Milli Gazete Yazarı Sadreddin Karaduman, ABD ve İran arasında tırmanan gerilimi değerlendirdi.
İran'a Müdahale mi?
ABD’nin İran’a müdahalede bulunacağını düşünenler haksız sayılmazlar. Çünkü hazırlıklar bu şekilde.
Özellikle Umman ve Hürmüz Boğazı’nda yaşananlar çok dikkat çekici. Peş peşe patlamaların olması, ABD ve İran’ın karşılıklı olarak birbirlerini suçlamaları, olası bir Amerikan saldırısını akıllara getirmektedir.
ABD’nin bölgeye uçak gemisi yollaması, askerlerine “taarruza hazır olun” talimatı geçmesi sıradan bir hadise sayılamaz. “İsrail’in güvenliği” safsatası, artık işe yaramamakta. ABD’yi yönetenler bunun farkındalar.
Her şeye rağmen, şunu hemen belirtelim ki; ABD bu ülkeye saldırmayı göze alamaz. Bu ülkeyi idare edenler, gene, onların tabiriyle Ortadoğu’ya açılmak istiyorlar, başta enerji kaynakları olmak üzere... Her şeye tek başına sahip olmak istedikleri aşikâr. AB ülkeleri, Çin, Rusya ve Japonya gibi ülkeleri de bölgeden uzak tutmak istedikleri açık. Bu adamlar, nasıl dizginlenecekler, orasını zaman gösterecek.
Ancak, bu terbiye edilmemiş aygırların, bir şekilde durdurulması gerekmekte. Buna inanan biri olarak, konuyla alakalı sıkça sayılacak bir süre ile bir kez daha belirtelim istedik.
Şayet bu koca ülke yönetiminde, gizli veya aşikâr söz sahibi olanlar, bir şekilde dizginlenemezler ise, bunlar dünyayı ateşe verirler. Bu güne kadar “yaptıkları yapacaklarının teminatıdır” kabilinden meseleye bakınca, ortaya böyle bir tablo çıkmakta. Özellikle; 11 Eylül sonrası ortaya attıkları yalanlar ve yok yere iki ülkenin işgal edilmesi, herkese bu durumu bir kez daha hatırlatmaktadır.
ABD, 1979’dan beri İran karşısında sürekli yenilgi almaktadır. İran’ı kaybetmekle zaten ilk yenilgisini almıştır. ABD Büyükelçiliği’nin basılması ve 52 kişinin 444 gün İranlıların ellerinde kalması ile 2. yenilgiyi alan ABD, bu olaydan yaklaşık 1 yıl sonra, rehineleri kurtarmak için yaptığı operasyonun başarısız olmasıyla 3. yenilgisini almıştır. Daha sonra, İran tarafının rehineleri 1980 yılı başlarında serbest bırakmasıyla, ABD yönetimi bir yenilgi daha aldı. Yeni Başkan Regan’ın İran’a iade etmek mecburiyetinde kaldığı 8 milyar usd de, ABD’nin dünya halkları nezdinde bir kez daha aşağı inmesine sebebiyet verdi.
Ayetullah Humeyni’nin “Büyük Şeytan” olarak nitelendirdiği ABD, İran karşısında kaybetmeye günümüzde de devam etmektedir. “Ekran başka gerçek başka” deyiminin, burada bir defa daha yerine oturduğunu söylemek mümkün.
En az 5 kere İran karşısında hezimete uğrayan, üstüne üstlük Başkan Jimmy Carter’e seçim kaybettiren bir ülkenin karşısına dikilmek, ancak büyük bir cahillik olur.
Bu ve benzer nedenlerden dolayı Trump’un İran’a müdahaleye yanaşmayacağı kanaatindeyiz. Kaldı ki, ABD’nin son dakikada İran’a müdahaleden vazgeçmesi, bu doğrultuda atılmış önemli bir adım sayılabilir.
Ancak, İran konusunda, tehlikenin tamamen geçtiğini söylemek mümkün değildir. ABD, bölgedeki mevcudiyetiyle ve varlığını artırarak buna hizmet etmektedir.
ABD-Çin arasında yaşanan, şimdilik, ekonomik savaş, ABD-Türkiye arasında yaşanan S-400 gerilimi, akıllara; “n’oluyoruz” sorusunu getirmektedir.