Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Kim doğurdu IŞİD'i?
Hüsnü Mahalli yazdı
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
19-08-2014 07:38 - 1380 Okunma

 IŞİD durduk yerde ortaya çıkmadı.
IŞİD'çi ruh hastaları uzaydan gelmedi.
Yalta Paylaşım Konferansı sonrasında memleketine dönüş yolunda ABD Başkanı Roosevelt 'Biraz da şu Araplara bakayım' demiş olacak ki 13 Şubat 1945'te Kızıl Deniz'in ortasında Amerikan USS Quincy Zırhlısı üzerinde Mısır Kralı Faruk ve bir gün sonra da Suudi Kral Abdülaziz ile bir araya geldi.
Başkan'ın gündeminde birbiri ile çelişen iki konu vardı :
1-Akın akın Filistin'e giden Yahudilere o topraklarda bir devlet kurdurmak
2-Ve bu Yahudilere karşı çıkan insanların dini olan İslamı yeni dünya düzeninde Batı'nın düşmanı komünistlere karşı silah olarak kullanmak.
Detaylara girmeye gerek yok.
ABD her iki hedefini gerçekleştirdi.
Çünkü o buluşmada Mısır ve Suudi Arabistan gibi İslam âleminin iki önemli ülkesini rehin alan ABD, 5 Nisan 1946'da Missouri Zırhlısının İstanbul ziyareti ile Türkiye'yi de kendi safına çekmişti.
Artık herkes yani Araplar, Türkler ve Şah yönetimindeki Acemler komünistlere karşı İslamı kullanma konusunda ABD'nin hizmetine girmişti.
Kissinger ve Brzezinski'nin şu Yeşil Kuşak Teorsi.
Bu hizmet; farklı format, düzey ve tonlarda Sovyetler'in dağılmasına kadar sürdü.
İslam âleminde TÜM İslamcılar İslamı ABD'nin kriterleri ile yorumlayayıp ABD ile iş tuttular.
ABD de her zaman onları kolladı.
İster iktidarda ister muhalefette.
CIA inanılmaz işler beceriyordu.
İslam âleminde birçok iktidar CIA ile işbirliği yapıyordu.
Örneğin 1950-1960 döneminde Türkiye. Yani Türkiye'nin NATO, CENTO ve Bağdat Paktı maceraları ve Kore'ye asker yolladığı yıllar.
Rahmetli Bayar'ın 'Komünistler bu kış gelecek' dediği yıllar.
İslamın her yerde koministlere karşı çok iyi kullanıldığı yıllar.
Türkiye'de askerin güçlü olduğu laik yıllar!
O yıllarda ABD'nin hizmetinde olan önemli başka bir ülke daha vardı:
Suudi Arabistan.
Bu ülke yönetimi Arap ve İslam âleminde ne kadar radikal, ılımlı, yumuşak, sert ve karışık İslamcı parti, örgüt, cemaat, tarikat ve grup varsa hepsi ile dolaylı-dolaysız ilişki kurup para yardımı yapmıştır.
Rehber ve yol gösteren ise CIA .
Dünyadaki TÜM İslami hareketlerin ideolojik beslenme kaynağı Suudi Arabistan'dır.
Hepsinin beslendiği kaynak Müslüman Kardeşler hareketidir.
1952'de Nasır devriminden sonra CIA ile işbirliğine başlayan ve bu nedenle Mısır'dan kovulan Müslüman Kardeşlerin liderleri Suudi Arabistan'ı mesken edinmişlerdir. Tıpkı Müslüman ülkelerdeki diğer Müslüman Kardeşler gibi.
Bazıları da Avrupa ülkelerinin himayesini tercih etmişti.
> 1945-1990 dönemi böyle bir ilişki ağı içinde geçti.
Her tarafta beyin yıkayan din okulları açılıyor ve kapkaranlık din adamları yetiştiriliyordu.
Din çok hızlı bir şekilde bağnazlaşıyordu. Herkese para dağıtılıyor ve insanlar para ile satın alınıyordu. Yeşil Sermaye bunun için var oldu. Bugün yaklaşık 2 trilyon doları yöneten bu sermaye kurumları İslamı aydın olan özünden uzaklaştırmak için var gücü ile çalıştı, çalışıyor.
Sonuç olarak milyonlarca insan robotlaştırıldı, dini söylem ve davranışlar ise ABD'nin hizmetine sokulacak hale getirildi.
Kaide ve Taliban bunun en somut örneği.
Her ikisini CIA ile birlikte Suudi Arabistan ve İslam âleminin bir diğer önemli ülkesi Pakistan istihbarat örgütleri kurdu.
Sonrasını herkes biliyor.
Ya şimdiki zaman?
Başta Arap ve Müslüman ülkeler olmak üzere dünyanın her tarafında yüzbinlerce ruh hastası var.
İsrail, ABD ve Batı karşıtı görünmeleri hiçbir şey ifade etmez.
Çünkü Müslümanlara ve coğrafyamıza verdikleri zarar, diğerlerine verdikleri zararın bir milyon katı fazla.
Suriye ve Irak'ta olanlar somut örneklerdir.
Bu da çok doğal.
1945-1990 döneminde beyinleri yıkanıp ruhları din adına esir alınan milyonların başka türlü olması beklenemez.
Çağdışı, bağnaz, karanlık ve rezil bir siyaset ve dinsel anlayışın egemen olduğu bir Suudi Arabistan ve benzeri ülke insanlarının normal olması fizik ve kimya kanunlarına aykırıdır.
Aykırı olduğu için de bugün çevremizde milyonlarca anormal tip var.
Yani sorun bir IŞİD, Kaide, Nusra ve benzeri radikal İslamcı örgütler sorunu değil.
Bugün Arap ve Müslüman ülkelerinde bu örgütler paralelinde düşünen milyonlarca insan var.
İşte bu nedenle risk çok büyüktür.
Sivrisinek-bataklık ilişkisi.
Fısfıs asla çözüm olamaz.
 Şu anda coğrafyamızda yaşanmakta olan inanılması güç vahşetin kısa ve orta vadede biteceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

 Tabi vahiy gelip Obama'ya ' Bak senin de iki kızın var. Tecavüzcü IŞİD'çileri hemen temizlemezsen başına iş alabilirsin' deyip ona harekete geçirmezse.

 ABD ve batılı müttefikler IŞİD'ten korkarak Irak ve Suriye'de yeni formüller üzerinde çalışabilirler ama  IŞİD ve benzeri örgütlerin ruh hastası militanlarının misyonu henüz bitmedi, bitmez.

 Bu militanlar coğrafyamızın tüm  insanlarına daha fazla acı vermekten haz alıyor ve kendilerine destek verenleri de mutlu ediyorlar, edecekler.

 Ama altın vuruşu herkesi dinden soğuttukları zaman vurmuş olacaklar.

 Buna da az kaldı.

 Çünkü din adına konuşan ve davranan ne kadar siyasal İslamcı varsa İslamın yasakladığı ya da günah saydığı herşeyi yaptılar,  yapıyorlar.

 Hepsi elele verip İslamı gerçek anlamından uzaklaştırıp içini boşaltmaya çalışıyorlar.

 Katiller, kafa kesenler, bir an önce hurilere kavuşmak için intihar saldırısı yapanlar, sapık dini söylemleri dillendirip insanları inandıranlar, hırsızlar, dolandırıcılar, kul hakkı yiyenler, rüşvet verip alanlar ve diğerleri...

 Müthiş bir bataklık. Fısfıs ile asla kurutulamaz.

 Bu bataklığın kokusunu parfüm ve sivrinin vızıltısını ninni olarak algılayan milyonlar var.

 Kendilerine göre karanlık din anlayışı geliştirip tüm günahlarını bununla aklamaya çalışanları da unutmamak gerekiyor.

 Hepsi sahtekar. Hepsi din düşmanı. Hepsi İslam dininin gerçek düşmanlarının hizmetinde.

 Hepsi çok tehlikeli.

 Çünkü hala bu coğrafyada milyonları etkilyebiliyorlar.

 Komünistler kalmadı ama her zaman bir düşman bulunur.

 Şiiler, Aleviler, Ezidiler, Hıristiyanlar, Dürziler, Ermeniler...

 Bu da yetmezse laik, liberal, demokrat, muhalif Sünniler.

 Gerekirse eski dostlar bile düşman olur.

 IŞİD-Nusra.

 AKP - Gülen

 Erdoğan-Sisi'ye destek veren Suudi Kral Abdullah.

 Başkaları da bulunur.

 Nasıl olsa bu konuda büyük deneyimi olan Davutoğlu başbakan olacak.

 Komşular ile sıfır sorun dedi ortada komşu kalmadı.

 Amerikalı dostlarının itirafı ile IŞİD'i bu hale getirdi ama IŞİD Türk diplomatlarını kaçırdı sonra Fırat ve Dicle konusunda Türkiye'yi tehdit.

 Bakan Davutoğlu'nun başarılarını anlata anlata bitiremeyiz.

 Başbakan olunca Amerikan üslerinin en etkin olduğu, 300 bin nüfuslu ve 300 milyarlarca doları olan Katar'ın genç emiri ile bölgeyi dizayn etmeye devam edecek.

 Bölgede hiç dostları yok.

 Başta Roosevelt'in Mısır ve Suudi Arabistan'ı.

 Biri kutsal mekanların toprağı diğeri Yavuz Selim'in Halife ilan edildiği ülke.

 Adına Boğaz'da üçüncü köprünün yapıldığı Yavuz Selim.

 IŞİD lideri Bağdadi'nin özenip kendini ona benzettiği Halife Yavuz Selim.

 İzindeyiz deyip Erdoğan'ın çok sevdiği hem Halife hem de Sultan Selim.

 Gecikmeli de olsa boşuna sevinmemişti 'Arap Baharı'na.

 İslam aleminin lideri olacaktı.

 Buna çok ciddi inanmıştı, inandırılmıştı.

 Türlü türlü İslamcılarımız gibi.

 Hepsi de Washington1.Noterinden tasdikli mazbut İslamcı.

 Hizmette sınır yok.

 Sınır koymaya kalkışanların sınırını IŞİD ortadan kaldırır.

 Buna da halkların kardeşliği denir.

 Biraz kanlı oluyor ama bu kadar kusur Obama'nın kızlarında bile olur. 

(Hüsnü Mahalli - Yurt Gazetesi)

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
19-08-2014 07:38 - 1380 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
21-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım