İsrail, 2018’de işgal altındaki Doğu Kudüs ile Batı Şeria’da, Filistinlilere ait 538 ev ve iş yerini “ruhsatsız” olduğu gerekçesiyle yıktı.
Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) bağlı Abdullah El-Havarani Araştırma ve Belgelendirme Merkezi’ne göre, İsrail makamları, 2018'de Filistinlilere ait 538 ev ile çeşitli amaçlarla kullanılan tesisi yıktı.
Merkez tarafından yayımlanan rapora göre, İsrail’in yıkım faaliyetleri nedeniyle çoğunluğu çocuk bin 300 Filistinli yerinden olduğuna dikkat çekilerek, yıkım faaliyetlerinin 2017’ye oranla yüzde 24 arttığına değinildi.
Kudüs’te yıkımların 2018 yılında zirveye ulaştığı ve yıkım oranının yüzde 45’inin kutsal kentte yapıldığı belirtilen raporda, İsrail makamlarının, çoğu Avrupa Birliği’nden olmak üzere uluslararası taraflarca konut, tarım ve ticari alanlardan oluşan ve Filistinlilere devredilen 69 tesise de el koyduğu ifade edildi.
Raporda ayrıca, İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da ruhsatsız olduğu gerekçesiyle 460 ev ve iş yeri sahibine de yıkım uyarısı veya restorasyon yasağı tebliği gönderdiği belirtildi.
İsrail'in Doğu Kudüs'teki yıkımları
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere imar izni konusunda zorluk çıkaran ve Filistinlilerin yaptığı imar izni başvurularının tamamına yakınını reddeden İsrail makamları, Filistinlilere ait binlerce evi "ruhsatsız" olduğu iddiasıyla yıkma tehdidinde bulunuyor.
İsrail'e bağlı belediyenin söz konusu uygulamasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını ifade eden Filistinliler, bunun "İsrail'in yıldırma ve kenti Yahudileştirme politikalarının bir parçası" olduğunu belirtiyor.
İsrail belediyesi çoğu zaman yıkım masraflarını evi yıkılan kişilerden tahsil ediyor.
Filistinli kaynaklar 1967'den bu yana Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 5 binden fazla evin İsrail güçleri tarafından yıkıldığını kaydediyor.
Batı Şeria’daki yıkımlar
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e; yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilmiş; yüzde 61'ini oluşturan "C bölgesi"nin ise "idari yönetimi ve güvenliği" İsrail'e bırakılmıştı.
İsrail yönetimi kendi kontrolünde olduğu gerekçesiyle çoğunlukla "C" bölgesinde Filistinlilerin yeni bina veya genişletme çalışması yapmasına izin vermiyor.