Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Riyad’a gidip Hariri ile görüşen ve Hariri’nin alıkonulmadığını açıklayan Yakubiyan, o dönem yapmış olduğu açıklamalara değinerek, “O zaman Sayın Hariri ile görüştüğümde onun haczedildiğine dair bir hava yoktu. Ama sonradan onun alıkonulduğunu anladım. Açık bir şekilde Hariri istifa etmek istemiyordu. Yaşanan şeyler onun isteği dışındaydı” dedi.
Suudi Arabistanlı ünlü gazeteci Cemal Haşikci’nin İstanbul Başkonsolosluğunda öldürüldüğüne dair haberleri duyunca, Hariri’nin yaşıyor olmasına şükrettiğini söyleyen Yakubiyan, Haşikci ile dayanışma içerisinde olduğunu ve hakkında çıkan ölüm haberlerinin doğru olmamasını temenni ettiğini dile getirdi.
Hariri’nin alıkonulduğu dönemde Reuters’a konuşan Lübnanlı kaynaklar yaşananları şöyle anlatmıştı: “Lübnan Başbakanı 2 Kasım’da Suudi Arabistan’a çağrıldı. Hariri, gitmeden önce yanındakilere 6 Kasım Pazartesi günü görüşeceklerini söyledi. Medya danışmanlarına da “Hafta sonu Mısır’da görüşürüz” dedi.
Saad Hariri’nin uçağı 3 Kasım’da Suudi Arabistan’a indiğinde, karşısında hiçbir prens ya da önemli bir yetkiliyi görmedi. Telefonuna el konulan ve hiçbir saygı emaresi görmeyen Hariri, ertesi gün de Suudi Arabistan’ın El Arabiya kanalına çıkarak istifasını açıkladı.
Hariri, İran’ın desteklediği koalisyon ortağı Hizbullah’a doğrudan karşı çıkmadığı için, Suudi Arabistan tarafından zorla istifa ettirildi. Hariri, Lübnan’ın istikrarı için Hizbullah’la birlikte çalışması gerektiğini bir türlü Suudi Arabistan’a anlatamadı.”
Ayrıca iddiaya göre, Riyad, başbakan olmak için Sünni olmanın zorunlu olduğu Lübnan’da Saad Hariri’nin kardeşi Baha’yı iktidarda görmek istiyordu.
Kaynaklar, Suudi Arabistan’ın Hariri ailesini çağırarak Baha’ya bağlılıklarını açıklamasını istediğini öne sürdü. Ancak Suudi Arabistan’da zengin olan ve hala önemli malvarlığı bulunan aile, Saad yerine Baha’nın geçmesini kabul etmedi.
O dönem Hariri’ye ulaşabilen kaynaklar, Lübnan Başbakanı’nın “İyiyim”den başka ifade kullanmak istemediğini aktardı. Kaynaklara göre Hariri “Geri dönecek misin?” sorusuna da “İnşallah” yanıtını veriyordu.
