Mişel Aun Çarşamba günü yeni bakanlar kurulunun Aun’un başkanlığında ve Başbakan Saad Hariri’nin katılımı ile cumhurbaşkanlığı sarayında düzenlenen ilk oturumunda Angola’da Lübnanlı işadamı Emin Bekri suikast olayı Mossad tarafından düzenlendiği ile ilgili bazı duyumlar aldığını belirterek Dışişleri Bakanlığından bu cinayeti araştırmasını ve gerekli bilgileri toplamasını istedi.

 

Lübnanlı işadamı Emin Bekri bir kaç gün önce Angola’da uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Bundan önce 15 Aralık 2016 tarihinde de Tunuslu hava uzay mühendisi Muhammed Zevari Tunus’un güneyinde özel aracı ile giderken Mossad ajanları tarafından suikaste uğradı ve hayatını kaybetti. Forbes sitesinin raporuna göre Bekri suikasti Mossad ajanlarının Yusi Kohen bu örgütün başına geçtiği günden beri Lübnanlı vatandaşlara karşı düzenlediği ikinci suikast sayılıyor. İlk suikast operasyonu Mayıs 2016 tarihinde düzenlendi. Bu operasyonda şehit İmad Muğniye’nin amcaoğlu ve damadı Mustafa Bedreddin Suriye’nin başkenti Şam’da suikaste uğradı.

 

Lübnan kabinesinin oturumunda Başbakan Saad Hariri de acil ve beklenmedik durumlarla ilgilenmek üzere bakanlar düzeyinde bir komisyon kurulmasını önerdi.

 

Lübnan’ın Saad Hariri başbakanlığında kurulan yeni kabinesi 30 bakanla beraber 18 Aralık 2016 tarihinde açıklandı. Lübnan parlamentosu de 28 Aralık 2016’da Lübnan’ın yeni kabinesine güvenoyu verdi. Yeni kabine yayımladığı bildirisinde siyonistlere karşı mücadele veren direnişe vurgu yaptı.

 

Gerçekte Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun’unsiyonist rejimin Angola’da Lübnanlı işadamı Emin Bekri suikastine karıştığının araştırılmasına vurgu yapması, eli kanlı rejim İsrail elebaşılarına önemli bir mesaj veriyor, şöyle ki Lübnan yönetimi büyük bir ciddiyet ve hassasiyetle katil rejimin Lübnan’a yönelik her türlü hareketliliğini takip edecektir.

 

Bilindiği üzere Lübnan’ın siyaset arenasında son günlerde önemli gelişmeler yaşandı ve bu ülkede uzun süre devam eden ve Cumhurbaşkanı koltuğunun boş kalmasından kaynaklanan kriz ve diğer sorunlar son buldu. Lübnan’da sonunda mişel Aun Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve uzun süre boş kalan bu koltuk bir kez daha sahibine kavuştu ve bu gelişmenin hemen ardından Lübnan’ın yeni kabinesinin kurulması için düğmeye basıldı. Lübnan’ın bu krizden çıkışında Hizbullah hareketi en önemli rolü ifa etti ve böylece Lübnan’da geniş kapsamlı yeni hükümetin kurulması için gereken şartlar oluştu.

 

Bu şartlarda Lübnan’ın yeni yönetimi daha titiz bir şekilde başta korsan İsrail olmak üzere Lübnan düşmanlarından gelen tehditleri rasat etmeye başladığı anlaşılıyor. Aslında siyonist rejimin Lübnan, bölge ve tüm dünyaya yönelttiği en ciddi tehdit bu rejimin terör mahiyeti ve dünyanın dört bir yanında terör estirmesidir. Nitekim bundan önce de ne zaman Lübnan’da olumlu bir adım atıldıysa eli kanlı siyonistler hemen bu ülkeye ve bölgeye yönelik komplolarını uygulamaya başlayarak ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Gerçekte korsan İsrail başta Afrika ülkeleri olmak üzere dünyanın çeşitli ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek ve bu ülkelere nüfuz etmek için terör rejimi mahiyeti ile hareket ediyor ve hedef ülkelerini istikrarsızlaştırarak bu durumdan nemalanmaya çalışıyor. Tunus ve Lübnan’da yetkililerin eli kanlı rejimin düzenlediği suikast olaylarına tepkilerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.