Resmi Şam’ın Ortadoğulu müteffikleri ve karşıtları, Suriye krizinin giderilmesi yollarını aramak üzere Kahire’de toplandılar. Mısır’ın başkentinde bölgesel temas grubunun ilk görüşmesi yapılıyor. Dışişleri Bakan yardımcıları düzeyindeki görüşmeler masasında Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye temsilcileriyle birlikte ilk kez İran da bulunuyor.
Mısır cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Suriye krizinden çıkış yollarının arayışına ilişkin uluslararası bir grup kurulması girişimini Ağustos ayının başlarında İslam İşbirliği Örgütünün Mekke’de geçen zirvesinde dile getirmişti. Uluslararası gruba Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran dahil oldular.
Grubun çalışması etkili olacak mı? Katılımcı ülkelerin şimdilik buna aynı anlama gelecek ortak bir yanıtı yoktur. En azından İran uzmanları, 4 taraflı formatta yapılan görüşmelerde gerçek sonuçların elde edilmesinin zor olacağını düşünüyorlar. “Siyasat-e İrani” analiz sitesinin yorumcusu Şoeb Bahman bakın bu konuda neler anlatıyor.
“Bana göre, Suriye’de barışçı çözüm arayışında ilerleme, Suriye anlaşmazlığına şu veya bu şekilde sürüklenen tüm katılımcı ülke temsilcilerinin Kahire toplantısına katılmaları halinde beklenebilirdi. Bugün mevcut olan oturum formatı ise genel sonucun elde edilmesini ve ilgili tarafların ortak tutumunun ortaya çıkarılmasını öngörmüyor. Sözü gelmişken kaydetmek gerek ki, son zamanlarda yapılan, şimdiki Kahire görüşmesi benzeri görüşmelerin sayısı az değildir. Bazen görüşmelere İran, kimi zaman Rusya katılmadı, ya da başka nüfuzlu bölgesel ve dünya devletleri davet edilmedi. Tüm bu görüşmeler eninde sonunda başarısızlıkla sonuçlandı.”
Suriye anlaşmazlığını savaş yoluyla çözme taraftarlarının toplandıkları “Arap cephesi” ve onlara katılan Türkiye’nin görüşmeler masasına İran’ı davet etme kararı almaları, son derece dikkat çekici bir olaydır. Er-Riyad, Kahire ve Ankara’nın Suriye’deki durum ağırlaştıkça İran’ın Suriye’nin krizden çıkarılmasında ağırlıklı bir rol oynayabileceğini, İran’ın katılımı olmadan Suriye’de barışın ulaşılamaz bir hedef olduğunu net bir şekilde anladıkları açıkca görülmektedir.
Kaydetmek isterim ki, Suriye sorunu bir iç sorun değildir, hatta bölgesel bir sorun da değildir, gezegen ölçeğindedir. Bu yüzden Mısır’da temas grubu çerçevesinde çözüm arayışına yalnız 4 ülkenin katılması yetersizdir.
İran uzmanları arasında İslam Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye ile Suriye çözümü konusunda dialog yapılması konusunda çok daha sert görüşler mevcuttur. Örneğin, Tahranlı politikacı, Ortadoğu uzmanı Hasan Hanizade, Kahire görüşmesini, katılımcıları arasında uzlaşma sağlanmasının mümkün olmadığı bir misyon olarak kabul ediyor.
“Suriye krizinin iki cephesi var. Birinin başında ABD, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye bulunuyor. Türkiye ise Suriye’de NATO’nun çıkarlarını temsil ediyor. Bazı bilgilere göre, isyancılara silahı sevkeden aslen Türkiye’dir. Katar ve Suudi Arabistan, muhalefete finansman yardım sağlıyorlar. Anlaşmazlığın sürdüğü 1.5 yıl içinde Esad’ın karşıtları bu ülkelerden askeri ihtiyaçları için 36 milyar dolar civarında yardım aldılar. Bu güçlü kampın karşısında başka bir kamp duruyor. Temsilcileri, Suriye sorununun reformlara devam edilerek siyasi yolla çözülmesinden yanadırlar. Bu cephe Rusya, Çin ve İran tarafından oluşturuldu. BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip Rusya ve Çin, Suriye karşıtı kararları veto ettiler. Böylelikle, Suriye’nin içişlerine yabancı müdahaleye yer vermeyip ülkenin ikinci bir Libya’ya dönüştürülmesini engellediler.”
Her halikarda, Kahire oturumunda birkaç ortak karar alınmış bulunuyor. “İslam dörtlüsü”, BM ve Arap Birliği yeni özel elçisi Lahdar Brahimi misyonuna destek vermekten yana olduğunu bildirdi. Bundan başka görüşme katılımcıları, Suriye anlaşmazlığına siyasi yöntemlerle son verilmesinden yana olduklarını açıkladılar.
Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran’ın Suriye sorunu konusunda başka ortak noktalar bulup bulmayacaklarını daha sonra ikinci temas grubu toplantısından sonra öğrenebileceğiz, o da eğer bu toplantı yapılabilirse.