip ezdiler gayrı,
Hâlâ eziyorlar, hem katar katar,
Lokomotifleri ayrı, vagonları ayrı,