Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı yayınladığı bildiride, bir kısım medya organlarının bakanlığın olası bir askeri müdahale için dünya kamuoyu oluşturmak amacıyla Suriye’yi hedef alan Suriye’nin kimyasal silaha sahip olduğu yönündeki sistematik medya kampanyasına ilişkin bildirisini olumsuz şekilde ele almasını eleştirdi.
Bakanlık bildirisinde, basın bildirisi ve konferansının medya organlarının Suriye’yi hedef alan programlı kampanyasına yanıt verme amacı taşıdığını bildirerek söz konusu medya organlarının dünya kamuoyunu Suriye’ye yönelik olası bir askeri müdahaleye hazırlamak amacıyla kitle imha silahları ve Suriye’nin içinde silahlı terör grupları ya da sivillere karşı kullanılabileceği veya üçüncü bir tarafın eline geçebileceği yalanını uydurduğuna işaret etti.
Bakanlık bu iddiaların asılsız olduğunu belirterek “fakat bu silahların tehlikesini göz ardı etmiyoruz. Çünkü bu kampanyayı dünya medyasında programlayanlar Suriye’ye karşı basında ve uluslar arası platformlarda seferberlik başlatan aynı taraflardır. Aynı zamanda bu taraflar daha sonra asılsız olduğu ortaya çıkan Irak kitle imha silahları yalanını da ortaya atmıştı” diye belirtti.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı resmi sözcüsünün demeçleri ve bakanlık bildirisinin asılsız medya suçlamalarına karşı devletin savunma politikalarının genel hatlarını açıklama kapsamında geldiği ifade edilen bildiride, Suriye konusundaki haberleri ele alırken objektif ve profesyonel olma ve bu haberleri doğru şekilde sunma gerekliliğine vurgu yapıldı.
Hatırlanacağı üzere bakanlık resmi sözcüsü Cihat Makdisi, Şam ve bazı semtlerinde yaşanan gelişmelerle ilgili bi r soruya yanıtında, Suriye ordusunun şu an Suriyelileri savunduğunu ve Suriye’nin şu an nefsi müdafaa durumunda olduğunu, bazı semtlerde çatışmaların yaşandığını bildirmişti.
Makdisi, şu an güvenlik durumunun eskisinden daha iyi olduğunu belirterek “herkese devlete karşı silah taşıyanlara aynı yöntemle yanıt verileceği, diyalog çağrısında bulunanlar ve siyasi çözümü benimseyenlere de kapılarımız açık olduğu teminatı veriyoruz” dedi.
Makdisi sözlerini şöyle sürdürdü, “medyalarına baktığımızda “Büyük Şam Savaşı” dediklerini görürüz. İnsanlar büyük Şam savaşına nasıl karşı koymamızı bekliyor? Bu nedenle silahlılara karşı askeri yöntemlere başvuruyoruz.” dedi.
Bakanlık sözcüsü, bazı sivillerin evlerinden çıkmak zorunda kaldıklarını, Şam Valiliği, hayır kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının bu insanlara gerekli yardımları sunduklarını söyleyerek Suriye hükümetinin bu durumdan memnun olmadığını, olağanüstü bir durum yaşandığını ve bunun iki ya da üç günde fazla sürmeyeceğini ifade etti.
Suriye medyasını takip edenlerin kimin tutuklandığını ve yapılan operasyonların barışı sağlama hedefi taşıdığını görebileceklerine dikkat çekerek silahlı grupların Türkiye ve Irak’ta sınır kapılarını ele geçirmesi konusunda ise, iki sınır kapısının kontrolden çıktığını, bu sınır kapılarının Haziran ayından bu yana boş olduğunu ve kullanılmadığını kaydetti.
Makdisi, “herhangi bir bariyer ele geçirmeleri için silahlılar göndermek zor değil. Sınır kapıları sonuçta askeri kışla değil bir bariyerdir. Aktif olduğu zaman içinde bazı koruma görevlileri bulunuyor. Aktif olmadığı zamanlarda ise iki taraftan da kapalı olduğu için girmeleri kolay. Bu durumda girmeleri başka sınır kapılarını kontrollerine geçirmeleri başka bir konudur” diye konuştu.
Doha’da Pazar günü düzenlenen ve BM Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın görevini değiştirme ve yönetime barışçıl geçiş konusunda düzenlenen Arap bakanlar toplantısının bildirisine ilişkin soruyu yanıtlayan Makdisi, Annan’ın görevinin değiştirilmesinin Arap bakanların elinde olmadığını, bunun siyasi nifak başlığı altında düzenlenen toplantı merkezlerinde dile getirdikleri temennilerden ibaret olduğunu ifade etti.
Makdisi, geçici yönetimden bahseden bildirinin prensip olarak Suriye gibi egemen bir ülkenin içişlerine açık müdahale anlamına geldiğini söyleyerek Arap Liginin kurucu üyesi olan bir devleti ve kurumlarını ahlaksız ve düzeysiz bir şekilde ele almasını esefle karşıladıklarını dile getirdi.
Arap Liginin Suriye’ye yardım etmek yerine yönetimden çekilme durumunu daha fazla tırmandırdıklarına dikkat çeken Makdisi, Suriye halkının kendi kararını kendisinin aldığını, hükümetinin ve başkanlarının kaderini kendisinin belirleyerek diyalog masasına oturacağını vurguladı.
Bakanlık sözcüsü, “biz bu masadan çıkacak sonuç ve kararlara bağlı olcağız. Tek karar sahibi Suriye halkıdır. Diyalog masasında üzerinde anlaşmaya varılacak seçimler ve oy sandığı da tek belirleyicidir” dedi.
Arap ülkelerinin iddia ettiği gibi Suriye kanının akıtılmasını önleme sorunu olsaydı, silahlı grupları alenen silahlandırma ve Suriye’ye karşı programlı kışkırtıcı medya kampanyalarını durdurmaları gerektiğini belirten Makdisi, iddia ettikleri özenin asılsız ve siyasi nifak olduğunu ifade etti.
Rusya’nın Paris Büyükelçisinin yönetimin değişmesine ilişkin demeçleri konusunda ise Makdisi, buna Suriye halkının karar vereceğini söyleyerek Rus büyükelçisinin demeçlerine Suriye Dışişleri Bakanlığının değil kendisinin açıklık getirmesi gerektiğini kaydetti.
Makdisi, siyasi süreci Annan planı kapsamında kabul ettiklerini bildirerek aynı zamanda Cenevre bildirisinin olumlu yönlerini memnuniyetle karşıladıklarını, tüm bunların Suriye halkının yöneteceği bir siyasi süreçten söz ettiğini, bur durumda batının değil Suriye halkının üzerinde anlaşmaya varacaklarına bağlı kalacaklarını beyan etti.
Güvenlik Konseyinin gözlemcilerin görev süresini uzatmaya ilişkin son kararı konusundaki karışıklıkla ilgili soruyu yanıtlayan Makdisi, Suriye’nin temelde Annan heyetini talep etmediğini ve uluslar arası toplumun iddia ettiği gibi Suriye’ye yardım etmek istediğini dile getirdi.
İsrail’in Suriye’yi vurması halinde bölgede kapsamlı bir savaş çıkabileceği konusunda ise Makdisi, “bir diplomata savaş seçeneği sorulmaz. Ben savaştan söz etmiyorum. Umarım çıkmaz” diye belirtti.
Lübnan eski Başbakanı Refik el-Hariri suikastının tekrar ortaya çıkan tanığı konusunda ise Makdisi, medya kanallarının yayınladığı videokasetinde çelişiler bulunduğunu, tanık Hüsam Hüsam’ın sürprizini bekleyeceklerini bildirdi.